"Çıkmadan önce 'Şu kırk anahtarı al, otuz dokuz odayı aç, ortalığı derleyip düzenle fakat kırkıncı odayı sakın açayım deme' diye uyarmış onu."
Bölüm 28
"Nasılsın?" dedi Emir, ilk kırmızı ışıkta yoldan ayırdığı temkinli mavilerini yüzümde gezdirirken.
Önce, öğlenin sarsıntısını atmam için yapılabilecek en iyi şeyi yapıp Emir'in evine dönmüştük. Evrendeki en sevdiğim yerde, Emir'in odasında, Emir'in yatağında, Emir'in kolları arasında uyumuştum. Akşama kadar süren deliksiz bir uykuydu, uyandığımda babamın o hâlinin içimde yarattığı tüm çatlaklara Emir sinmişti.
Sonra babamın evine dönüp onun iyi olduğundan emin olmuştuk. Şimdiyse sürpriz doğum günü partim için yeniden yoldaydık.
Gözlerimi devirip güldüm. "Son dokuz yüz on iki soruşunda da olduğu gibi, gayet iyiydim!" Önümdeki aynayı indirip yüzümü inceledim. "Solgun mu görünüyorum? Kötü müyüm?" Allık ve kapatıcılar işi güzel toparlamıştı aslında. Düzgün dalgalandırılmış bir saçınsa insanı her zaman beş basamak birden yükselttiğini herkes bilirdi.
Tek kaşını kaldırıp baktı. "Gayet iyi görünüyorsun ama az önce daldın bir sanki?" dedi soru soran bir tonla.
Babamı düşünüyordum. Sarp'ı istiyordum, babamın ve benim yanımda olmasını istiyordum. Bir yandan da babamın kahramanlarım hakkındaki sözlerini düşünüyordum. Balayındaki birine felaket haberi veremezdim, bu kadar bencil olamazdım ama Emir'in yanında Sarp'ın abiliğini ve babama olan desteğini de isteyecek kadar bencildim işte.
Yeşil ışılla birlikte yeniden hareket ettiğimizde gülümsedim. "Nereye gittiğimizi düşünüyorum." İşaret parmağımı çeneme koyup dudaklarımı büzdüm. "Sinan'ın bar değil, o ters tarafta. Rahat kıyafetler ve kalın topuklu bir ayakkabı giymemi istediğine göre şıkırtılı bir parti yeri de değil."
"Değil." Gergin, tetikte, dağılırsam tutmak için hazırda bekleyen mavileri sonunda eğlenen bir parıltıyla evrene nefis bir ton sundu. Tek taraflı gülümsemesi ve beklemediğim bir anda belirginleşiveren gamzesiyle içimdeki balık öyle hızlı kayıp gitti ki, elimi kalbime bastırdım.
"Huh! Birden güldüğünde ömrüme ömür mü ekleniyor yoksa hayatım bir beş sene kadar eksiliyor mu, emin olamıyorum!"
Küçük kahkahasıyla balığımın ani sıçramasını minik kuyruk hareketlerine çevirdi.
"Hmm..." Gözlerimi kısıp etrafa bakındım. Sahil kenarındaki anayoldaydık. "Kumsalda bir yere mi gidiyoruz?"
"Bence gece aldığın soğuk sana yeter" dedi gülerek. "Hadi ama, bulamayacağın bir şey değil."
Yerimde kıpırdanıp düşündüm. "İpucu?"
Alt dudağını ısırdı, bakışlarını bir an için oyunbaz bir maviyle bana çevirdi. "Gece, yani sabaha karşı, kumsaldayken; huzurluydun, değil mi?"
"Çok..." dedim iç çekerek. Sırtımı Emir'e yaslayıp Emir'in öpücükleri arasında deniz kenarında ve dilek fenerlerinin altında, hayatımın kalanını geçirebilirdim.
"Ama kabul etmeliyiz ki 'huzur' favori duygularından değil."
"Aslında şu sıra favori duygularım listesinde oldukça yükselişte kendisi." Yüzümü buruşturdum. Asla yeterince heyecanlanamayacağıma yönelik korkumu, her sabah başka yerde uyanma arzumu ne zaman kaybetmiştim? "Skandal..." diye mırıldandım kendi kendime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nazende
Teen Fiction"Ayakkabılarımı elime aldığımda, işlerin asla iyi gitmeyeceğini anlamıştım."