Evden çıkıp okula doğru yürürken arkamdaki arabanın beni izlediğini farkettim, adımlarımı daha da hızlandırıp farkında değilmiş gibi davrandım taki korna sesine kadar.Arkamı döndüğümde Baran olduğunu anladım. Bu cadillac ct6'ydı. Arabalardan anlardım özellikle güzel olanlardan. Arabayı yanıma yanaştırıp camını indirdi. Onu gördüğümde ikimizinde yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi.
"Bu gerçek mi?" sesim, şaşkınlığımı belli edecek kadar yüksek çıkmıştı.
"Sence?" diyerek koltuğundan bana doğru eğildi. Ona biraz daha yaklaşarak "Ama mezun olana kadar babanın sana araba almayacağını söylemiştin" gözlerim hala arabayı incelerken, Baran'ın söylediklerine odaklanamıyordum. "Evet ama az kaldı sonuçta. Ve Bir seneyi göz ardı ettirmeyi başardım." gözlerim hala arabayı tararken"Sevindim" diyebildim sadece."Hadi ama bütün gün seni bekleyemem" gözlerim sonunda onu bulduğunda kolunu uzatıp, kapıyı açarak binmemi işaret etti. Bir dakika bile düşünmeden binip kapıyı kapattığımda, ilk dikkatimi çeken şey koltuğü oldu. Bir insan kolayca uyuyabilirdi bu koltukta. Daha sonra gözlerim arabanın her bir detayını incelemeye başladı. Herşeyi mükemmel, yerli yerindeydi.
Okula girdiğimizde herkesin gözü bizim üzerimizdeydi. Tabi bizden kastım arabanın. Kendimi bir an çok havalı hissetmiştim. Sanki okulun en popüler çifti bizmişiz gibi. Birden aklıma Ayla ve Mertin gelmesiyle gerçekliğe ani bir geçiş yaptım. Arabadan inip baranla sınıfa dogru yürümeye başladığımızda kelimeler ağzımdan döküldü.
"Ayla ve mert onları da almadın diye sana çok kızacaklar"
Gülümseyerek ona baktığımda beklediğimden daha rahat bir tavırla
"Kızmayacaklar" dedi. Şaşkınlığımı bir kenara bırakarak "Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?" sorduğum soruyu duyunca duraksadı. Bana bakıp "Çünkü onlara haber verdim Miray. Soruların bitti mi?" ses tonundan gerildiğini anlamıştım. "Haklısın sabah sabah dedektif kesildim başına ona oldukça tatlı bir gülümsemeyle bakarak kızdın mı?" diye sordum. "Sana asla kızmam biliyorsun." Göz kırparak sınıfa girdi. Hemen peşinden bende girdim. Ayla ve mert çoktan sırada oturmuş bizi bekliyorlardı. Ayla'nın yanına oturarak, bütün günün biran önce bitmesini diledim.Sonunda okul bitmişti. Bugün Tuna'yı hiç görmemiştim sanırım okula gelmemişti. Hep birlikte baranın arabasina binerek evlere dağıldık.
Eve geldiğimde annem koltukta oturmuş kahve içiyordu. Onunla konuşmak istemediğim için direk odama yöneldim. Ama işler istediğim gibi gitmemişti. "Küçük hanım nereye? " ona baktığımda kahvesinden bir yudum alıyordu. "Izin verirsen odama gideceğim" diyerek tekrar merdivene yöneldim. Ama tekrar konuşarak beni durdurdu. "Dün evde yoktum. Nerede olduğumu merak etmedin mi? gözleri beni bulduğunda, ona olabildiğince öfkeli baktım. "Eğer bilmemi isteseydin gitmeden önce söylerdin!" Gözlerimi ondan çekerek odama koştum bu sefer başarmıştım. Ona böyle davranmak istemiyordum ama beni buna mecbur bırakıyordu. Hoş gerçi hiç umursamadığını da düşünmüyordum.Üzerimi değiştirdikten sonra biraz konu tekrarı yapmaya karar verdim. Biyoloji kitabımı alarak masaya oturdum. Sistemleri açarak çalışmaya başladım. Bir saat sonra kapı açıldı. Annem gelip elindeki tabağı Masanın üzerine bıraktı. "Benimle aşağıda yemek istemeyeceğini düşündüm" elini yüzüme doğru yaklaştıracakken, onu elimle durdurdum. "Doğru düşünmüşsün. Teşekkürler" dedim.
Gülümseyerek odadan çıkıp kapıyı kapattı. O gidince içimde bir acı hissettim. Ona böyle davranmak gerçekten canımı sıkıyordu. Daha geçen sene yanından bir saniye bile ayrilmadığım kadının şimdi yanında bile durmuyordum. Durmayı bir kenara bırak doğru düzgün konuşmuyordum bile. Yemeğimi bitirip mutfağa indim tabağı makineye koyup tekrar odama çıkacakken annemi fark ettim. Koltuğun üzerinde uyuyakalmıştı. Ona doğru yürüyerek, önüne eğildim. Saçlarını okşayarak alnından öptüm. Tam kalkıp gidecekken annem elimden tuttu."Beni öpmeyeli neredeyse 1 sene oluyor. Yattığı yerden doğrularak oturdu. Eliyle yanına oturmamı işaret ederken, umut dolu gözlerle bana bakıyordu. Başımla onaylayarak yanına oturdum. "Seni özledim tatlım" derken sesindeki özlemi hissettim. Ortam yumuşamaya başlamıştı. "Bende özledim anne ama yanlız seni değil babamı da özledim" onun tepkisini ölçmek için dikkatle onu izliyordum. Yüzüne kırık bir gülümseme takınıp "Biliyorum canım. Biliyorum ama ne yapabiliriz ki olmadı ışte. Bazı şeyler istediğimiz gibi olmuyor. Ama babanda bende seni çok seviyoruz." kolunu omzuma dolarken, bu hareketine karşı ondan uzaklaşarak "Ne olmuyor anne? Neydi bu olmayan şey. Hani seviyordunuz birbirinizi? Hep anlatırdın bana büyük bir aşkla evlendiğinizi. Peki neden şimdi babamın yerine başka bir adam var yanında neden? " sesim çok yükselmiş, yumusak ortam yerini gerginliğe bırakmıştı. "Beni bu şekilde suçayamazsın Miray! Babanla olmadı yürütemiyorduk. Sana fark ettirmemek için çok uğraştık ama daha fazla dayanamadık. Çok yorulmuştuk ikimizde istedik boşanmayı." gözleri dolmuş, ağlamamak için kendini sıkıyordu.
Oturduğum yerden kalkarak "Hep aynı şeyler. Sıkıldım artık sürekli bunları duymaktan. Neden başka şeyler de söylemeyi denemiyorsun. En azından daha inandırıcı olsun." bu sefer sesim daha sakim çıkmıştı. "Sen şu an bizi anlamayacak kadar Küçüksün ama ileride anlayacaksın." hep aynı sözler duymaktan, ezberlemistim artık ne diyeceğini. Büyümek istemiyordum sırf büyüyünce onları anlayacağımı söylediği için, hatta her geçen küçültmek ve bir gün yok olup gitmek istiyordum. Belki o zaman herşey herkes için daha kolay olurdu. Özellikle de annem için ben olmadan eminim hayatı daha iyi olacak ve o adamla çok daha mutlu olacaktı. Zaten onunlayken beni hatırlamıyordu bile. Ne zaman gel dese gidiyordu. Git deyince de tıpış tıpış geri geliyordu. Ben asla böyle olmayacaktım. Bu zavallılıktan başka birşey değildi. Çoğu insan buna aşk diyor ama bu aptallığın daniskasıydı.
Düşüncelerimden arınarak, anneme son kez baktığımda ne kadar acınası gördündüğünü fark ettim. Daha fazla bu görüntüye katlanamazdım, koşarak odama çıktığımda hızla kendimi yatağıma atarak gözyaşlarımı serbest bıraktım. Onların akıp gitmesiyle içimdeki acı da hafiflemişti. Gelen rahatlamayla gözlerimi daha fazla açık tutamayacağımı anladığımda kendimi zifiri karanlığa teslim ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANILSAMA
Genç Kurgu"Ama hakettin." diye fısıldadım yaptığı şeyin farkına varmasını umarak. Alnı hala anlımdayken başını yavaşça sallayıp, dudaklarını saran o mükemmel gülümsemesiyle "Hakettim." dedi yumuşak ses tonuyla. Alnını alnımdan çekip, ensemi tutarak beni hı...