15. Bölüm

3.9K 83 19
                                    

Sabah güneşinin yüzümü okşamasıyla gözlerim rahatsızlığını belli edercesine aralandı. Gözlerimi ovuşturarak, ışığın geldiği yöne baktım. Ayla perdeleri çoktan açmış, pencereden dışarı kafasını çıkarıyordu. Temiz havayı içine çekerken bir hayli enerjik görünüyordu. Keşke bende sabahları onun kadar enerji dolu olabilseydim. Yorganı elimle biraz iterek, doğruldum. Ayla beni fark edince, kocaman gülümseme takındığı yüzünü bana çevirdi. "Sonunda kalktın uykucu şirin." diyerek bana doğru yürümeye başladı. Birbirine karışmış saçlarımı elimle düzeltmeye çalışırken " Günaydın" diye fısıldadım. Ayla üzerimde ki yorganı eline alıp, üzerimden çekerken "Günaydın bebeğim. Hadi kalk ve bir an önce kendine gel. Saat 11'e geliyor." kendime nasıl bu kadar çok uyudum diye sorular sormayı bırakalı uzun zaman olmuştu. Yataktan kalkarak lavaboya yöneldim.

Elime bir avuç dolusu soğuk suyu alarak, yüzüme çarptım. Hala uyuyan hücrelerime ani bir şok uygulayarak, bedenime titreme yaşattım. Suyla bir yandan saçımı düzeltirken diger yandan hala üstümde duran Tuna'nın tişörtüne bakıyordum. Üc yıldır hayatımda olan biri nasıl birden bu kadar yakınıma gelebilmisti. Önceden onunla karşılaşmamak için, onların olduğu tarafa bile gitmezdim. Aynı okulda ne kadar mümkünse tabi. Ama şimdi onun tişörtünü giyiyorum. Saçmalık. Diğer tişörtünü dün arabasının arka koltuğuna koymuştum. Bugün eve gidip eşyalarımı alır almaz bunu da geri verecek, artık kendi kıyafetlerimi giyecektim.

Lavobodan çıktığımda ayla yatağı düzenlemiş, beni bekliyordu. Üzerinde hala ayıcıklı pijaması vardı. "Bizimkiler çoktan çıkmışlar. Yani evde yine başbaşa kaldık." yüzüne muzip bir gülümseme takınarak, elimden tutup, beni de peşinden sürüklemeye başladı. Bir yandan da konuşuyordu "Hiç sormak istemiyorum ama son zamanlarda üzerinde gördüklerim bana birinden çok tanıdık geliyor." benim aksime Ayla çok dikkatli ve gözlemciydi. Eminim şüpheleniyordu belki de çoktan anlamıştı. Mutfağın kapısına geldiğimizde birden duraksayıp bana döndü. "Hadi ama Miray! Onunla aranda bir şey mi var?" nedense bu soru karşısında hiç şaşırmamıştım. Hatta bu soruyu daha önce sormasını bekliyordum biraz geç kaldı. "Hayır yok. Sadece Geçen gün babasının evinde kaldım. Üniformayla rahat edemeyeceğim için kendi tişörtlerinden verdi. Bir de dün verdi ışte o kadar." anlattıklarım ona yeterli gelmemiş hala bir şeyler duymak istiyormuş gibi bana bakıyordu. Kaşımı biraz çatarak "Hepsi bu kadar!" diye ekledim tatmin olmasını umarak. "Ne yani aynı evde kaldınız tek kaşını havaya kaldırarak başbaşa hemde diyerek yüzüne eklediği tuhaf gülümseme ile sözlerini sürdürdü ve sen kalkmış bana aramızda bir şey olmadı mı diyorsun." arkasını dönüp tekrar yürümeye başladığında, cevap vermeden onu takip ettim. Kahvaltı çoktan hazırdı. Ikimizde sessizliğimizi bozmadan kahvaltımızı ettik.

Ben masayı silerken, ayla bulaşıkları makinaya koyuyordu. Ortamda ki suskunluk nidaları canımı sıkıyordu. Ondan bir şeyler sakladığımı düşünüp, kızmıştı büyük ihtimalle yoksa benim tanıdığım Ayla konuşmadan durmazdı. Boğazımı temizleyerek "kendime kalacak bir yer bulmalıyım. Bugün biraz bakınacağım. Ama büyük ihtimalle hemen olmaz.. Yani... Şey " gözlerim onu bulduğu anda, makinanın kapısını kapatıp bana döndü. "Burada istediğin kadar kalabileceğini biliyorsun. Bana kalırsa burada... Benimle... Bizimle yaşa ama seni de biliyorum bir süre sonra yük olduğunu sanıp huzursuz ve mutsuz olacaksın." yüzünden dağılıp giden gerginlik ifadesi çok belirgindi. Beni herkesten daha iyi tanıması, mutluluk vericiydi. "Bazen seni hak edecek ne yaptım diye düşünmüyor değilim." yanıma geldiğinde, gözlerinde ki parıltıyı daha net gördüm. "Bunu bende kendime bir çok kez sordum. Ama cevabı burada durup çene çalarak da bulamayız. bulamayız. Hadi gidip yeni hayatına ilk adımlarımızı atalım." diyerek ellerini çırptı.

YANILSAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin