Uzun zamandır çok uzaktım. Yani ne diyeceğimi bilemiyorum sizlere.
Bir sürü sorun birbirinin kuyruğunu tuttu. Geçmişten Gelen'in talihsizliği mi diyelim ne diyelim buna?
Yine de sizleri çok özledim ve beni affedin diye upuzun bir bölüm getirdim. Umarım affedilirim ♥
2-3 bölüm daha olacak sonrasında İnşallah müthiş bir sonla veda edeceğiz Savi ve Archer'a.
Ama durun! Bana veda etmeyin canım nereye gidiyorsunuz?
Bir kaç kitabım daha var, onları size ne zaman tanıtırım bilmiyorum ama takibe alırsanız ya da bu kitapları kütüphanenizde tutmaya devam ederseniz buralarda paylaşacağım.
Seviyorum sizi çok. Umarım beni terk etmemişsinizdir. Allah'a emanet olun. İyi okumalar 😊
***
Karanlıktı, şimdiye kadar hiç yaşamadığım kadar karanlık ve belirsiz.
Bu yaşıma kadar kimseden tavsiye almamış, en cahil zamanlarımda bile zor zamanların altından kalkabileceğim bir yol bulmuştum.
Ama hiçbir zaman kendimi bu kadar çaresiz hissetmemiştim.
Ben Lord Archer Sword ilk defa babamın karşısında diz çökmüş sonumuzun ne olacağını bilmeden bekliyordum.
"Evlat?" dedi babam sessizliğim uzun sürünce "Söyleyecek bir şeyin yok mu?"
Başımı kaldırarak babamın gözlerine baktım. İlk defa bu kadar soğuk, ilk defa bu kadar ulaşılmaz görünüyordu gözüme.
Lord Sword... Lord Alexander Aaden Sword...
Kendiliğinden gelen bir kahkaha boğazımdan yükselip tüm salonu doldurdu. Yanımda dikilen iki asker irkilerek saldırmaya hazır vahşi bir hayvanmışım gibi benden birer adım uzaklaştılar. Diğer lordların mırıltıları kulaklarıma geliyordu ama ben gözlerimi benimkilerin aynısı bir çift mavi gözden ayırmadım.
"Lordum," dedim gözümden bir damla yaş süzülürken acı acı gülümsedim. "Sizinde bu kadar canınız yandı mı?"
Şaşkınlıkla kaşlarını çattı.
"Sevdiğiniz kadının, annemin, öldüğünü düşündüğünüzde," sıkı sıkıya bağlanmış ellerime baktım. Hiç durmadan kaşınıyordu. "Onun öldüğünü düşündüğünüz onca zaman," diye fısıldadım. "Nasıl nefes alabildiniz?"
Yüreğimdeki kor gibi yakan acıyı yutkunarak ferahlatmaya çalıştım ama imkânsız görünüyordu.
Babam elini omzuma koydu. "Archer?"
"Bana söylemelisin," dedim elimi kaşımaya devam ederek, tırnaklarımın arasından kan sızıyordu. "Nasıl dayanmam gerektiğini bana söylemelisin?" Ellerimi kaldırarak aramıza getirdim. "Bu ellerle... bu ellerle... sevdiğim kadının canını aldıktan sonra nasıl yaşamam gerektiğini bana söylemelisin?"
3 gün önce...
Asılı olduğumuz boşluktan aniden düşünce afalladım. Saniye öncesi kendinden geçen Savianna'yı sararak düşüşün tüm ağırlığını omzuma yükledim.
"Anna!" dedim endişeyle yüzünü avucumun içine alırken. "İyi misin Clietra?" Saçlarını yüzünden çekip nefesini kontrol ettim. Neyse ki düzenliydi.
"Anna, lütfen bebeğim. Hadi aç gözlerini."
Ona o kadar odaklanmıştım ki yanıma gelen adamı dibime oturana kadar fark etmedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişten Gelen
FantasyZamanından binlerce yıl ötede gözlerini açan bir savaşçı! Archer Sword zorlu bir savaşın ortasındayken kendini birden büyülü bir aynanın içinde bulur ve zamanından bin yıl ileride çok farklı bir dünyaya gözlerini açar. Genç ve güzel bir üniversite ö...