Asansörü olmayan bu antika bina da 5. kata ulaşmam gerekiyordu.Gercekten kondisyonumun azaldıgını anladım kapının önüne ulaştıgımda.Zile basıyordum fakat açan yoktu.Ahmet gelene kadar burada durmaya kararlıydım.Onun peşinden koşmuyordum.Ona aşıktım...Beklerken aklıma kermeste aldıgım kitap geldi.Onu okumak için dogru zaman mıydı bilmiyorum.Yinede okuyacaktım.
Roman beni fazlasıyla içine çekiyor,bir saniyeliğine gözümü satırlardan ayıramıyordum.208 sayfalık kitabın 110 sayfasını geride bırakmıstım.Saatin kaç oldugunun farkında degildim.Aman Allah'ım saat 8 olmuştu ve ben evden epey uzaktım.Hemen kitabı çantama atıp hızlı hızlı merdivenleri inmeye başladım.Aklım hem kitaptaki kaldıgım sayfadaydı hemde bu kış karanlığında biran önce eve varmam gerektiginde.
Koşarak indigim merdivenlerden Ahmet'in üstüne çullanmıştım.Nasıl düştügümü anlayamadan kalktım hemen üstünden.
"Rana iyi misin? Ne işin var burada?"
1 saat telefonumu açmasam çıldıran Ahmet mi soruyordu bunları? Nereden patlasaydım bu kara gözlü adama?
"Sen o telefonu ev telefonu yap.Yanında taşıyıpta kendine yük etme.Hadi eyvallah!" Hızlı adımlarla cıktım kapıdan.Yaptıgım sey kesinlikle trip degildi.Haklı bir savunmaydı.Yine her zaman ki gibi kolumu tutup kendine çekti.Gözleriyle gözlerime dokundu.
"Rana özür dilerim.Biraz kafam dagılsın diye çocuklarla bilardoya gitmiştim.Bodrum kattaydım telefonum hiç çalmadı." Ahh ne kadar güzel bir savunma dimi? Bilardo oynuyormuş yahu.İyi bari boş yere donmamışım merdiven köşelerinde.Adam bilardo oynuyormuş.
"Sen ne kokuyorsun böyle? İçki mi içtin? Kokusunu bilmedigim birsey bu? "
"Biraz içtim."
"Biraz? Sen ne zamandır içiyorsun.Neden içtin bugun Ahmet? Haksız bir tartışma yaşadıgın için mi?"
"Ben pek alkol almıyorum.Seninle tanıştıgımızdan beri 3 ya da 4 kez içtim.Tartısmadan kaynaklı bir durum değil Rana.Ama özür dilerim.Sen haklıydın belki de bilemiyorum.Ben dini meselelerde iyi sayılmam."
"Ortada dini bir mesele yoktu Ahmet.İnsani bir durumdu bu.Neden alkol aldıgını söyler misin?"
"Gercekten bunu suanda konusmak zorunda mıyız pamugum.Başka bir zaman tamam mı suan degil." Neden suan degildi ki.Ne saklıyordu benden.Bunu öğrenmeden gitmeyi düşünmüyordum.Ahmet böyle bi insan degildi.Neler oldugunu bilmek istiyordum.
"Ahmet! Sen benim hayatımın bu kadar içindeyken,beni kendi hayatının dısında tutma.Şimdi anlat.Şimdi bileyim." Bu kadar içmiş olmasına ragmen hala çekici bir sekilde ayakta durması nasıl bir güç? Nazarımı hızlı almış olacak ki birden merdiven demirine tutunup yavaşça yere oturdu. "Ahmet burada oturmanı gercekten tavsiye etmem.Ben denedim iyi sonuç almadım."
"Beni eve cıkarır mısın?" Kendini iyi hissetmiyordu.Sağ kolunu omzuma atıp 1.83 boyundaki dev adamı yukarıya taşımaya başladım.Dairenin kapısına geldigimde gercekten perişan durumdaydım.Anahtarlarını cebinden cıkartıp,ikinci denemesinde kapıyı açmıştı.
Daha önce onun evine girmemiştim. Ahmet "Sen geç canım ben üstümü değiştirip geliyorum." Ayakkabılarımı cıkarıp,adımımı atar atmaz farkettim ki bu evde ormandaki kulübe kadar samimiydi.Bizim evinki gibi iki yana acılan uzun koridoru vardı.Giriş kapısından girdigimde hemen karsıma bir oda cıkıyordu.Ufak bir çalışma odası.Duvardaki mantar panoda birlikte çekindiğimiz minik fotograflar vardı.Masaüstünde apple marka laptop,dibinde yarım kahvesi kalan bir kupa,içi boş bir küllük,masanın sol kısmında kahverengi çalışma lambası ve yanında yıgınla ders kitapları.Gayet ufak bir odaydı.Buradan cıktıgımda sağ tarafa dogru devam ettim.Lavabo ve banyo biraradaydı.Banyonun yanındaki oda Ahmet'in yatak odasıydı sanırım.O yüzden burayı es geçmiştim.Yolu geri dönüp koridorun diger tarafına doğru yürüdüm.Koridorun sonunda bir kapı yoktu direkt giriliyordu.Burası da ortadan mutfak tezgahıyla bölünmüş bir odaydı.İkisi birarada hani şu en sevdiğimiz tipten.
Mutfak dolapları siyah,tezgahı dogal ahşaptı.Odayı bölen tezgahı galiba masa olarak kullanıyordu.Hemen önünde duran bar taburelerinden anlamıstım.Masanın hemen karsısında yine ahşap orta sehpa,onunda karşısında deri üçlü koltuk...Arkamda kalan duvar tamamen kitaplıktı.Edebiyat okuyan öğrenci evi oldugu ne kadar da belli.Evin bu odasındaki pencere boydan,çerçevesi siyahtı.Üstümdeki kabanı ve cantayı deri koltuga bırakıp cezve aramaya koyuldum.Bir erkek olarak dolap içi gayet düzenliydi.Tabi evde öyle.
Cezveyi bulup nane limon yapmıştım.Bu kadar süre ne giyiniyordu acaba.Koridorun sonundaki odaya dogru yürümeye başladım.Kulagımı kapıya dayayıp ses duymaya calısıyordum.Tam o sırada Ahmet çıktı.Aman Allah'ım gercekten bu cok utanç vericiydi.
"Ne yapıyorsun kız." dedi sesli bir şekilde gülerek.Yanaklarım yanıyor,kulaklarım uğulduyordu.
"Bu kadar zaman gelmeyince uyudun sandım.Hadi gel sana iksir yaptım." Eli omzumda gülerek girdik odaya.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İFFET
Fiksi RemajaOnunla karşılaştığım ilk an içimdeki kıpırtı hem ürpermeme hemde hüzünlenmeme sebep olmustu.Simsiyah gözleri kahverengi gözlerime ulaştığında,kalbimin duracagını hissettim.Bunu gerçekten hissettim.Öyle ki kalbim kaburgamı kırıp çıkma konusunda cok k...