Merhaba arkadaşlar 😍😘
Size bir sorum var😎
Kitaba karakter ister misiniz?
Şayet eğer istiyorsanız benim aklımda hiç karakter yok. Aklınızda olan ve bizimkilere yakışan karakterler biliyorsanız bana mesajla atabilirsiniz. Böylelikle hep beraber içlerinden seçeriz.
Ayrıca okunma oranına göre oylar çok az. Kitabımızın daha iyi yerlere gelmesini istemez misiniz? Ben de herkes gibi emeğimin karşılığını almak isterim. 😊 Lütfen yorum ve oylarınızı eksik etmeyin ki hikaye daha çok kitleye ulaşabilsin. Reklam yapmayı sevmiyorum herkes hikayemi kendisi keşfetsin istiyorum. Bunun içinde yardımınıza ihtiyacım var.
İlk yoruma ithaf!🙆🙆
Öpüyorum çok 😘😘
İyi okumalar...
***
Yediğim sandviçin kalıntılarını çöp kovasına döküp tabağı yıkarken esnememe engel olamıyordum. Ders çıkışı Bay McCase beni yakalamış ve alt sınıfların yılsonu için hazırladıkları dönem ödevlerinin notlanmasında ona yardım etmemi söylemişti. Söylemişti'nin altını çiziyorum çünkü işin içinde rica falan yok, ona yapmam gereken işler olduğunu söylememe rağmen resmen emretmiş ve beni yardım etmeye zorlamıştı.
Acayip yorgundum. Eve vardığımda saat on biri geçiyordu. Neredeyse gece yarısı olmuştu ve benim aklım hala GQ'daydı . Keşke resmi alsaydım diye hayıflandım kendi kendime. Belki internette tarar ve ünlü biri ya da bir manken olup olmadığını araştırırdım. Böylece tanımadığım bir adamı nasıl öyle tüm ayrıntısıyla çizmiş olduğumun da cevabını bulmuş olurdum.
Aklıma gelen bir fikirle dizüstümü kapıp koltuğa serildim ve GQ dergisinin son birkaç sayısını araştırmaya başladım. Ama bir yirmi dakika kadar sonra acınası halde sayfalarda boş boş gezip dururken buldum kendimi. Artık alaycı mavi gözler boşa çabalıyorsun der gibi gözümün önünden gitmiyordu. Yanlış anlamayın, dergide çok yakışıklı ve seksi erkekler vardı. Ama hiç biri benim GQ değildi!
Bir saat sonunda kendimi diğer dergilerin sayılarına da bakarken buldum ve onlardan da hiçbir şey çıkmayınca sinirle bilgisayarı kapatıp yere bıraktım ve gözlerimi kapadım. Böyle olmayacaktı. Yarın resmi almayı unutma diye not bıraktım beynime ve sürekli kapanmaya çalışan bilincimi daha fazla zorlamadan kendimi uykunun rehavetine bıraktım.
Bir titreşim sesine ve İnna'nın Carzy Dans'ına uyandım. Gözüm televizyondaki saate kaydı. Gecenin biriydi. Uykulu halimle telefonumu bıraktığım yastığın altından alıp gözlerimi kısarak ekrana odaklanmaya çalıştım. Arayan Cassie'ydi ve yedinci aramasıydı! On mesaj vardı; sekizi lanet olası Dex'ten, ikisi Cass'tendi. Her zamanki gibi beni rahatsız etmeye ant içmiş gibi ardı arkası kesilmeyen Dex'in mesajlarını bakmadan silip Cass'inkilere baktım.
İlk mesaj: Eve vardın mı bebeğim?
Yaklaşık yarım saat sonraki mesaj ise; Umarım ölmüşsündür, ya da vahşi hayvanların saldırısına uğramışsındır, ya da vampirler tarafından kaçırılıp kanın içiliyordur, ya da uzaylılar tarafından iğrenç testlere tabi tutuluyorsundur. Çünkü başka hiçbir bahaneyi kabul etmeyeceğim!
Dudağımı ısırdım. Eyvahlar olsun! Vakit kaybetmeden hemen arama tuşuna basıp telefonu kulağıma götürdüm. Telefon birinci çalışın yarısında açıldı, açar açmaz da çığlığı bastı.
"Hangisi!!!"
Yüzümü buruşturup telefonu kulağımdan uzaklaştırdım.
"Ne hangisi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişten Gelen
FantastikZamanından binlerce yıl ötede gözlerini açan bir savaşçı! Archer Sword zorlu bir savaşın ortasındayken kendini birden büyülü bir aynanın içinde bulur ve zamanından bin yıl ileride çok farklı bir dünyaya gözlerini açar. Genç ve güzel bir üniversite ö...