Yastık

10.5K 729 717
                                    

*yazan kişinin minik(!) notu*

Merhaba :) 

Bu bölümün masal kısmı, Öykü'nün kıyıma bıraktığı bir alıntıdan. "Nazende'yi hatırladım" dedi, Nazende, hani benim yazdığım. Panikle sevinç aynı anda tıkış tıkış doluşuyor kalbime :) Ne desem az, biliyorsun ki ay lav yu! -buraya kalpli emoji hayal edin, imkan kısıtlı-

Geçen bölümdeki Rhapsody In Blue için de Selin'e bir kucak dolusu teşekkür ve öpücük! Klasik müziği hayatıma en güzel yerden sıkıştırıverdiğin, o güzel önerilerin ve şu an bile "Peki bu parça hakkında ne düşünüyorsun??" diye seni darlamama izin verdiğin için ayrıca teşekkür ederim eheh :') -buraya da kalpli emoji, azıcık hayal gücünüzü kullanın :(-

Aşırı uzun bölümler için özür dilerim. Kesemiyorum, çenem düşükmüş meğer. Umarım kör olmuyorsunuzdur :(

Öptüm!

*yazan kişinin minik(!) notu*

--

"Durduk balıkla yan yana.

Ancak yan yana durulabilir bir balıkla.
Karşısına geçip telaşını durdurmaya çalışacağına
Arkasına geçip kuyruğunun dalgasında hırpalanacağına
Üstünde altında dolaşıp balığı şaşırtacağına
Sadece yan yana durulabilir bir balıkla.
Böylece bakabilirsin balığın neye baktığına.

Ben de baktım balığın baktıklarına.

Durdurup zihnimin işleyişini iyice, çalıştım aklımı
Saydam kılmaya. Söyleyecek sözüm kalmayacaktı
Az daha. Biraz daha dursam böyle
Kalacaktım balıksı bir zamanda.
Yumuşaktı doğrusu, akıl dönüşüyordu suya.
Kendini diyemeyecek kadar duraksız bir akışta.

Derken bir kaplumbağa böldü duruşumuzu.

Balık baktı bana. Sonra kaplumbağaya. Şaşarak bir aklın
Bu kadar etten olmasına ve bir gövdenin
Zamanın bütün yaralarını taşımasına.

Balık unuttu anladığını, suyla birlikte aktı.
Daha biraz önce burada, bir şey anlamaktaydı.
Anlamın kendi gelmeden anladığından uzaklaştı."*


Bölüm 18

"N-nasıl bayıldı? Bir şey mi yaptın? Ne yaptın?!" dedi, bugünün telaşlı mavi sesi.

"Çok telaşlı adamsın sen ya, senin yüzün ondan daha beyaz oldu" dedi karşılığında, iki yıl öncenin rahat ve yaramaz yeşil sesi.

Başımdaki ağrı ve bulanıklıkla birlikte gözlerimi aralamaya çalıştım. Maviyi kenara çekmem gerekliydi, mavi ayrı tutulmalıydı.

"Yalnız, o öyle kalmasın. Öyle senin kolunda... Boynu ağrır. Sen çekil, ben alayım onu."

Evet, bırakın o alsın beni. Emir beni buradan al.

"Bak, kendine geliyor"

Görüşüm netleştiğinde önce rahatlamanın yayıldığı mavileri gördüm. "İyiyim" dedim hemen çünkü yüzü gerçekten bembeyaz olmuştu.

"Kollarıma bayılacağını bilsem daha önceden dönerdim Bella"

Kelimeleri her zamanki gibi gülüyordu. Tüm sinirimle tam tepemde duran, bir tutam kumral saçın ardındaki yaşam enerjisi dolu yeşil gözlere baktım. Ah, gerçekmiş. Kahretsin.

Doğrulmaya çalıştım. Yerde, Roza'nın kırdığı dizi ve omuzuna yaslanmış, onun kolları arasında duruyordum. "Çekil şuradan" dedim sertçe. "Dokunma bana."

"Dikkat et." Belimi destekleyip kalkmama yardım ederken rahatlatıcı bir ses tonuyla gülerek "Bak bu arkadaş bayılmanı kaldıramadı" dedi, "Bir de düşüp bir yerini kanatırsan önce onu hastaneye yetiştirmemiz gerekecek." Sonra dost canlısı gülüşüyle, belimi destekleyen ellere suç ihbarı yapmak istiyormuş gibi bakan Emir'e döndü ve elini uzattı. "Bu arada, tanışmadık. Roza ben."

NazendeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin