Bölüm 28

10.6K 1.1K 56
                                    

Merhaba arkadaşlar. Uzun zaman oldu farkındayım. Sınavlar, dersler derken hikayemi bir hayli boşladım. Bu durum beni de üzdü ama odaklanmak kolay olmuyordu. Neyse ki sınavlarım bitti.

Umarım bu süre zarfında beni bırakmamışsınızdır :)

Yaklaşık 4 bölüm içinde Final yapmayı düşünüyorum. O yüzden yorumlarınızı eksik etmeyin.

Sizleri seviyorum. İyi okumalar :)

****

Ayağıma dolanan eteğimi sinirle silkeledim.

"Bu zamandaki kadınlar bu elbiselerle nasıl baş ediyor?"

Lia bana dönerek gülümsedi. Üzerinde yeşil gözlerini daha da ön plana çıkaran yosun rengi bir elbise vardı. Bana nazaran harika bir taşıyıcıydı, elbiseyle kuğu gibi süzülüyordu. Bense ayağıma dolanmasın diye zıplayıp duruyordum. Tam bir kurbağa gibi.

Lia bu sabah iki gündür burnumu çıkarmadığım göl evine gelip beni zorla saray balosuna gelmeye ikna etmişti. Tamam, tamam pek zorla olmamıştı. Aslında ilk defa bir saray eğlencesine katılacağım için heyecanlıydım. Ama Archer'la olan bilinmezlik de beni tedirgin etmiyor değildi.

Olayın üzerinden iki gün geçmişti ve Archer beni bir kere bile sormamıştı. Bu kalbimi kırıyor ve iyimser düşüncelerimi hızla yok ediyordu. O sapık adamlarla yaşadığım hadiseden sonra ona daha da ihtiyaç duymuştum. O gece ormanda saatlerce Duncan'ın göğsünde ağlamıştım. Başlarda endişelense de bir süre sonra sormayı bırakıp bitkin düşene kadar ağlamama izin vermiş sonrada beni göl evine taşımıştı.

Göl evinde kaldığımı nereden bildiğini sormadım ya da o saatte ormanda ne aradığını sadece babamla Dex'in endişeli sorularına cevap vermeden yatağa kıvrıldım ve iki gündür de o yataktan başımı kaldırmadım.

Ta ki Lia gelip beni alana kadar.

"Biz neredeyse doğduğumuzdan beri elbise giyiyoruz. Senin geldiğin yerde pek tercih edilmiyor galiba."

Başımı iki yana salladım. "Elbette giyiyorlar, ama genelde daha kısalarını. Ayağa dolanmayan elbiseler. Yine de ben pantolon giymeyi tercih ediyorum."

Lia dudağını büzdü. "Seni kıskandım. İstediğin gibi giyinebilmek güzel olmalı. Bende bazen pantolon giyiyorum ama burada pek tasvip edilmiyor. Bir de şu zamanda giyimimize iki kat daha fazla dikkat etmemiz gerekir. Sonuçta Swordlar'ı temsil ediyoruz ve burada bir sürü lord var." Oflayarak elinin tersiyle saçını geri savurdu. "Çok sıkıcı!"

Gözlerimi kırpıştırdım. "İlginç. Bende hep prenseslerin eğlenceli hayatı olur sanıyordum. Dadılar falan arkalarını toparlar, onlarda saraylarda balodan baloya katılırlar. Öyle değil mi?"

Yüzünü buruşturunca güldüm. "Ben hiç öyle biri olmadım. Saray hayatı hiç bana göre değil. Aslında izin verseler gezgin olurdum. Hiç bilmediğim yerlere gitmek, değişik diyarlar keşfetmek bana daha eğlenceli geliyor. Şimdiye kadar gördüğüm tek yer Elenor'un memleketi Camron."

Köşeyi dönerken şaşkınlıkla ona baktım. "Gerçekten gezgin mi olmak isterdin?"

Başıyla onaylayınca zarif bukleleri yüzüne döküldü. "Kulağa eğlenceli gelmiyor mu?"

Evet, bizim zamanımızda olsa eğlenceli olurdu ama dünkü adamlara bakacak olursak bu zamanda bir kadın için fazlasıyla cesur bir hareketti.

"Bu arada," dedi Lia kalabalıkta kalmış birine el sallarken "Resim malzemelerin Archer'ın odasında. Duyduğuma göre bir ressammışşın."

Geçmişten GelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin