Kehanet

8.7K 622 557
                                    


*yazan kişinin minik(!) notu*

Merhaba! Nasılsınız?

Sanırım bölümleri düşünmek, yazmak ve paylaşmak için çok çok daha uzun zamanlar harcamam lazım ama hikaye ve günlük hayatım arasında "Hem karnım doysun, hem pastam dursun" şımarıklığı yapıyorum. Yani 24 saatim hem fikren hem fiilen dopdolu ama illa da yazıyorum işte, hem inat hem sevgi. Bir çırpıda çıkıverenler yansıyor, zorunlu bir "olduğu kadarcılık" biraz. İmla hatalarını ve sevmediğiniz yerleri -yok yok, komple hepsini- tek gözle okuyun, olur mu? Ya da gönül gözüyle okuyun ahahah. 

İğrenç bir espriydi, evet. Sarp'ın içimden nasıl çıktığını görmüş oldunuz.

Öptüm!

*yazan kişinin minik(!) notu*


 "Bir zamanlar bir kutu kibrit varmış. Soylu geçmişleriyle övünürlermiş. Yontuldukları ağaç, yani o ulu çam ağacı; ormanın en yaşlı, en büyük ağacıymış. Şimdi ise kibritler bir mutfakta, bir çakmakla eski bir demir tencerenin arasına düşmüş; geçmiş günlerini anlatıp dururlarmış."


Bölüm 22

Sinan'ın kolunu cimcikledim.

"Ah!" Bir koluna, bir bana baktı şaşkınlıkla. "Ne oluyor be?!"

"Anlat. Zeynep nerede?" Sinan'ın diğer koluna yaslanıp sızmış kızı işaret ettim dudak bükerek. "Ve bu kim?"

Yatın yan tarafında, partinin olduğu alanın biraz dışındaydık. Sinan kenardaki çıkıntıya attığı mindere oturmuştu. Bense hemen yanında, demirlere yaslanmıştım. Emir'i bölümden arkadaşlarıyla bırakmıştım. Kalabalığın arasında keyfi yerinde gibiydi, Sinan'ın konuya girmesini beklerken onun olduğu yere hızlıca bakındığımda o da bana döndü. Göz kırmasına öpücük atarak karşılık verdim.

"Aile var yalnız!"

"Aynen" dedim ters bir sesle. "Aile var burada, bayağı aile gibi olmuşsunuz maşallah! Kim bu?"

Sıkıntıyla nefes verip kıza baktı. "Bilmiyorum. Gecenin başından beri yanımda. Adı şeydi..." Yüzünü buruşturdu. "Zeynep değildi."

Omuzumu omuzuna vurdum hafifçe. "Zeynep'le konuşman gerekli."

"Hayır, Zeynep'i unutmam gerekli."

Yere eğilip nereden çıkardığını bilmediğim bir şarap şişesini aldı ve kafasına dikti. Uzanıp şişeyi elinden çektim.

"Denemeden pes mi edeceksin?!"

"Denedim. Sürekli yanındayım ama bana bir kere bile değmedi gözleri. Bir tek bana değmedi."

"Bu, denemek olmuyor yalnız" dedim gülerek. "Emir'e onu sevdiğimi ne kadar zor anlattığımı bilsen, bunun denemek olmadığını görebilirdin."

Başını geriye yaslayıp bir kahkaha attı. "Emir'le rakiplerimiz bir!"

"Nasıl yani?"

"Zeynep'in yeni gözdesi," ellerini iki yana açıp "muhteşem sanatçı!" diye bağırdı. "Neden ondan ayrıldın ki? Emir Gamze'yle kalsaydı, sen Roza'yla, Zeynep benimle..."

Parmağımı sinirle salladım.

"Sinan, sarhoş filan dinlemem, seni denize atarım."

"Gerek yok" dedi surat asarak. "Birazdan ben kendimi atacağım."

NazendeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin