Üç Yapraklı Yonca

8.2K 694 391
                                    


"Yakıcı bir yaz gününde, uçmaktan yorulan bir arı, bir dala konup dinlenmeye karar vermiş."

Bölüm 12

Sonra her şey ışık hızıyla devam etti.

Ayaklarımın ucundaki mavi balığı alırken Sarp acele adımlarla gidip derin, geniş, su dolu, cam bir kap getirdi. Balıkları suya bıraktık.

Lütfen ölmeyin, lütfen, lütfen ölmeyin!

Gözlerimi mavi balıktan alamıyordum. Emir'in yansıması düşmüştü ona zihnimde, mavi balık iyi olmazsa sanki ben de pek iyi olmazmışım gibi geliyordu.

"Veterinere götürelim" dedi Emir endişeyle. "Kahverengi kıpırdamıyor"

"Ölü balığı canlandıramaz ya veteriner"

Gamze'nin orada olduğunu tamamen unutmuştum. Tepeden tırnağa, saç diplerimden tabanıma kadar sinirle titredim. Damarlarımın arasındaki kan akışını hissedebiliyordum.

"Bilerek yaptın."

Bal rengi gözlerini kocaman kocaman açıp "Ne! Elimden kaydı!" diye bağırdı.

Dişlerimin arasından tıslayarak ona döndüm. Sinirim başımın içinde ayrı bir organ hâline gelmiş, beynime baskı yapıyordu sanki. Tırnaklarım avuç içlerime batıyordu.

"Bilerek yaptın. Benim hediyem diye, adlarını biz bulduk diye yaptın."

Gamze kırık camlar üstünden Emir'in koluna yapışıp yanına sokuldu.

"Üstüme iyilik sağlık! Her hareketime senaryo yazmış Emir!"

Emir hiçbir şey söylemeden cam kabı aldığı gibi odadan çıktı. Hemen arkasından gittim.

"Ben de geliyorum."

Gözlerini balıklardan ayırmadan, kısık bir sesle "Kal" dedi. Ayakkabılarını giymiş, kapıyı açmıştı ama hâlâ göz göze gelmiyorduk. "Tek başıma gitmem gerek. Sana haber vereceğim."

Emir'in bindiği asansörün kapısı kapanırken Gamze de merdivenlere yönelmişti.

"Gamze"

Durup gülümseyerek bana baktı.

"Benim yaptığımı kanıtlayamazsın"

"Kanıt?" dedim gülerek. "İhtiyacım olduğundan emin değilim. Bir daha benim izim olan herhangi bir şeye zarar verirsen ya da benim sevdiğim bir şeye zarar geldiğinde ortamda sen de olursan; günü Emir'den bin kilometre uzaktaki bir şehirde bitirirsin. Bir daha Emir'e zarar verecek bir şey yaparsan, o günü bitiremezsin. Asrın sözü."

Kollarını bağlayıp güvenle gülümsedi yeniden. "Babanın da haberi var mı bundan Alin Asrın?"

"Babamın en sevdiğim yanı da bu işte. İnsanlara kendilerini vazgeçilmez hissettiriyor ki aslında ne kadar önemsiz olduklarını anladıklarına daha büyük sarsıntı geçirsinler."

Ağzını açtığında elimi kaldırıp onu susturdum.

"Yeterince enerji harcadım sana" dedim ve kapıyı sinirle büzüşmüş bal rengi yüzüne kapattım.

***

Sırtımı, ikisinin ardına kapattığım kapıya yasladım. Öleceklerdi, biliyordum. İkimize dair güzel olan ne varsa ölüyordu. Bir masaldı da kara büyü sayfaları kilitlemişti sanki. Babaannem yaşasa dualar okurdu, peri anne gerçek olsa en azından gece 12'ye kadar mutlu olurduk ama şimdi... Bir nefesi rahat alsam onu verecek kadar iyi kalamıyorduk.

NazendeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin