Lanet olası zihnimi tekrar uykuya göndermeyi bir türlü beceremiyordum!
Henüz çok erken uyanmıştım. Saat daha sabahın yedisiydi ve günlerden cumartesi olması sebebiyle bu gerçekten bir mucizeydi. Okula giderken bile bu kadar erken saat de kalktığımı hatırlamıyordum. Ama gözlerimi açıp kendimi Archer'ın sımsıcak ve kaslı kollarında, nefis kokusuna bulanmış bulunca tekrar uykuya dalmak güneşi batırmak kadar zordu.
Bir süre onu izlemekten kendimi alıkoyamamıştım. Sert yüz hatlarının ve her an tetikte bekleyen bedeninin, uykunun verdiği rehavetle yumuşacık olması ve aldığı rahat ve huzurlu nefesler beni büyülemişti. Çok uzundu, ayakları yataktan aşağı sarkıyordu ve iri bedeni çift kişilik yatağımı fazlasıyla doldurmuştu.
Gevşemiş kollarında hafifçe dönüp ağırlığımı göğsünün yan tarafına verdim. Kolları gelişi güzel sırtımda gezinip belime dolanınca kalbim yerinden çıkacak gibi oldu. Yüzünü benden olduğu tarafa çevirip ağır ağır nefesini bıraktı. Hala uyuduğunu fark edince rahat bir nefes verdim.
Gece... ah, dün gece olanlar hala kalbimin kuş gibi çırpınmasına sebep oluyordu. Ve bu his aklımı fena karıştırıyordu. Ayrıca yerin dibine girecek kadar fazlasıyla utanmama sebep oluyordu.
Ona izin verdiğime hala inanamıyordum. Bana sorduğunda ağzımdan çıkan cevap hiç de beynime söylemesini emrettiğim şey değildi. Ona karşılık vermek ve tam bir kabullenişle kendimi ellerine teslim etmek hiç de aklımda olan şey değildi. Ama Archer tüm bedenimi o rahatlatıcı dokunuşlarıyla alev topuna çevirirken beynim tam anlamıyla bedenim tarafından egale edilmiş gibiydi.
Peki, neden durmuştu?
Dex ile geçirdiğimiz onca zamandan sonra benden alabildiği sadece birkaç küçük öpücük olmuştu. Her zaman sınırı aşmasını bilirdi ama ben çabalarını boşa çıkaracak kadar kontrollü olmayı bu zamana kadar başarmıştım.
Kontrollü olmak!
Az daha bir kahkaha kaçacaktı boğazımdan. Dün gece o kontrol nereye kaçtıysa ucunu bucağını bir türlü bulamamıştım!
Utanç verici bir şekilde kabul ediyordum ki eğer Archer devam etseydi sonuna kadar giderdim! Dex'e bu zamana kadar vermeye hazır hissetmediğim, aldatmasına ve beni aldattığı için tekrar beni suçlamasına sebep olan bekâretimi ona vermeye razı olacak kadar kontrolümü kaybettiğime hala inanamıyordum.
Ama neden durmuştu?
Pek tecrübeli değildim ama beni istediğini biliyordum. Bunu ta ruhuma işleyen bakışlarında ve bana olan tavırlarındaki nezakette sonuna kadar hissetmiştim. Acaba yanlış bir hareket mi yapmıştım? Belki de beni kendine uygun bulmamıştı? Belki de cinsel çekiciliğim yeterli gelmemiş ve adam sonunda dayanamayıp kendini geri çekmişti.
Tanrım bu utanç vericiydi!
Kafamda kurmayı bırakıp yataktan fırladım. Biraz sert hareket edince Archer homurdanıp anlamadığım bir şeyler mırıldandı ve yan tarafına dönüp uyumaya devam etti. Bu ruhsal karmaşada birilerinin hala huzurla uyuyabildiğini görmek güzeldi.
Tanrım, kendimi biran önce bu odadan dışarı atsam iyi olurdu.
Hızlıca birkaç parça kıyafet alıp duşa girdim. Zihnimi başka bir şeylerle meşgul etmek çok daha iyi olacaktı yoksa kendimi yiyip bitirecektim. Bir hayli oyalanmama ve zaman öldürmeme rağmen sadece kırk dakika geçmişti ve Archer hala uyuyordu.
Mutfağa gidip kahvaltı hazırlamaya karar verdim. Tavadaki inatçı omleti sıyırmaya çalışırken sessiz bir küfür salladım.
"Kahretsin, seni değiştirmenin zamanı gelmiş!"dedim tavayla ters ters bakışarak. "Hemen o omleti bırak yoksa seni çöpe atarım!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişten Gelen
FantasiaZamanından binlerce yıl ötede gözlerini açan bir savaşçı! Archer Sword zorlu bir savaşın ortasındayken kendini birden büyülü bir aynanın içinde bulur ve zamanından bin yıl ileride çok farklı bir dünyaya gözlerini açar. Genç ve güzel bir üniversite ö...