Annesi düştü, daha yeni yeni yürüyordu kadın. Almanyada bakım gördüyü hastanede 2 yıl aradan sonra ilk kez yürümeye başlamıştı, tüm aile çok mutluydu. Özellikle de Talo. Annesini ne kadar çok sevdiyini biliyordum ama dün gece bunu bana bir kez daha kanıtladı.
Kapı çaldığında mutfakta oturuyordum, internetdeydim. Okula gitmemişdim. Nedense bu aralar evde vakit geçirmek daha hoşuma gidiyor.
-neyin var noldu ?
- iyiyim, yok bir şey.
Sinirli ve yorgun görünüyorsun.
-bugün reception var ama gitmeyeceğim.
Bir şeylerin yolunda olmadığını anlamıştım. Çünki onu tanıdığımdan beri ilk kez işini ihmal ediyordu.
-annem düştü kolunu ve dizini kırdı.
-nee? Neden düşmesine izin verdiler.?? Dedim ve sustum.
Böğle durumlarda konuşmayı sevmiyorum... Çünki ben onun yerinde olsaydım kimsenin boş boş konuşmasını istemezdim, çünki artık olan olmuştu. Benim - üzgünüm, neden böyle oldu- yazık kadına gibi laflarım gereksiz olacaktı ve hiç bir şeyi düzeltmeyecekti. Çok üzülmüştüm. Benim de annem hasta. 10 yıl sonra yürüyüp yürüyemeyeceğini Allah biliyor. Çünki daha 47 yaşında ve yürümede zorluk çekiyor. Kendi annemi düşündüm, bu beni çok üzerdi. Onu iyi anlıyordum.
Biraz onu yalnız bırakmalı olduğumu düşündüm. Odasına kapandı, ben de üstümü deyiştirip çıktım. Baya bir yürüdüm, düşündüm. Çok düşündüm. Yazıp bitiremeyeceğim kadar çok düşündüm.
Geri döndüğümde iyiydi, yalnız kalmak iyi gelmişti anlaşılan..evde yalnız olduğu da söylenemez Luna Bianca yanındaydı.
A siz onu tanımıyorsunuz.. Luna benim beyaz ve minik tavşanım. Talonun dünya kadınlar günü hediyesi. Bir hayvansever olarak bugüne kadar aldığım en güzel hediye. İkimizde onu çok seviyoruz, hatta Talo kıskanıyor onu bazen. Luna Bianca adını beraber bulduk. Tavşanımın cinsiyeti kız, luna da arapçada kız ismiymiş, onun yanısıra rusçada da ay demek, bianca da italyancada beyaz demek. Bir çocuğumuz hiç bir zaman olamayacak bari bir tavşanımız olsun... Ortak isim bulmak gerçekten çok keyifliydi. Ben tavşan sahiplendim bu kadar mutluyum, çocuğumuz olsa kim bilir ne kadar mutlu olurum. Çocuğumuz.... Ne kadar imkansız bir kelime. Bazen oturup konuşuyoruz. Çocuklarımız diyorum işte şöyle yapacaklar böğle yapacaklar ama şaka karışık söylüyorum. Kesinlikle sesi çıkmıyor. Sadece gülümsüyor ve susuyor. Acaba bana ümit vermekten mi korkuyor? Bu kadar ezik miyim ben? Evet !
Ya da ütopik şeyler üretiyor. Ben evlenmeyeceğim, evlat edineceğim bla bla bla... Lan hiç olmasa inana bileceğim bir şey uydur dimi. Bu nasıl bir yalan yaaaae.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her kes kaybeder..
ChickLitHer kes kaybeder, kimi küçük, kimi büyük. Ben büyük kaybettim. Peki sen Sevgilim, sen ne kadar büyüdün ?!