Bu kadar geciktiğim için üzgünüm. İyi okumalar...
***
Ölümle aramda duran sadece Archer'ın iri bedeniydi. Öyle ki buradan yıllarca kımıldamasam Sefrym'in beni görebileceğinden emin değildim. Masadaki herkes sus pus olmuştu. Archer'la Sefrym gözlerini birbirine dikmiş sanki ilk kaçıranı diğeri gözleriyle yiyecekmiş gibi bakışlarını bir diğerinden ayırmıyorlardı.
Yutkundum. Birbirlerinden pek haz etmediklerini anlamamak aptallık olurdu.
"Archer." Diye mırıldandı Sefriym alçak bir sesle, selamlamadan çok itaat bekliyor gibiydi.
Archer başını yana eğdi. "Sefrym," diye karşılık verdi aşağılayıcı bir ses tonuyla. "Nihayet bizi terk ettiğini varsaymıştım."
Angelight ayağa fırladı. "Archer!"
Sefrym'in yüzüne alaycı bir gülümseme yayıldı. Bir an tereddüt etsem de kızmış ya da sarayı havaya uçurmak istiyormuş gibi görünmüyordu. Sadece eğleniyordu.
"Siz çocuklar ne kadar da hızlı büyüyorsunuz böyle? Dilinin de aynı ölçüde uzaması ne büyük talihsizlik Archer."
"Bir bunağa göre oldukça bilgece konuşuyorsun Sefriym. Beni daha üç gün önce gördüğünü varsayarsak."
Bunak mı? İyice eğilip adamı, büyük amcamı, tekrardan baştan ayağa süzdüm. Yani bu adam annemin amcasıydı şu anda elinde bastonla, nefes nefese zor ayakta durması gerekirken adamın görünen teninin hiçbir yerinde yaşlılıktan kaynaklanan en ufak bir leke bile yoktu. Benden çok çok üç beş yaş büyük görünüyordu. Taş çatlasın otuzlarının başlarında derdim.
Hareketim adamın dikkatini çekti ve başını biraz yana eğince göz göze geldik. Nefesim kesildi. Gri gözleri sanki biraz daha zorlasa beynimin içini eritecekmiş gibi bir yoğunlukla bakıyordu. Tüm bedenime bir karıncalanma yayıldı.
Gülümsemesi beni görünce yüzüne daha da yayıldı. "Savianna değil mi?" dedi neşeli bir sesle. "Seni iyi gördüğüme sevindim. Kendini nasıl hissediyorsun?"
Şaşkınlıkla kalakaldım. "Şey, teşekkür ederim gayet iyiyim." Archer'a baktım. Gözlerini hala Sefrym'den ayırmıyordu. "Beni kurtarmak için çok yardımcı olmuşsunuz. Size minnettarım."
Archer aniden başını bana çevirdi. Sefriym hoş bir kahkaha attı.
"Sanırım gelecekten gelen tüm kadınlar daha hoş ve kibar." Şakacı bir tavırla göz kırptı. Neden bilmiyorum ama şuan o kadar da canavarımsı gözükmüyordu gözüme. "Marlyn ve Angelight'ı göndermenin bir yolunu bulamamıştım ama seni bu kaba cahillerden kurtarmanın yakın zamanda bir yolunu bulabilirim sanırım."
Kaşlarımı çattım. Bir anlık öfke ağzıma geleni saymama sebep oldu. "Kaba insanlar değiller. Archer da ailesi de ne kaba ne de cahil! Bu arada sonradan gelip hiç kimseye selam vermeden yemeğin ortasında herkesi ayakta tutan sizken nezaket ve cehaletten bahsetmeniz beni eğlendirdi."
Arkamdan boğuk bir kahkaha geldi. Biri "Aferin kızıma!" diye fısıldadı, sanırım Duncan'dı.
"Ayrıca şuan da bu güzel yeri terk etmeye hiç niyetim yok." Diye devam ettim "Daha doğru düzgün çevreme bakamadım bile, malum daha yeni yataktan kalktım." Elimi göğsüme bastırarak tek kaşımı kaldırdım. "Ayna beni baya zorladı. Hala etkisinden kurtulamadım. Ayrıca ba..." durdum az daha kıracağım pot yüzünden kafama bir tane patlatmak istiyordum. "Yani buraya kâhinle beraber geldim. Onunla dönmek isterim."
Sefrym hiç de öfkelenmiş ya da hakarete uğramış gibi durmuyordu. Daha ziyade karşısında ikna etmesi gereken küçük bir çocuk varmış gibi anlayışla bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişten Gelen
FantasiaZamanından binlerce yıl ötede gözlerini açan bir savaşçı! Archer Sword zorlu bir savaşın ortasındayken kendini birden büyülü bir aynanın içinde bulur ve zamanından bin yıl ileride çok farklı bir dünyaya gözlerini açar. Genç ve güzel bir üniversite ö...