Ahmet'le 1 saat kadar oturup eve gelmiştim.Kaşına,gözüne,tek sözüne vuruldugum adam karşımda oldugu halde aklım daima çantamda sessizce bekleyen kitaplarımdaydı.
Kızlar henüz gelmemişti.Elimi yüzümü bir güzel yıkadım,üstüme rahat birseyler giyip çalışma masama geçtim.Çantamdaki kitapları ve not defterimi çıkardım.Okumaya başladım.Arada okumayı kesip not alıyor,aynı zamanda ne anlatılmak istendiğini düşünüyordum.Bazen anlamını bilmedigim kelimelerle karşılaşıyor,googleden aratıyordum.
2 saat kadar okumuştum.Kapının açılma sesi gelmişti.Kaldıgım yeri işaretleyip kızları karşılamak için odamdan çıkmıştım.
"Selam canım.Ne zaman geldin?" Elleri kolları dolu gelmişlerdi.
"Oldu birkaç saat.Kızım madem alışverişe gidecektiniz neden aramadınız beni.Yardıma gelirdim." Ellerindeki poşetleri alıp mutfağa tasıdım.
"Ya Ahmet'le beraber oldugunı düşündük.O yüzden rahatsız etmek istemedik." dedi Zeynep.
Sevgi ellerindeki poşetleri yere bırakıp,kendini koltuga atıverdi.
"Allah'ını seven bana su versin." demişti.Dili dışarıya sarkmış,kızıl saçları gözünün önüne düşmüştü.
Bir bardak suyu içip kendine gelmişti.Seviyorum bu çatlak kızı.
"Ya valla bu saatten sonra hiç yemek yapma işine girişmeyelim.Sipariş verelim gelsin.Ne dersiniz?" diye sormustu Zeynep.Bu şuanda benim için en güzel fikirdi.Çünkü bende buna vakit ayırmak istemiyordum.Yarın ders programı çok yogundu ve kolay kolay kitaplarımı okuyamayacaktım.Bugün ne kadar okuyabilirsem kârdı.
Yarım saat kadar sonra pizzalar gelmişti.Yemegimizi yerken bir yandan da film izliyorduk.Ben birkaç dilim yedikten sonra odama geçeceğimi söyleyip masadan kalktım.
Kitabın çekim gücünü nasıl anlatabilirdim.Heyecanımı nasıl dile getirebilirdim.Bilemiyordum.Yeni şeyler öğrenmek beni her zaman heyecanlandırmıştır.Fakat bu bambaşka birşeydi.Daha önce hissetmedigim kadar yogun seyler hissediyordum.Kalbimde minik minik kelebekler uçuşuyordu sanki.
Saat 03.30'du.Bu saate kadar kitap okumuş ve biraz araştırma yapmıştım.Tabii vakit bana bu kadar uzun gelmemişti.Telefonuma baktığımda ne bir arama ne de mesaj vardı.Ahmet beni hiç aramamıştı.Bu sefer ona adım atmayacak,ondan adım atmasını bekleyecektim.Çünkü o hatalarının farkına varmadıgı müddetçe bu tartışmalar bitmeyecekti.
Gözlerim yanmaya başlamış,başım devamlı olarak önüme düşüyordu.Kitabımın arasına kalemimi bırakıp,yatagıma uzandım.Bugünü düşünürken çoktan uykuya dalmıştım.
Sabah alarmın çalmasıyla işkence çekmeye başlamıştım.Hayıııırr bugün gerçekten okula gitmeyi istemiyordum.Pikemi tekmeleyerek üstümden atmıştım.Saçlarımı zoraki olarak tepeden toplayıp,lavaboya gitmiştim.Gözlerim kan çanağı gibiydi.Japon balığı gibi şişen gözlerimde cabasıydı.Yüzüme suyu çarptıkça,sanki su yerine çivi çakılıyormuş gibi hissediyordum.
Üstüme birşeyler giyip çıktım evden.Havanın temizliği kendimi toplamama vesile olmuştu.Gerçekten bugün hava mis gibiydi.Neden böyle bi havada okula gitmeliydim ki?
Durağa varır varmaz otobüsü görmüştüm.Aman Allah'ım bu bir ilkti.Ben gelir gelmez otobüste gelmişti.Allah'ım teşekkür ederim otobüs için.Kendi kendime gülümseyerek otobüsün arka kısmına dogru ilerliyordum.Bu otobüsün %80'i kesinlikle öğrenciydi.Kimisi 500 sayfalık hukuk kitabındaki ders notlarına göz atıyor,kimisi sınav sisteminden yakınıyor,kimisi de başında dik dik bakan amcalara-teyzelere karşı uyuma numarası çekiyordu.Keşke yeselerdi :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İFFET
Novela JuvenilOnunla karşılaştığım ilk an içimdeki kıpırtı hem ürpermeme hemde hüzünlenmeme sebep olmustu.Simsiyah gözleri kahverengi gözlerime ulaştığında,kalbimin duracagını hissettim.Bunu gerçekten hissettim.Öyle ki kalbim kaburgamı kırıp çıkma konusunda cok k...