Merhaba arkadaşlar. Bu sefer geciktirmedim bölümü bakın sınav zamanlarının telafisi olsun dedim, iyi ettim mi :)
Evet, hiç birinize kıyamadım hepsini cümbür cemaat, maaile,sülalece geçmişe gönderdim umarım beğenmişsinizdir.
Bu bölümde yorumlarınızı bolca bekliyorum siz bilmiyorsunuz ama yaptığınız en ufak bir yorum gelecek bölümleri şekillediriyor haberiniz olsun. (Kalp kalp kalp seviyorum sizi. Pc'den nasıl kalp koyuluyor yahu)
Ha birde hatırlarsınız ki Gelecekten Gelen de Alex'in atının adı Black'di. Tamam kabul ediyorum çok da üzerine düşünülmemiş üstün körü yaratıcı olmayan bir isimdi. Bir dünya tatlı mı tatlı bıdık mı bıdık eleştiri yaptınız yirim sizi. Atın adını değiştirdim umarım bu sefer fazla yaratıcı bulur da beğenirsiniz.
Geçen ithaflarda bir karışıklık olmuştu şimdi bu bölümü @@Bayan_DB ve @@rumu4224 canlarıma ithaf ediyorum.
İyi okumalar...
***
Rüya gördüğümü biliyordum çünkü gerçek olamayacak kadar muhteşem görünen bir bahçedeydim. Rüya olduğunu buradan anlamamıştım, hayır. Annem karşımda duruyordu, rengârenk çiçeklerin arasında üzerinde beyaz şifon bir elbiseyle ancak ve ancak şu saçma romantik filmlerinde olan sarmaşıklı bir salıncağın üzerinde öylece oturuyordu.
O kadar genç, o kadar kırılgan görünüyordu ki. Cesaret edemedim. Adını söyleyip ona seslenmeyi ve bu büyülü rüyayı bozmayı göze alamadım.
Kalbim o kadar sıkıştı ki bir an param parça olacağından korkup gözlerimi sımsıkı kapattım. Onu özlemiştim, onu o kadar çok özlemiştim ki...
"İyi misin kızım?"
Özlediğim o sakin, huzurlu sesi ruhuma işleyerek asla kapanmayacağını bildiğim yarayı sızlattı. Gözlerimi açtım. Annem çiğli yeşil bir çim gibi parlayan gözlerini gözlerime dikmiş gülümsüyordu.
Ağzımı açtım ama tek bir kelime çıkmadı.
Annem yalnızca ona has bir zarafetle salıncaktan kalktı. Salıncak boş bir şekilde sallanırken yürüyerek tam karşımda durdu. Ellerini saçlarıma uzatıp okşadı. Yaşlar gözlerimi yakarak başımı şefkate muhtaç bir bebek gibi avuçlarına bastırdım.
"Kaderinde harika şeyler var, bebeğim." Çiğli gözleri yüzümde gezinirken bir acı yumağı göğsüme gelip oturdu. "Yolunu yalnızca sen çizebilirsin. Bu senin kaderin. Yaşa, yaşa ve doğruyu gör. Sende onların gördüklerinden fazlası olduğunu biliyorum. Sen onların sandığından daha fazlasısın. Öyle olmalısın."
"Neyim ben?" diye bir fısıltı döküldü dudaklarımdan.
Dudakları kıvrıldı ve diğer eli karnıma her zaman sızısını hissettiğim o lanet günün bana kalan hatırasına dokundu.
"Neyi seçersen O'sun. Kimi istersen kim olmayı istersen,"
Gözümden bir damla yaş yanaklarıma süzüldü. "Özür dilerim. Ben her şey..."
Elimi tutup sıktı. "Yoluna sokamayacağın şeyler için özür dileme. Gerçekleşmesi gereken şeylerin sorumluluğu senin üzerinde değil. Hiçbir şey bildiğin gibi değil. biz...biz değiştirdik."
Burnumu çekerek kaşlarımı çattım. "Neyi değiştirdiniz?"
Başını iki yana salladı. "Senin suçun değildi." Sesi bir kuyudan gelir gibi boğuldu. "Orada duruyor, zihninde. Özür dilerim kızım,"
Görüntüsü bulanıklaşmaya başlarken beni bırakıp bir adım geriledi "Özür dilerim."
Telaşla ileri atıldım. "Anne gitme..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişten Gelen
FantasyZamanından binlerce yıl ötede gözlerini açan bir savaşçı! Archer Sword zorlu bir savaşın ortasındayken kendini birden büyülü bir aynanın içinde bulur ve zamanından bin yıl ileride çok farklı bir dünyaya gözlerini açar. Genç ve güzel bir üniversite ö...