Kibirli Kraliçe

183 13 0
                                    

Cumartesi aksamı gelip çatmıstı.Kızlar renk renk elbise ve ayakkabı cıkarıp aynanın karsısındaki cesetime tutup "bu olmaz soluk gösterir,bu kıyafetle gelinin kızkardesi gibi olursun." cık cuk derken içimdeki çıglıgı dısarıya salmıstım.Hemen kendi dolabımı açıp lacivert sıfır kollu,yarı bogazlı,kolları ve bel kısmında ekru geçişleri olan,dizlerimin üstüne gelen lacivert elbiseyi giydim.Saclarımı topuz yapıp minik percemlerle tamamladım.Ayagima giydigim ekru stilettolarla gayet hos olmustu.

Dün gece heyecandan uyuyamadıgım için göz altlarım morarmıstı.Onları kapatıcıyla yok etmistim.Biraz kirpiklerime maskara sürmüş,gözlerimin üzerine ufak eyelinerle gecis yapmıstım.Dudaklarıma saydam renkte balm sürüp Ahmet'in gelmesini bekliyordum.
Çantamın titredigini farkettim.Hemen öndeki minik kolçağa bastırıp içindeki telefonu cıkarttım.Asagıda bekledigini söyledi.Topuklu giymekten pek hazetmedigim için üzerinde yürüme konusunda da mükemmel degildim.Minik adımlarla asagıya inip arabaya bindim.Yol boyunca Ahmet'in  kalkık kaşı ve yandan cekici gülüşüyle yolu bitirmistik.Evlerine geldigimizde gayet büyük olan giriş kapısı acıldı.Harika çiçeklerin bulundugu,kocaman havuzu olan bir bahceye girmistik.
Ahmet'in zengin oldugunu cok sonradan öğrenmiştim fakat bu kadarını tahmin etmiyordum.Gercekten normal evlerin  bayagı dısındaydı.Ev mi dedim pardon,malikane demeliydim.Ne işim vardı burada? Arabadan inmiştik.
Ahmet elimi tutup söyle bi yüzüme bakmıştı. "Korkma!" Demisti sadece.Evin kapısından içeriye girdigimizde kesinlikle dogru düşündügüme emin olmustum.Burası gercekten fazla zengin bi yapıydı.Duvarlar sarmasık gibi dolanmış sütlü kahve tonlarında  kagıtlarla kaplanmıstı.Büyük tablolar,aynalar...Duvardaki asma tavan gold rengindeydi.Salonun ortasındaki avize elmas gibi parlıyordu.İçerisi cok aydınlıktı.Salonun ortasındaki avangard koltuk takımı oldugu yerden kıpırdamayacak kadar agır görünüyordu.evin yapısından uzak olan dogal ahsap orta sehpa en hosuma giden seydi bu evin içinde...

Her yer boydan boya pencereydi.Bu cok iç açıcı görünüyordu.Salona geçmek için 3 basamak inmiştik,ayaklarım titreyerek.Daha sonra sola dönüp yemek masasının oldugu yere yönelmiştik.Aman Allah'ım bu eşyalar neden bu kadar abartılı? Hani derler ya böbreğimi satsam alamam diye işte bu yemek masası ve sandalyeleri kesinlikle bu cümleye uygundu.Ancak filmlerde görülebilecek bir yerdi.Arkadan yaklasan topuk sesi beynimin zıplayıp zıplayıp kafa tasıma vurmasına sebep oluyordu.Evet yaklasıyordu. "Hoşgeldiniz." Müstakbel kayınvalidem tüm asaletiyle karsımdaydı.Ahmet kesinlikle annesine benziyordu.Her ne kadar babasını görmemiş olsam da,bu güzelliği kesinlikle ondan almıs olmalıydı.Cenesiyle aynı hizada olan dalgalı saclarını sag tarafını kulagının arkasına sabitlemiş,sol tarafı ise havalı bir sekilde diger yanına atmıstı.Siyah kaşları ve gözleri o kadar uyum içindeydi ki hayranlığımı gizleyemedim.Dolgun dudaklarına  sürdügü bordo rengi mat ruju ve aynı renk olan elbisesi ancak bu kadar yakısabilirdi.Ayagındaki siyah parlak topukluları hic söylemiyorum bile. "Ho-hosbulduk Efendim." Buyrun der gibi masayı gösterdi eliyle.Ahmet annesinin sagına oturmustu.Benim servisimi de hemen karsısına acmıslardı.Ahmet eliyle evdeki yardımcılarına işaret ederek kendi yanını gösterdi.Annesi bu durumdan memnun kalmamıs sekilde sag kasını kaldırmıs,soguk bakışlarıyla hic müdahale etmeden olup biteni izliyordu.
Servis tekrar düzenlenmişti.Ahmet'in yanına oturup titrek dudaklarla tebessüm etmiştim.Sırtımdan asagıya ter bosaldıgına yemin edebilirdim.Daha önce bu kadar tedirgin ve heyecan dolu bir an geçirdiğimi hatırlamıyordum.Ellerim masanın altındaydı.

Ahmet'in sag eli avucumun içiyle buluştugunda rahatlamıstım. "İsmini bahşeder misin? Gerçi biliyorum fakat tanısmak için güzel bi açılış olur." Kalbim yerinden cıkacaktı.Heyecanımı yenip bugunu güzel bitirmeliydim. "İsmim Rana Efendim.Siz?"
"Şule BOZOKLU.Hangi bölümde okuyorsun,ailen ne işle meşgul." Soyismini neden bu kadar bastırarak söylemişti ki.Anlam veremiyordum.Ahmet benimle ilgili herseyi anlatmamıstı anlasılan.Herseyi anlatmaya baslamıstım. "Biz Ahmetle aynı sınıftayız.Okula %100 burslu olarak girdim.Yetimhanede büyüdüm.Yani ailem yok.Anne babamı hic görmedim.Bu yasıma kadar kendi cabamla geldim.Halimden memnumun.Allah bugünleri aratmasın." Gercekten hic birsey anlatmamıs mıydı? Gözleri fal tası gibi acılan Şule Hanım gözlerini Ahmet'e dikmiş,bu durumdan hiçte memnun olmadıgını farkettiriyordu.Dişlerimi birbirine kilitlemiş,öylece olup biteni izlemeye calısıyordum.Ahmet'te annesinin bakısları altında gayet normal bir sekilde yemegini yiyordu.
Daha sonra gözlerini tabagından ayırıp annesine baktı.Annesi ne kadar sinirliyse,Ahmet bir o kadar sakindi.Bu işin hic kolay olmayacagına emindim.Daha sonra Ahmet elimi tutup tabagımdakilere bakarak begenmediysen baska birseyler getirsinler dedi.Herseyin farkındaydı ama konuyu degistirmeye çalışıyordu.
"Yok canım tesekkür ederim.Hersey cok lezzetli olmus.Benim için böyle güzel seyler hazırlattıgınız için tesekkür ederim." dedim.Arkamızda duran calısanlara dönüp "Sizede cok tesekkür ederim.Hersey harika.Ellerinize sağlık." Hizmetçilerle konustugumu gören Şule hanım ellerini cenesinin altında baglayarak ufak bas hareketiyle herkesi odadan gönderdi.İşte bundan nefret ediyordum.Zengin olunca,senin emrinde calısan insanlara bu sekilde muamelede bulunamazsın.Zengin olmak onlara sadece calısan muamelesi degil insan muamelesi yapmaktan alıkoymamalı seni.Herkes cıktı.Ahmet'in telefonu devamlı calıyordu.En son calısında "Su telefonu artık cevaplandırayım.Siz devam edin hemen geliyorum." dedi gülümseyerek.

İşte Şule Hanımla ilk tek kalısım.Kibirli bakıslarıyla karsı karsıyayım.Bası dik bir sekilde beni izliyordu,bir yandan agzındaki lokmayı cigneyerek.Bende catalımı elime alıp yemegimi yemeye koyuldum.Bu kadar heyecan yaptıgım yeterdi.Kasılmaktan tüm etlerim sertlesmis,basıma sancılar giriyordu.
"Demek yetimhanede büyüdün.Peki orada size gereken terbiye ve görgüyü yeteri kadar verebiliyorlar mı? Sonucta bir anne babanın verdigi terbiyeyi hic kimse veremez." Bu ne demek şimdi.Ne demek?! Sinirlerim bosalmaya calısıyor,zor tutuyordum. "Evet Şule Hanım.Yurt müdüremiz gayet kibar,sevgi dolu bir İstanbul Hanımefendisiydi.Bize gerekli olan herseyi sağladı.Allah uzun ömürler versin." Sözlerim komiğine gitmiş gibi kahkaha attı.Ne oldugunu anlayabiliyordum bu sefer.Kaşlarımı çatmış ahlaksız atmış oldugu kahkahayı izliyordum.Sıradaki cümleleriyle beni ezmeye calısacaktı. "Ne görgüsü,hangi görgü? Biz biliyoruz o yurtlardan cıkma kızları.Hırsız,görgüsüz,zengin koca avcısı oluyorlar.Seninde zenginlik peşinde oldugun besbelli.Güzelliğinle oğlumu kandırma cabası içindeysen uğrasma.Ahmet senin gibi biriyle evlenecek degil.Bizim müsademiz dısında hiç birşey yapamaz.Bu ilişkiye ne benim ne de babasının izni yok.Hadi hadi ye tabagındaki  etleri ye.sonrada cık git buradan! Ahmet'le bir kez daha görüştügünü görürsem inan basına cok dert alırsın."

Olanlara inanamıyordum.Sinirimden ne yapacagımı sasırmıstım.Gözlerim yerinden fırlayacaktı.Öyle öfkelenmistim ki elimden bi kaza cıkacak diye korkuyordum.Münir Özkul'un Yaşar Usta repligiyle konustugu sahne geldi gözümün önüne "Bak Beyim sana iki çift lafım var!" edasıyla kalktım ayaga.
"Siz ne biliyorsunuz bizimle ilgili ya da ne bildiginizi sanıyorsunuz? Şu evin dışındaki kaç yaşama uğradınız? Büyük kokteyller yapıp,gösteriş amaçlı yardım topladıgınız yetimlerin hangisini tanıyorsunuz? Hangisinin sofrasına oturdunuz? Siz ne bilirsiniz be.Oturup sizin gibi koca parası yemek istemeyen binlerce kız var dısarda.18-20'li yaslarda hayatın verdigi tüm zorluklarla calısıp didinen,ele güne muhtac olmayayım diye ekmegini taştan cıkartan,okula gidip 7 saat ders görüp sonra gecenin 3'üne kadar part time calısan arkadaslarım var benim.Siz kimsiniz?! Kimi yargılıyorsunuz? Ailemizin olmaması suç mu? Ayrıca Görgüsüz biz miyiz yoksa koca bir magazayı satın alıp evin içine yerlestiren sizler mi? Mütevazı olan biz miyiz yoksa siz mi? Kaliteli yasamak neymiş gelin göstereyim size.Suan benim burada olmam kalite degildir.Su ayagımda parmak uçlarımı zonklatan ayakkabılar kalite degildir.Sırf birilerine güzel görünmek için değil,içinde rahat hissettigim seyleri giyinmek kalitedir benim için.Oğlunuzun bu konu da size benzemiyor olması onun kaliteli oldugunu gösterir.At gözlüklü olan sizlersiniz.Biz degil!" Ahmet sesimizi işitip koşarak gelmişti.Ne oldugunu anlamıyor,bi annesine bi bana bakıyordu.Annesinin bir kelime dahi konusmasına müsade etmeden cantamı alıp cıktım evden.Ahmet arkamdan kosuyordu.Yürümeme müsade etmeyen stilettoları ayagımdan cıkarıp elime aldım.Ayagımın yerdeki taslara degmesiyle rahatladım.Hızlı hızlı bahce kapısına dogru yuruyordum.
Ahmet sesleniyordu fakat durmamak için daha da hızlanıyordum.Koluma yetisip beni kendine cekti.
"Rana orada neler oldu?!"
"Bırak beni konusmak istemiyorum Ahmet.Şule Hanıma sor." Dedim.
"Ben senden duydugum herseye inanırım.Hadi anlat bitanem." derken eliyle basımı tutmus,gözlerime egilip temas kurmustu.Gercekten konusmak istemiyordum.Suanda ağzımdan cıkacak hiçbir söze kefil olamayabilirdim.Sarıldım.Sinirlerim bosalmıstı artık.Kollarım hissizlesmisti.Ahmet belimden kavrayarak beni arabaya bindirdi.Sahilde durup herseyi anlattım ona.Sonradan agır oldugunu düşündügüm,Şule Hanıma kurdugum tüm cümleleri anlattım.Bunları annesine ben söylemiştim.Çekinecek birsey yoktu.Herseyi duymalıydı.Annesine kızmıstı.Elini bıraktıgım anda gidip hesap soracagına emindim.Ama söz vermesini istedim.Bunlar hic yasanmamıs gibi eve gidecekti ve mevzuyu acmayacaktı.Kabul etmeyeceğini bile bile ısrar etmiştim.Beni eve bırakıp kendisi de gitmisti.Söylediklerimi yapmamıstı.Ben aile içi büyük tartısmalara sebep olmustum.1 hafta sonrada Ahmet ayrı eve cıkmıstı.Bunları düşünürken kaç tane otobüsün önümden gecip gittigini  görmedim bile.Ona ulasamıyordum.Yol güzergahımı degistirip Ahmet'e gitmeye karar verdim.Nerede oldugunu bilmesem de kapısının önünde beklemeye razıydım.Haklı oldugumu bile bile gidiyordum işte.

İFFETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin