Eve girdigimde kızların odalarında oldugunu farkettim.Kapılarını tıklayıp yanlarına girdim.Sevgi kitap okuyor,Zeyneb'te pc de birseyler araştırıyordu.
"Ben geldim." Gözünü ekrandan zoraki ayıran Zeyneb tebessüm ederek selamımı karşıladı.Sevgi de aynı sekilde.
"Nasılsın canım?" diye sormuştu Zeyneb.İyiydim ve bunu duymaya cok ihtiyaçları vardı.Öyleki 1 haftadır benimle birlikte aglamışlardı.Ben birinin omzu fazla ıslandıgında,basımı oradan alıp digerinin omzuna yaslıyordum.
"Hamdolsun.Bugün iyiyim.Gerçeklerle yüzleştim.Çok ağırdı.Çok can yakıcıydı.Ama bu hallerde geri de kalacak.Beni merak etmeyin."
Sevgi kitabının ayracını koyup yanıma gelmişti.Yanagıma minik busesini bırakıp kocaman sarmaladı.Zeyneb'te kıskanmış olacak ki 'yer açın' diyerek aramıza sokuldu.
"Yemek yediniz mi siz?"
"Yok canım henüz erken oldugu için birsey hazırlamadık.Buarada bizim finaller bitti bugün."
"Darısı başıma.Bu hafta full dolu.Günde iki sınav (kahredici).Neyse ben bi mutfaga geçeyim ne var ne yok bakayım.Yemekleri ben yapıcam."
"Hayır olmaz!" dedi Sevgi. "Manyak mısın? Otur finallerine çalış.Biz hallederiz."
"Hep siz hazırlıyorsunuz ben oturup yiyorum.Kendimi kötü hissetmeye başladım artık.Bugün yemekler benden.Bırakın yapayım.Terapi gibi oluyor benim için." Yüzüm düşmüştü istemsizce.Hemen olaya müdahale eden Zeyneb beni mutfağa kışkışlamıştı.
"Haydi Bismillah." deyip sıvadım kolları.Ne malzememiz varsa yapıverdim şipşak.Kızlar spagettiye bayılıyorlardı.Uyduruk bi sosumuz vardı.Tabagımıza spagettiyi aldıktan sonra üzerine mayonezle çırpılmış yogurt koyup onun üzerine de özel sosumuzu döküyorduk.Bunu izlediğimiz bir Kore dizisinden öğrenmiştik.Zaten o millet öyle iştahlı ki,ne zaman bi dizisine sarsak,bu bize 5 kilo olarak geri dönüyordu.
Neyse spagetti,corba ve salataydı bugünün menüsü.3 kişiydik ve bu bizim için yeterliydi.
"Kızlaaarr.Yemek hazır haydi."
Sevgi çocuk gibi seke seke geliyordu koridordan.Hep böyleydi.Çocuk gibi hiperaktif ve neşeli.
"Yaa inanmıyorum Râna.Nasıl canım çekiyordu varya.Bu sefer sen benim aklımı okumuşsun.Harikasın!" Zeyneb hemen yerine oturmuş,tencereyi gözlüyordu.
Yemek faslına henüz başlamıştık ki,telefonumun sesiyle çatalı bırakmıştım.Hemen odama koşup çantamın neresinde olduğunu hatırlamadıgım telefonumu aramaya basladım.Hah buldum derken telefon kapandı.Arayan elbette Ahmet'ti.
"Alo! Kusura bakma yetişemedim."
"Önemli değil.Ne yapıyorsun?"
"Yemek yiyordum.Sen ne yapıyorsun?"
"Bende öyle seni düşünüyordum.Bi sesini duymak istedim."
"Daha ayrılalı 1 saat olmadı ki."
"Olsun."
"Ahmet başka birsey mi oldu?"
"Râna.Ben 3 hafta sonra gidecektim biliyorsun." Bunu hatırlatması kalbime bıçak gibi saplanmıştı.Eskisi gibi samimi degildik fakat eskisinden daha fazla seviyordum onu.Gizliden gizliye,uzun uzun izliyordum.Özledikçe fotoğraflarına bakıyordum.Yan sıramdayken çaktırmadan usulca izliyordum onu.Şimdi gidecek olması benden uzaklaşıyor olmasıydı.Allah biliyor ya gitmesini zerre kadar istemiyordum.Ama ne diyebilirdim ki.Karşısındaki babasıydı.
"Evet maalesef."
"Bu gitme işi degişti."
"Nasıl yaniii.Gitmiyor musun yoksa?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İFFET
Teen FictionOnunla karşılaştığım ilk an içimdeki kıpırtı hem ürpermeme hemde hüzünlenmeme sebep olmustu.Simsiyah gözleri kahverengi gözlerime ulaştığında,kalbimin duracagını hissettim.Bunu gerçekten hissettim.Öyle ki kalbim kaburgamı kırıp çıkma konusunda cok k...