"Küçük balık, arkadaşına dönüp 'Madem bütün bu denizler birbirine bağlı, niye biz
seninle sadece bu kıyıdan ötekine yüzüp duruyoruz?' diye sormuş."Bölüm 7
Şehrin daha önce hiç görmediğim kısımlarına doğru ilerlerken, taksi şoförü ve ben birbirimize güvensiz bakışlar atmaya başlamıştık. Gecenin bir yarısı "Öndeki taksiyi takip edelim!" çağrısıyla buralara sürüklenmekten dolayı tedirgin olmuştu adamcağız muhtemelen. Bense, eh, iki sene önce Sarp'ın yine bir koruma kollama paniği içinde aklını kaybetmişken aldığı biber gazını çantama attığım için aynı anda bir miktar utanmış ve rahatlamıştım.
Tamam, galiba gerçekten babamla buluşmayacaktı. İyi de, Emir'in bu saatte burada ne işi olur? Başı belada olsa önce babamın sonra benim haberimiz olurdu. Ya da, olmaz mıydı? Belki de "bela" Emir'in kendisiydi ve kirli işlere bulaşmıştı?
Mavi mavi makarna yaptığı anı hatırladım. Elindeki tahta kaşıkla yer altı dünyasının hâlimi olduğunu düşününce kıkırdamamı tutamayarak sürücüyü biraz daha huzursuz ettim.
"Abla be, yanlış anlamazsan... Nereye gidiyoruz?"
"Ben de bilmiyorum. Takip ediyoruz işte."
"Abla benim 3 çocuğum var evde"
Ah Emir, senin yüzünden insanlara neler düşündürüyorum...
"Allah bağışlasın beyefendi, tedirgin olmayın lütfen, sizi tehlikeli bir duruma sokmayacağım."
Gizli işler içinde olmasak, Derya'nın organizasyon işine girdiğimde tasarladığı kartvizitlerden birini uzatır; soyadımın, ona sahip olmayan herkeste yarattığı uyuşturucu yüklü sis huzurunun taksiciyi rahatlatmasını sağlardım ancak babamın her insanla bir bağlantısı vardı, riske giremezdim.
Emir'in bindiği araba dar bir yoldan yokuş yukarı çıkarken, taksici yavaşlayıp durdu.
"Abla, arkasından gidersem fark edecek. Biraz bekleyip devam edeyim."
Zifiri karanlıkta etrafımı tarayıp gerginliğimi belli etmemeye çalışarak öne uzandım.
"Ara yollarda kaybedersek bulamayız ama"
"Sen bilirsin abla"
Yokuşu yarısında, yanımızdan Emir'in az önce bindiği taksi boş olarak geçti.
"İnmiş! Burada durun lütfen!" dedim aceleyle cüzdanımı bulmaya çalışırken.
"Arkadaşın nerede? Burada tek başına mı dolanacaksın?"
"Bulacağım ben onu, merak etmeyin"
Taksimetrede yazan sayının sonuna bir sıfır da ben ekleyip parayı uzattım. Adamın gözleri büyürken konuşmasına fırsat vermeden kapıyı açtım.
"Çok teşekkür ederim size, lütfen bu yolculuk aramızda kalsın. Çocuklarınızı benim yerime öpün"
Öpün mü? Sana ne milletin çocuğuyla ilişkisinden, Alin?
Görünürdeki 6 sokak lambasından yalnızca biri yanıyordu. Dört sokağın birleştiği yerin köşesinde, çalışan tek lambanın titrek ışığın aydınlattığı küçük alanda durup etrafıma bakındım. Eski evlerden oluşan bir yerdi burası. Çoğu tek katlı müstakil evlerdi bunlar. Sol tarafımda uzanan sokaktaysa iki üç katlı, birazdan yükünden devriliverecek gibi duran, eski apartmancıklar görünüyordu.
Sokaklar boştu, evlerin ışıkları kapalıydı ve en önemlisi Emir görünmüyordu.
Dünyanın en saçma hareketini yapıp buraya geldiğimi düşünecektim ama hemen yeniden bir taksi çağırıp eve dönmek yerine karanlığa doğru ürkek bir adım atarak dünyanın en saçma hareketini asıl şimdi yaptığıma emin oldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nazende
Teen Fiction"Ayakkabılarımı elime aldığımda, işlerin asla iyi gitmeyeceğini anlamıştım."