11. Bölüm

10.1K 255 47
                                    

Bütün dünya başıma yıkılmıştı sanki koskoca enkazın altından sağ çıkmaya çalışıyordum. Aslında çıkmak için hiç bir sebebim yoktu, varmış gibi davranıp kendimi kandırıyor, kurtulmaya çalışıyordum. Yaşadığım şeye hala inanamıyordum. Annemin söylediklerine, yaptıklarına ve daha bir çok şeye. Ona çok kızgındım içimdeki öfke kanımı emiyor, kan yerine damarlarımı dolduruyordu. Gözlerim artık kurumuş, gözyaşı kalmadığı halde hala kendini zorladığı için acıyordu. Neden bilmiyorum ama tüm olanlar için annemi suçlamak istiyordum. Kendime kızmaktan, onun için susmaktan bıkmıştım.

Baran'ın arabayı durdurmasıyla, geldiğimizi anlamıştım. Kapıyı açarak indiğinde, bende ona ayak uydurarak arabadan indim. Yanıma gelirken, yüzüne büründüğü tuhaf ifadeden sonra dudaklarını araladı "Üzerinde ki tişörtü hiç çıkarmayacak sanırım?" ne kadar kendine bile itiraf edemese de Tuna'nın olduğunu o da biliyordu. Ve bundan pek hoşlanmadığı kesindi. Gözlerimi devirerek "Fırsatım olsaydı çıkartırdım değil mi?"  değildi. Çıkarmazdım. Tuna'nın o sözlerinden sonra elimde olsa hergün bunu giyerdim. Saçmalık. "Haklısın. Üşüyorsun içeriye girsek iyi olacak." başımla onayladım. Elini omzuma atarak yürümeye başladı. Kapının önüne geldiğimizde anahtarını cebinden çıkarttı. "Ne yapıyorsun?"  kapıyı açmaya çalışırken sorduğum soruyla gözleri beni buldu. Ana dikkatle bakmaya devam ettim. "Kapıyı açıyorum." diye fısıldadı.

Tekrar önüne dönüp,  Kapının deliğine yerleştirmiş olduğu anahtarı çevirerek kapıyı açtı. "Ama neden?" içeriye girip, anahtarı hemen yanındaki dolabın üstüne fırlatırken gözleri bendeydi."Ne kadar saçma sorular sorduğunun farkında mısın? Kapının kendi kendine açılacağını falan mi düşünüyorsun yoksa ?" ceketini çıkarıp, askıya astıkkan sonra kısa sürede olsa odağından çıktığım gözlerin, yine hedefi haline geldim. "Yani demek istedigim şey Annenin ya da babanın sana kapıyı açması gerekmiyor mu ?" cümlemi bitirince, dudaklarından ortama küçük bir kahkaha yayıldı. Kendini toparlayıp "Ah! Doğru ya sana söylemedim değil mi?" sesindeki coşku fark edilmeyecek gibi değildi. "Neyi" derken sesim de meraktan çok, kaygı yer edinmişti.

Kendini biraz kenara çekerek bana içeri girmem için yer açtı. Elini saçına götürüp hafifçe kaşırken "Onlar yurt dışına çıktılar. Babamın toplantısı mı bir şeyi varmış ne haltsa ışte. Annemde onu tek başına göndermemek için onunla gitti." Elini saçlarından indirdirirken "güvenmiyor sanırım anlarsın ya" diyerek göz kırptı. "Hadi ama daha ne kadar duracaksın orda gir artık içeri yoksa sende bana mı güvenmiyorsun" gülümseyerek "saçmalama"  deyip içeriye hızlı bir giriş yaptım. Salona doğru yönelirken önünden geçtiğim boy aynası duraksamama neden oldu. Dönüp kendimi baştan aşağı süzdüğümde, mutsuzluk yüzümde sırıtıyordu. Kan çanağına dönmüş gözlerim, soğuktan bembeyaz kesilen tenim,  kızaran burnum ve üzerimde kırışmış tişörtümle korkunç görünüyordum. Daha fazla bu görüntüyü görmemek için tekrar yürümeye başladım.

Mavi renk tekli koltuğa oturup, elimi koltukla bacağımın arasına koyarak, baranı beklemeye başladım. Bir süre sonra elinde 1 bardak suyla yanıma geldi. Elindeki bardağı bana uzatırken "Eğer uyumadan önce duş almak istersen annemin kıyafetlerinden bir şeyler ayarlayabilirim sana." bu iyi bir fikirdi. En azından sıcak bir duş rahatlamamı sağlayabilirdi. "Harika olur." dedim elinden bardağı aldığımda arkasını dönüp gözden kaybolurken, kafamda ki sesleri susturmaya çalışıyordum. Hepsini susturabilirdim ama biri hariç. Diğer tüm sesleri bastıran "sana söylemiştim aptal!" diye bas bas bağıran o sesi asla susturamazdım. Çünkü haklıydı beni uyarmıştı. Çaresizlik beni ansızın yakalayıp ele geçirmiş, bedenime tamamen yapışmıştı. Hazırlıksızdım.

Baranı merdivenlerden inerken gördüğümde kısa sürede olsa kafamda ki o sesi duymayacağım için sevinmistim. "Suyu senin için hazırladım. Kıyafet ve havlu da koydum. Git ve keyfini çıkar." koltuğa oturup kumandaya uzanırken, oturduğum yerde doğrularak "Teşekkür ederim Baran. Gerçekten. Sen olmasan-" sözümü keserek lafa atıldı "ışte başlıyoruz! yine saçma sapan konuşmaya başlamadan git ve duşunu al."  yüzümü ele geçiren gülümseme, ona minnettar olduğumun bir göstergesiydi. Merdivenlerden çıkarken kafamda ki o ses tekrar ortaya çıkmıştı. Ama bu sefer " bir daha bu kadar aciz olma seni aptal!" diye bağırıyordu. Adımlarımı daha da hızlandırarak kendimi banyoya attım. Kapıyı kilitleyerek, kıyafetlerimden kurtuldum. Kendimi sıcak suyun kollarına atarken, bedenim ani bir titreme yaşadı. Vücudumdan aşağı akan her su damlası, geçip gittiği yerlerdeki hücrelerimi yeniliyordu sanki. Mucizevi bir şekilde bana iyi geliyor, yeniden canlandırıyordu.

Suyu kapatıp, havluyu bedenime sardığımda Baran'ın ayarladığı kıyafetlere bir göz gezdirdim. Mor askılı ve aşırı derece abartılı bir elbideydi. Bunu giyeceğimi nasıl düşünebildi acaba. Elimle havlumun göğüs tarafından tutararak, banyonun kapısından kafamı uzatarak "Baran bir bakabilir misin lütfen?" bir kac dakika bekledim ama cevap alamamıştım. Tekrar içeriye girip Tuna'nın tişörtünü alarak merdivene doğru ilerlemeye başladım. Bu sırada gözlerim baranı arıyordu. Merdivenin bir kaç basamağını indikten sonra baran dış kapının olduğu koridordan gelerek görüş alanıma girdi. Onu görür görmez yüzüme takındığım şakacı bir tavırla "Ya baran gerçekten o kokoş elbiseyi giyeceğimi düşündüğüne inanamıyorum. Annen hiç bi rahat şeyler giymiyor. Bana başka bir kıyafet verir misin? Mümkünse anneninkilerden olmasın bu defa." Gözleri beni bulduğunda başta aşağı beni süzerken, yüzüne bürünen ifade tuhaf bir şekilde utanmama neden olmuştu.

" Gözleri beni bulduğunda başta aşağı beni süzerken, yüzüne bürünen ifade tuhaf bir şekilde utanmama neden olmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ne yani ilk defa görüyor değildi duştan havluyla çıkan birini yani bir kızı. Takıldığı kızlarla neler yaptığını hepimiz  biliyorduk sonuçta. Gözlerim hala ona odaklı, vereceği yanıtı beklerken koridordan gelen diğer kişiyle gözlerim kocaman açılarak,  havadaki tüm mikroplara davetiye çıkardı.


💀gifteki yakışıklı Baran :)💀

YANILSAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin