34.Bölüm

5.2K 150 11
                                    

Merhaba arkadaşlar.

Bu bölümü melikenisanci ve esmerfazi'ye ithaf ediyorum.

Bir dahaki bölüm en uzun ve güzel yorum yapan ithafeni kapar.

Bölümü okurken Pera-Kimseler ve Hadise-Kalbime yalan bulma şarkılarını dinlemenizi tavsiye ederim.

Arkadaşlar. Ben normalde yeni bölümü yayınlayacaktım. Fakat baktım ki yamlışlıkla bölüm silinmiş. O yüzden yorum ve vote ne kadar çok olursa o kadar çabuk bölüm gelicek. Bu arada ithafene devam ediyorum.

Geldikleri yeri karanlıkta gördüğünde şok oldu Zeynep. Bir uçurum kenarına gelmişlerdi. Evet, evet. Uçurum kenarına gelmişlerdi. Zeynep ne kadar ürkse de yanında sevdiği adam vardı.
Z: Kerem?
K: Efendim?
Z: Farkındaysan bir uçurum kenarına geldik.
K: Evet farkındayım.
Z: Nerde kalmıştık?
K: Sen benim sana kızmadığımı söylesende bu soru için günlerdir kendini yediğini biliyorum.
Z: O zaman söyle de beni de rahatlat.
K: Evet sana kızdım. Hemde aslında çok kızdım. Hatta Esra'yı çağırmayıp bana güvenmediğin için bitirmeyi bile düşündüm. Ama sonra kendimi senin yerine koydum. Kim olsa aynı şeyi yapardı. Hatta belki daha fazlasını. Şimdi hiç lafımı bölme. Şüphe duyduğunu anlayacak kadar iyi tanıyorum seni. Sen bana güveniyorsun. Güvenmeyede devam ediyorsun. Ama o an içinden sadece "Ya doğruysa" dediğini de biliyorum. Nerden diye sorma. Çünkü ben senin şu an ne düşündüğünü biliyorum. "Kerem seni çok seviyorum." diyorsun. Bende seni aşkım. Bende seni çok seviyorum ve hep sevmeye de devam edicem. Hemde ne olursa olsun. Şimdi bir daha kızmadan önce benimle konuş. Ben sana asla ama asla yalan söylemem. Anlaştık mı güzelim?
Z: Kerem... Seni çok çok çok seviyorum.
K: Bende seni güzelim.
Kısa ve masumca öpüşürler.
K: Hadi şimdi sürprize gidelim.
Z: Gidelim bakalım.
Kerem arabayı tekrar çalıştırır. Ve sürprizin olduğu alana giderler. Kerem'in sürprizi açık hava sinemasıydı. Bunu günler önceden planlamıştı. Belki de nostalji yapmak onlara iyi gelecekti.
Z: Kerem?
K: Zeynep?
Z: Bu-burası açık hava sineması mı?
K: Evet güzelim.
Z: Sen nerden...?
K: Ben Kerem Sayer"im canım. Ben bilirim.
Z: Kendini beğenmiş, öküz, züppe, kas hayvanı.
K: Daha kaldı mı Zeynep Hanım?
Z: Şimdi aklıma gelmiyor. Gelince söylerim.
K: Zaten söyleyeciğini söyledin. Daha ne söyleyebilirsin ki?
Z: Tamam tamam. Hadi artık başlat filmi.
Film başladığında Zeynep ve Kerem yerlerini alırlar. Zeynep kafasına Kerem'in omzuna koyarken, Kerem'de elini Zeynep'in elinle birleştirir. Filme gelirsek filmin adı "The Notebook" yani "Not Defteri". Film aşkın sıcaklığını, acısını, güzelliğini, zorluğunu, mutluluğunu anlatan bir film. Filmin konusu aslında zengin kız fakir oğlan üzerine kurulu olsa da; kurgu, senaryo, oyuncular bu filmi özel kılıyor. Başrollerinde Rachel McAdams ve Ryan Gosling'in bulunduğu film; sararmış bir not defterinden anlatılan ve yıllar önceden kopup gelen bir aşk hikayesini işliyor. 40'lı yıllarda, Kuzey Karolayna'daki sahil kasabası Seabrook'a genç bir kız gelir. Ailesiyle geçireceği sakin bir yazı hayal eden Allie bir karnavalda tanıştığı Noah'la yakınlaşır. Noah kızı gördüğü anda hayatını birleştirmesi gereken insan olduğunu anlar. Genç kız zengin bir ailedenin kızıdır. Delikanlıysa değirmende çalışan bir işçidir. Hiçbir şey düşünmeden rüya gibi bir yaz geçirirler. II. Dünya Savaşı'nın kızıştığı bir dönemde yaşanan koşullar aşıkları ayırır. Sevdiği kızı aklından hiç çıkarmamış olan Noah savaştan döndüğündeyse kötü bir sürpriz onu bekler. Allie gönüllü olarak çalıştığı bir askeri hastanede tanıştığı Lon ile evlenmek üzeredir.
Film bitmek üzereyken Zeynep hönküre hönküre ağlamaya başlar.
K: Zeynep, iyi misin?
Z: Hayır. Hiç iyi değilim. Onlar evlenmemeliler.
K: Güzelim, sakin ol bu sadece bir film. Bu kadar duygusal olduğunu bilseydim komedi izlerdik.
Z: Ya sussana. Senin yüzünden kızı duyamıyorum.
K: Yaa öyle mi?
Z: Kerem!!
K: Tamam sustum.
Film biter. Kerem ve Zeynep toparlanmaya başlar.
K: Güzelim, acıktın mı?
Z: Hemde kurt gibi.
K: Hadi gel o zaman.
ZeyKer el ele arabaya doğru inerler ve bir lokantaya giderler. Cam boyunda bir yere oturduklarında garson gelir.
X: Hoşgeldiniz efendim.
Diye başlayan bir diyalogla siparişler verilir. Kısa bir süre sonra kurt gibi acıkan Zeynep ve Kerem'in yemekleri gelir. Ne kadar kibar olmaya çalışsalarda aç oldukları her hallerinden belli bir şekilde yemeklerini bitirirler.

Sabah
Zeynep, hala dün gecenin etkisinden çıkamamış bir vaziyette uyanır. İlk olarak adımlarını banyoya yönlendirerek elini yüzünü yıkar. Daha sonra penceresinin önüne giderek perdelerini açar ve güneşin muhteşem pırıltısıyla karşı karşıya kalır. Saate baktığında hazırlanma vaktinin çoktan geldiğini görüp okul fotmalarını giyer. Saçlarını da düzelttikten sonra hafif pudrasını ve rimelini de sürdükten sonra telefonuna gelen mesajla irkilir.
"Seni almaya geldim. Aşağıda bekliyorum. Kahvaltı yapma. Çok güzel bir yer biliyorum"
Mesaj tabiki kas hayvanındandı. Zeynep yüzüne aptal aşık sırıtışına engel olamayarak aşağı iner.
D: Günaydın kuzum.
Z: Günaydın annecim.
D: Hadi kahvaltı hazır.
Z: Annecim Kerem bekliyor. Biz beraber yapacağız kahvaltımızı.
D: Hadi bakalım. Öyle olsun.
Z: Kızma Demet Sultanım.
D: Hadi git. Bekletme Kerem'i.
Z: Tamam ben kaçtım.
Zeynep ayakkabılarını giyerek dışarı çıkar.
K: Günaydın sevgilim.
Z: Günaydın kas hayvanım.
K: Hadi atla.
Z: Tamam.
ZeyKer sahil kıyısında güzel bir restauranta gelirler. Güzelce kahvaltılarını ederler ve okula giderler.

Okul
Z: Bence artık saklamasak olur.
K: (elini göstererek) O zaman?
Zeynep, Kerem'in elini sıkıca kavrar. El ele tutuşarak okul bahçesinde ilerlerken arkalarından bir sesin "Zeyneeeeppp" diye bağırması bir olur. Zeynep ise arkasına dönüp o kişiye baktığında Kerem'in elini daha çok sıkması bir olur.
BÖLÜM SONU

YENİ BİR GÜN YENİ MUTLULUKLAR (ZeyKer)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin