'Evlen benimle!' eve girdigimden beri düşündügüm tek sey buydu.
Henüz 22 yasındaydık ve bu bizim için büyük sorumluluk gerektiren bir durumdu.Aynı zamanda mezun olmak için önümüzde bekleyen koca bir yılımız vardı.İçim daralıyordu.Ahmet'e cevap verememiştim.Öylece izlemişti beni.Uykum vardı fakat Kuran okumak istiyordum.Bunları düşünürken uykuya dalmıştım.
Sabah 5.45'ti uyandıgımda.Nefes nefese kalmış,yastıgım terden ıslanmıştı.Yataktan dogrulup,elimi kalbimin üstüne koymustum.O kadar hızlı atıyordu ki,soluğum resmen bogazımı yakıyordu.Kış boyunca tutmayan astımım simdi peydah etmişti.Hemen calısma masamın cekmecesindeki spreyimi alıp agzıma sıktım.Nefesimi kontrol ederken rüyamdaki gördügüm seyleri düşünüyordum.
Çöl gibi kurak,sımsıcak toprakların üzerinde,bembeyaz uzun bir elbiseyle yalınayak dolasıyordum.O kadar uçsuz bucaksızdı ki.Etrafta ne bir insan vardı,ne de baska bir canlı.Korkuyordum.Oradan oraya koşmaya başladım.Koştukça susuyordum.Yinede durmak istemiyordum.Koştum...Koştum...İleride yeşillik bir yerler görünüyordu.Hemen o yöne dogru koşmaya başladım.Ben Yaklaştıkça yeşil alan uzaklasıyordu.Oldugum yere düşmüş,Bir şekilde yardım bekliyordum.Susuzluktan bayılacak gibiydim.Gölgesinde oturabileceğim bir ağaç dahi yoktu.Birden başımın üzerinde bir gölge oluşmustu.Basımı kaldırdıgımda karşımdaki kişi Ahmet'ti.O kadar sevinmiştim ki,hemen sarılmak için oldugum yerden kalkmıştım.Ona yöneldigimde Ahmet eliyle durmamı işaret etti. "Allah'tan kork! Ne sen bana,ne de ben sana aitim Râna.Şu kocaman yer de bizi gözetleyen biri var.İkimizin de sahibi O.Sana dokunamam.O'ndan kork Râna.Şu uçsuz bucaksız yer de korkman gereken sey ne susuzluk,ne karanlık,ne de yırtıcı bir hayvan olmasın.Sadece O'ndan kork ve yardım iste.Ben senin nefsinim.Beni yenmedikçe feraha ermek yok sana." bu sözleri beni terketmeye hazırlanıyor gibiydi.Ona ulaşmaya çalıştıkça,uzaklaşıyordu.Bir süre yürüdükten sonra görüş alanımdan çıkmıştı.Deli gibi ağlıyordum.Ahmet'in olmadıgı bir yer,bir mekan,bir dünya düşünemiyordum.Arkamdan gelen sesle irkilmiştim. "Bakara,153" sesin geldigi yönden uzaklaşıp koşmaya başladım.O sırada uyanmıştım.Bariz bir şekilde Bakara suresinin 153. Ayetini okumam isteniyordu.Kuran Mealini elime almıştım.Zaten suanda bu suredeydim.Lakin içini açıp okumaya cesaretim yoktu.Meali tekrar masamın üstüne bırakıp,mutfaga gittim.
Büyük bir bardak su içip odama döndüm.Bir yandan bu mesajın ne oldugunu merak ediyor,bir yandan okumaya cesaret edemiyordum.Öylece birkaç dakika oturdum.Daha fazla bekleyemedim.Meali açıp sayfaları karıstırdım.Ayette yazanlar tam olarak şunlardı; "Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah'tan yardım dileyin. Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir." Ahmet'in dedikleri çıkmıştı.Ancak O'ndan yardım iste demişti.
Ağlıyordum.Ağladıkça içimdeki Allah sevgisi çoğalıyordu.Kendimi tutamıyordum.Hıçkıra hıçkıra aglıyordum.Kızlar sesimi duymasım diye yatagın içine girdim.Orada devam ettim aglamaya.Kalbimin içi dumanla kaplı,karanlık bir ev gibiydi.Sanki bu evin kapısı,penceresi yoktu.Rabbime iman etmedikçe bu evin içindeki pis ve dumanlı hava dışarı çıkmayacak,içeriye de hiçbir zaman için temiz hava girmeyecekti.Suanda hissettigim sey ise kalbimde ufak bir kapı aralanmıştı.Dışarının tüm oksijenini,tüm güzelligini içeriye alıyordu.Kalbim huzurla dolmuştu.Artık hiçbir şüphem yoktu Allah vardı,birdi ve beni kendine yöneltmek istiyordu.Benim samimiyetimi gösterme zamanım gelmişti.Fakat O'nun için ne yapmalıydım,ne yaparsam O'na layık olurdum bilmiyordum.Sabah ola hayr ola diyip göz pınarımdaki damlayla uykuya bıraktım kendimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İFFET
Teen FictionOnunla karşılaştığım ilk an içimdeki kıpırtı hem ürpermeme hemde hüzünlenmeme sebep olmustu.Simsiyah gözleri kahverengi gözlerime ulaştığında,kalbimin duracagını hissettim.Bunu gerçekten hissettim.Öyle ki kalbim kaburgamı kırıp çıkma konusunda cok k...