"Zavallı denizci, o gün ve gece, sabaha kadar dalgalar arasında çırpınıp durmuş. Ortalık ağarırken gücü kesilmiş. Kurtuluştan umudunu kesip kendini bırakmış. Fakat dalgalar onu bırakmamış. Denizci, dalgaların yardımıyla yemyeşil bir adanın kıyısına kadar sürüklenmiş."
Bölüm 23
Ferzin Hanım'ın bana saldırmalarını gerçekten sevmek üzereydim.
Gözlerimi açtığımda, yatağın yanına çektiği koltukta oturmuş cama bakan babamı gördüğümde aklımdan geçen ilk şey buydu. Babam yanımda.
İkinci şeyse, birine bir şey olduğu. Emir ya da Sarp değil de babam duruyordu başımda, demek ki diğer ikisinden en az birine bir şey olmuştu.
Sarp?! Hayır, Sarp'a bir şey olsaydı babam onun yanında oldurdu.
"Emir?" diye fısıldadım korkuyla. Yerimden hızla doğrulduğumda babam camdaki bakışlarını bana çevirdi.
"Kalkma, yat."
Elanın içindeki huzursuzluk ve rahatsızlık öyle netti ki elim kalbime gitti.
"Emir ve Sarp nerede?"
"Ferzin'i hastaneye götürdüler. Kendini nasıl hissediyorsun?"
Birden kalktığım için başım hafifçe dönüyordu. Sarp'ın odasındaydım. Kolumdan bir serum hortumu sarkmaması iyiydi, mosmor olmuş bileğim biraz sızlıyordu ama şu an asıl problemim bedensel değildi.
Sıkıntıyla bağdaş kurdum.
"Korkuyorum. Şimdi ne olacak? Neden sen gitmedin hastaneye?"
Babam ayağa kalkıp pencereye doğru yürüdü. Sırtını cama verdi, ellerini cebine attı, omuzlarını bir kere indirip kaldırdı ve yerdeki gözlerini bana çevirdi. Bakışları o kadar keskindi ki korkup gözlerimi yumdum.
"Aklının işleyişinde bir problem mi var Alin?" dedi sakince. Gözlerimi biraz daha sıkı yumdum. "Başına darbe mi aldın? Hangi sağlıklı insan, boğazına saldıran kadının karşısına yeniden çıkar?" Tek gözümü açtım. Bakışlarındaki sinirin kapalı göz kapaklarımı bile deldiğini hissediyordum. "Hem de kimseye haber vermeden!"
Yeri göğü inleterek sarf ettiği son cümlesiyle yerimde sıçradım.
"Ama-"
"Bu ne sorumsuzluk?!" Gözlerimi kucağımdaki ellerimi indirip bağırmayı bitirmesini bekledim. "Bu ne düşüncesizlik?! Sana ben ilgileneceğim demedim mi? Ne işin var senin Ferzin'in yanında?! Sen doğmadan olmuş olayı oturup konuşarak çözebileceğini mi sanıyordun gerçekten? Bu nasıl bir ayakları yere basama hâli?! Hiç mi mantığın yok senin?!"
"Ama Emir-"
Elini kaldırıp sözümü kestiğinde gözlerini de kendini çok zor tutuyormuş gibi yummuştu.
"Alin bir kere daha Emir dersen onu hayatımızdan çıkarırım."
Gözlerimi dehşetle açtım. "Yapamazsın" dedim net bir şekilde. Sesimde korku ya da özür yoktu, yapamazdı, Emir'i hayatımızdan çıkaramazdı. Emir hayatımızdan çıkarsa ben de bir parça çıkmış olurdum.
"Öyle bir yaparım ki, olmayan aklın şaşar! Emir diye diye kendini öldüreceksin. Ne duvarlara çarpmadığın kaldı ne kendini Ferzin'in önüne atmadığın!"
"Emir'in olanlardan haberi bile yoktu!" diye patladım sonunda. Dudaklarım gerilmişti, başımı dikleştirip babama meydan okumaya çalıştım. "O yüzden geldim zaten. Anlatamadım çünkü üzülecekti, buraya ne için geldiğimizi de içeri girene kadar bilmiyordum. Kendimi bir yere attığım yok yani!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nazende
Teen Fiction"Ayakkabılarımı elime aldığımda, işlerin asla iyi gitmeyeceğini anlamıştım."