Eve geldigimde saat 12.30 olmustu.Sessizce anahtarı soktum kirişe.Kapı acılmıyordu.Arkasındaki anahtarı almamıslardı.Ahmet'te kalacagımı düşünmüş olmalılar.Zile bassam uykularından etmiş olacagım,burada dursam sabaha kadar buz tutarım.Beş dakika düşündükten sonra zile bastım.
Zeyneb kapıyı actı.Vay canına hala uyumamışlardı.Oturma odasına geçtiğimde televizyonda Twilight izlediklerini gördüm.Hemen ortalarına yumulup mısırlarına ortak oldum.Neler oldugunu sordular.Ahmet'le aramızda birsey olacağını nasıl düşünürler? Hic birsey olmadıgını Ahmet'in ailevi meseleleri yüzünden kötü oldugunı ve destek olmak için yanında durdugumu anlattım.Film bitince pijamalarımı üstüme cekip hemen yattım.Telefonun çalma sesiyle tek gözümü acıp ekrana bakmaya çalısıyordum.
"Efendim aşkım." İki kelimelik cümleyi kurarken yorulmuştum.Ahmet'in kadife sesiyle güç bela dogruldum yataktan.
"Uyuyor musun hala uykucu.Haydi kalk elini yüzünü yıka giyinip cık.Seni bekliyorum aşağı da." Aşagı da mı? Ne zamandır oradaydı acaba.Pencereden dısarıya baktım arabadan inmiş bana bakıyordu.Hava nasıl diye sordugumda,işaret parmagını diline degdirip havaya kaldırdı.Mis dedi.Bu hareketleri yanaklarını mıncıklamama sebep olacak birgün.Saat 12.00 idi.Hemen okula geldik.İlk dersi kaçırmıştık.Burslu öğrenci oldugum için derslerden fire vermek istemiyordum.Ders cıkısı Ayşe hocanın yanına gitmistim.Kendisinden özür diledigimi alarmı duymadıgımı söyledim.Beni severdi.
Bunu görmezlikten gelecegini,yıl sonunda herhangi bir sıkıntı yasanmayacagını söyledi.
Ayşe hocayı gerçekten cok seviyordum.Öğrencinin halinden anlayan,derdini soran,yüzlerce ögrencinin her birini yakınen tanıyan ve ilgilenen biriydi.
Eger birgün öğretmen olursam kesinlikle onun gibi olurdum.
Ayşe hocanın yanından ayrıldıktan sonra kütüphaneye cıkmıstım.Hazır aradayken Dün yarıda kalan kitabımı okumak için oradan daha uygun bir yer yoktu.Keşke suanda dısarısı ilk bahardan birgün olsaydı ve ben Ahmet'le her zaman oturdugumuz bankta okusaydım bu kitabı.Herseyin ilk başladıgı yerde.Ahmet'in usulca yanasıp ilk kez seni seviyorum dedigi yerde.Hayaller aleminden cıkıp,kitabın alemine girmek istiyordum.Kütüphaneye cıkıp tenha bir köşe buldum ve okumaya basladım.Kitabın içeriği şöyleydi; 12 Eylül öncesi sağ-sol davalarından dolayı evin oğlunun girdiği kavgalardan endişe duyan aile Doğu'dan İstanbul'a göç etme kararı alıyor. Evin kızlarından Sevgi ve ablası taşındıkları yerde kendilerine hoşgeldine gelen komşu kızlarından etkilenip şuur kazanmaya başlıyorlar. Şuurlandıkça yeşeren imanı, Sevgi'yi İslam'a adanmış bir genç kız haline getirmeye başlıyor. Bu uğurda bir hayli sıkıntılara göğüs gerip mücadele ediyor.Kitabın yazarı çok mülayim bir insana benziyor.Kitaba baslamadan evvel hakkında biraz arastırma yapmıstım.İsmi Sabiha Ateş Alpat.
Kitap bittiğinde istemsizce aglıyordum.Biraz sesli olacak ki herkes bana dönüp ne oldugunu anlamaya calısıyordu.İnsanlara daha fazla rahatsızlık vermemek için kütüphaneden cıkmıstım.Neden aglıyordum.Neydi beni bu kadar etkileyen.Kızın tüm hayatını silip,yeni bir hayat yasama konusunda verdigi keskin kararlar mıydı? Yoksa davası için herseyi göze almış olan komsu kızı mıydı? Birseyler vardı beni etkileyen fakat tam olarak kestiremiyordum.Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım.Enseme ıslak ellerimle masaj yaptım.Bir yerde okumustum.Enseye su sürüldüğünde vücuttaki radyasyonu alıyor,kişiyi rahatlatıyormus.Gercekten işe yaramıştı.Aynada yüzüme baktım bir müddet.
Gözlerim ve burnum kızarmış,dagılan at kuyrugum asagıya düşmüş,cenemden akan sular kazagımı ıslatmıstı.Kendi kendime içimle konusmaya baslamıstım.
"Ne oluyor sana? Daha önce onca duygusal film izlemiş, fakat hicbirinden bu kadar etkilenmemişken,simdi ne oluyor sana? Neyi arıyorsun? İçindeki bu duygu neyin nesi Râna?"
Makineden koparttıgım kagıt havluyla güzelce yüzümü silmiştim.Ahmet beni bu şekilde görse kesinlikle ağladığımı anlardı.
Yanımda makyaj malzemesi tasıyan biri degildim.Nemlendirici krem,balm ve ıslak mendil dısında hiçbir kozmetik ürünü yük etmezdim.Tuvaletten cıkan,son derece makyajlı kızdan varsa kapatıcı istemiştim.Elbette vardı eminim şu yüzünü günde en az beş defa tazeliyordur.Lavabodan cıkıp dersin oldugu sınıfa gittim.Ders Türk Halk Edebiyatıydı.Hemen Ahmet'in yanına oturdum.Agladıgımı anlamadıgı gülümseyişinden belliydi.Hocayla birlikte sınıfa uzun siyah başörtülü bir kız girdi.Önceden kısa şal baglayan,dar pantolon giyen bir kızdı.
Birkaç gün öncesine kadar onu böyle gördügüme sahittim.Ne oldu da bu kadar kapandı? Tebessüm etmiştim ön sıraya otururken.Hoca quiz yapacagını söylediginde her kafadan farklı ses cıkmaya baslamıstı.Ahmet gayet rahat bir sekilde arkasına yaslanmış,ellerini önünde bağlamış sınıftaki hengameyi tebessüm ederek izliyordu.
Cok kitap okuyan,cok yazan ve yasayan bir insandı.Dısardan zengin,para babası yiyen,cool ve bir o kadar da çekici görünüyordu.Böyle tiplerin ders çalışmadığını düşünürdüm üniversiteye ilk girdigimde.Öyle ki para verip burslu ögrencilerden not alan,ödev yaptıran coktu.Ahmet yine akıllardaki tüm önyargıyı silmişti.
Quiz bittiginde derin bi oh cekmiştim.Bana basit gelen sorular,birçok arkadasa zor gelmişti.Son dersi de atlatıp eve gitmek istiyordum.Hatta otobüsle filan degil.Kilometrelerce koşarak gitmek istiyordum.İçimdeki bitmek bilmeyen his beni yakıyordu.Hani böyle cıkmaz sokaga girdiginde geri dönüp aynı yolu bastan yürürsün ya,hah işte tam olarak o durumdaydım.Tüm olanları başa sarıp bu duyguların bende tam olarak ne zaman peydahlandığını hatırlamaya calısıyordum.
O kızlar.
Mescid de namaz kılan o kızlar.
Onları gördügümden beri bu hislerdeyim.Onlarla konusmalı mıydım? Ama ya beni anlamazlarsa.Ne anlatıyorsun kızım sen derler miydi? Kafamdaki düşünce bulutlarını savrusturup,basımı masadan kaldırdım.Ahmet karsımda oturmus,yüzündeki anlamsız ifadeyle beni seyrediyordu.Alın size birseylere anlam bulmaya calısan biri daha.
"Bebeğim? Hayırdır? Basın mı ağrıyor." Keşke basım agrısaydı.Vücudumdaki her bir hücre ağrıyor Ahmet'im.Neden oldugunu ben bile bilmiyordum.Ne anlatacaktım ki ona.Uykum oldugunu söyleyeyim en iyisi.Yalan olmazdı.
"Uykum var Bitanem.Eve gidip biraz uyumak istiyorum."Benimle ilgili bir planı varsa da,bu sözümle birlikte kafasından atmıstır herhalde.
"Tamam ders bitsin ben seni eve bırakırım." dedi.Kafamı sallayarak onaylamıstım.
Ders sonunda tahtadaki notları defterime gecirip,cantama attım.Bitkin bir şekilde Ahmet'in koluna girdim.Hava sabah ki merhametini kaybetmiş bir şekilde,kar tanelerini hızlıca yüzümüze carpıyordu.İşte aradıgım buydu.İçimdeki yangını biraz olsun serinletecek olan buydu.Yüzüme kar çarpmasın diye montunun önünü siper eden Ahmet'in kolundan cıkıp kendimi fırtınaya bıraktım.Etrafımdaki insanlar ordan oraya kacısırken,ben ellerimi iki yana açmış fırtınanın beni yok etmesini istiyordum.Aradıgım sey bir yokoluş muydu yoksa yeniden varoluş mu? Başımda bir sancı hissettigimde gözkapaklarım kapanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İFFET
Teen FictionOnunla karşılaştığım ilk an içimdeki kıpırtı hem ürpermeme hemde hüzünlenmeme sebep olmustu.Simsiyah gözleri kahverengi gözlerime ulaştığında,kalbimin duracagını hissettim.Bunu gerçekten hissettim.Öyle ki kalbim kaburgamı kırıp çıkma konusunda cok k...