"Gökten başka evi olmayan bir kuş, günlerden bir gün masmavi bir nehir görmüş. Bu nehirde su öyle güzel ve serin akıyormuş ki kuş burada ev kurmak ve bu nehirde yaşamak istemiş."
Bölüm 6
Mutfaktaki mermer tezgaha oturmuş, çıplak ayaklarımı sallayarak elimdeki telefona bakıyordum.
"Ne yapıyorsun?"
Başımı telefondan kaldırdığımda ıslak saçlarını eliyle karıştırıp önümdeki beyaz masaya yaslanan Emir'e baktım. Duştaki sıcak suyun etkisiyle yanakları hafifçe kızarmıştı, ıslak kirpiklerinin altındaki mavi gözleri beni bulduğunda telefonuma döndüm.
"Yemek."
Kaşlarını çatıp boş ocağa ve boş tezgaha bir bakış attı.
"Düşünce gücüyle mi?"
"Hayır, telefon uygulaması ile. Ne yemek istersin?"
"Madem yemek yapamıyorsun, ne diye 'Ben hallederim' diye ısrar ediyorsun anlamıyorum ki!"
"Birincisi," dedim, tezgahtan yere atlarken, "yemek yapacağımı söylemedim, yemek işini halledeceğimi söyledim. Ki hallediyorum da. İkincisi," dedim, hemen yanındaki boşluğa onun gibi yaslanıp telefonumu ikimizin arasında tutarak, "ne yiyoruz?"
Derin bir nefes verip tencerelerin olduğu dolaba doğru yürüdü.
"Makarna yiyoruz ve ben yapıyorum."
"Saçmalama bütün gün dışarıdaydın zaten, hem iş hem okul... Yarım saate gelir sipariş bak."
Küçük bir seramik tencere çıkarıp tezgaha koydu.
"Yarım saate dünyanın en güzel makarnasını yapacağım ben sana. Sevmiyorum ben öyle kendim yapabileceğim bir şeyi sipariş vermeyi. Telefonun yemek yapabildiği nerede görülmüş?"
Gözlerimi devirdim. "Tembellik ve teknoloji bu lafına çok alınmış, pankartları hazırlayıp yarın İstiklâl'e çıkacaklarmış. Peki o zaman. Ee, ben nasıl yardım edebilirim?"
"Ben sosu hazırlarken su ısıtabilirsin."
"En sevdiğim iş!"
Isıtıcıya gerekenden biraz fazla su koyup raftan iki de kupa çıkardım.
"Makarna nasıl olsun istersin?"
"Şaşırt beni" dedim gülerek. Sonra birden aklıma gelen görüntüyle yüzümü buruşturdum. "Şaka şaka, peynirli olsun!"
Buzdolabına doğru yürürken güldü.
"Bana olan güvenin gözlerimi yaşarttı"
"Seninle alakası yok, en son Sarp'a bunu söylediğimde ballı hurmalı cevizli makarna yapmıştı da. O yapış yapışlık..."
Ürperdim.
Emir'in başını geriye yatırıp attığı kahkahayı izlerken, ısıtıcısının atan düğmesiyle yerimden sıçradım.
"Mutfak robotları dünyayı ele geçirecek diyorlar ama korkma, ben seni korurum" dedi tepkime gülerek.
Gözlerimi devirip suyun bir kısmını tencereye aktardım.
"Tatlım, beni görünce heyecanlanıyor o, o yüzden böyle gürültülü."
Kalan suyu kahve makinesine dökerken Emir de kaynayan suya cam kavanozdaki makarnalardan atıyordu. Tuzu almak için benim olduğum tarafa uzanınca gözleri kupalara takıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nazende
Teen Fiction"Ayakkabılarımı elime aldığımda, işlerin asla iyi gitmeyeceğini anlamıştım."