Ahmet dizimden başını kaldırıp,şöyle bir baktı yüzüme.Kirpiklerime,burnuma,elmacık kemiklerime,oradan dudaklarıma dokundu.Gözleri kapalıydı.Ne yaptıgını anlamaya çalışıyordum.
"Yüzünü ezberliyorum." Şaşırmıştım.
"Neden ki kara gözlüm."
"Birgün birşeyler olur da birbirimizden kopmak zorunda kalırsak,bu yüzü hiç unutmamak için.Hafızamda takılı kalsın diye."
Bu söylediklerine gercekten anlam veremiyordum.Neden ayrılalım ki? Niçin?
"Ahmet! Neden böyle söylüyorsun.Bilmediğim birşeyler mi var? Korkuyorum." Gercekten korkmustum.Öyle ki avucumun içindeki elleri terlemişti.Yoksa terleyen benim ellerim miydi.Bilemiyordum.
"Bebeğim.Birşey olmadı.Biranda aklıma geldi.O kadar.Korkma ben hep yanındayım." Sarılmıştı.Ben hala korkarken...Göğsüne başımı yaslamış,az önceki konusmaların hiç olmadıgını ve vesveseden kurtulmam gerektigini düşünüyordum."Oooo Ahmet saat cok geç olmuş hadi ben kaçıyorum." Ahmet hiç kalkmak istemiyor gibiydi.Ceketimi giyip,cantamı sırtıma taktım. "Yarın görüşürüz Aş..." lafım bitmeden birden kolumdan tutup kendine cekti.
"Aslında bugün gitmeni hiç istemiyorum Meleğim.Gitme." Bende gitmeyi hiç istemiyordum.Fakat kurallarımı çiğnemeyi de düşünmüyordum.Bakışları kalmam için efsun yayıyordu her yere.Yüzünü iki elimin arasına aldım.
"Ahmet.Yapamam.Burada kalamam.Lütfen ısrar etme Birtanem.Olur mu?" Ellerimi yüzünden çekip sıkıca tutmustu.
"O zaman biraz daha dur.Saat daha 23.00.Altımızda araba var.Bırakırım seni.Hadi gel bi film açıp izleyelim." Ellerimi tutarken,bir yandan da masum masum bakış atıyordu.Nasıl kıyayım? Beni ikna etmeyi başarmıştı.Çalışma odasından laptopunu getirmeye gitmişti.Bende Ahmet'in söyledigi yerde mısır kavanozunu arıyordum.Buzdolabını acıp içecek birseyler cıkardım.O da Twiligt Şafak Vakti'ni açtı.Hersey tamamdı.Başlayabilirdik.
Filmin yarısına gelmiştik ki birden zil çaldı.Ahmet dudaklarını bükerek,hayret etmiş bir şekilde kapıya yöneldi.
Yine dürbünden bakmıyordu.Şu cocugun halleri gıcık ediyordu beni.
"Senin ne işin var burada?" Kiminle konustugunu bilmiyordum.Tek bildigim istenmeyen misafirdi.
"Seni özledim." Bi kız sesiydi bu.Ben kapıya gidene kadar,Ahmet'in vüduna yapısan kisinin İrem oldugunu farkettim.
"Sen ne yaptıgını sanıyorsun.Aptal mısın?" Ahmet vücuduna kene gibi yapışmış olan İrem'i savuşturmaya calısıyordu.Ben ise şok olmuş bir sekilde yerimde kalakalmıştım.İrem çok feci sarhoştu.Hala pis ellerini Ahmet'ten cekmemiş olması asabımı bozuyordu.
Bu kadar caresiz bir durumda olmasa sacından tutup kapının önüne atmasını bilirdim.Ahmet vücuduna yapışmış olan İrem'i kendinden ayırıp kapının önüne savusturdu.Suratına kapıyı kapatıp "Hadi gel bu gece böyle bitmeyecek." dedi.
"Ahmet o kızı bu halde bırakamazsın.Ailesini filan ara.Bakma oyle suratıma hadi! Ara!" Ahmet sehpanın üzerindeki telefonunu eline alıp listeden Gül isminde birini aradı.
"Alo Gül.Ben Ahmet.Ahmet Bozoklu.İrem suanda kapımın önünde sızmış bir sekilde yatıyor.Buraya gel ve al arkadasını." Sonra telefonu kapatıp,Gül'e adresini yolladı.
Ben kapıya geri döndüğümde Ahmet sinirli bir sekilde bana bakıyordu.
"Yapma Ahmet.Bu kadar acımasız olamazsın.Kızı orada bırakma.Hem apartmandakiler de görürse sorun cıkabilir.Hadi gel onu içeriye al." Ahmet'i seviyordu.Her ne kadar bu durumdan hoslanmıyor olsamda,onu seviyordu.Belki kaşını,gözünü...Belki huyunu,sözünü...
Seviyordu işte.Bir yandan kızıyordum,bir yandan da istemsizce üzülüyordum.Üzülmemin sebebi Ahmet'ten karşılık bulamamıs olması degildi.Üzüldügüm sey bir erkek için kendini bu kadar küçük düşürmesiydi.
Bu erkek her ne kadar Ahmet olsada.İrem'i içeriye alıp,deri koltuga yatırdık.10 dk kadar bir zaman geçmemişti ki,Gül ve erkek arkadası oldugunu düşündügüm kişi İrem'i un cuvalı gibi sırtlayarak cıktı evden.
Agzımızın tadı kaçmıştı bir kere,filme odaklanamıyordum.Basımı Ahmet'in omzundan kaldırıp,elimdeki mısır kasesini orta sehpanın üzerine bıraktım.Ahmet gülümsüyordu.Az önce bu olanların hepsini sanki kafamda yaşamıs gibi hissetmiştim.Nasıl tekrar odaklanabiliyordu? Bogazımı temizleyip lafa girdim.
"Ahmet."
"Efendim Râna'm." Filmi durdurup,tamamen bana dönerek oturdu tekrar.
"İrem'i neden sevmedin?" Soru ne kadar mantıklıydı bilmiyorum.Fakat yinede sormustum.
"İrem'in sevilecek bir tarafı yoktu Aşkım.Para ve marka delisi,beyni cocuk kalmış bir kız o.Kalbim seni seçti.Ruhum seni seçti.Ben sana aşığım.Senden öncesini hatırlamıyorum bile.Senden sonrası da olmayacak.Biliyorsun degil mi? Sen benimsin!" Son cümleyi bu zamana kadar ilk kez duymustum.İlk kez söylemişti.Bunu hissediyordum.Fakat duymak bir başkaymış.Kalbimin suanda 140 da filan olduguna neredeyse emindim.
'Sen benimsin,sen benimsin' gercekten ona mı aittim.Gelecegi görmeyi cok isterdim.Gözlerinin içine dalmış,cıkamıyordum."Râna."
"Ahmet?" İrkilmiştim.Gerçekten devamlı dalıyordum.Düşüncelerimin yogun oldugu dönemlerden geçiyordum.
Yüzüme dogru yaklaştı.Basımı ellerinin arasına almıstı.Dudaklarıma bakıyordu.Ben farklı seyler olacağını düşünerek,elimi şıklatsam buhar olup uçar mıyım diye düşünürken,daha fazla yaklaştı.Kalbim yerinden cıkacaktı.Evet kesinlikle kaburgam kırılacak ve kalbim yerinden fırlayıp özgürlüğüne kavusacaktı.Sacımı sol kulagımın arkasına attı.Boynuma dogru yaklastı.Hiç birsey yapamıyordum.Kilitlenmiş gibiydim.Kulagıma eğildi.Titrek sesi kulagımı gıdıklıyordu.Birden durdu."Evlen benimle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İFFET
Teen FictionOnunla karşılaştığım ilk an içimdeki kıpırtı hem ürpermeme hemde hüzünlenmeme sebep olmustu.Simsiyah gözleri kahverengi gözlerime ulaştığında,kalbimin duracagını hissettim.Bunu gerçekten hissettim.Öyle ki kalbim kaburgamı kırıp çıkma konusunda cok k...