Ev

8.7K 594 388
                                    


*yazan kişinin minik(!) notu*

Merhaba! Nasılsınız?
Aslında böyle bir bölüm olmayacaktı çünkü hiç vaktim yoktu. Bölümün kendisi de bundan çok farklı olacaktı ama işte insan "Ayh bıktım bu dünyadan, paraleli yok mu bunun?!" diye aklını dağıtma yoluna girince ortay böyle şeyler çıkabiliyor. Aldırmamak lazım. Bu arada, bölümleri normalde asla ikinci defa okumam (İmlâ hatalarından anlamışsınızdır...) ama bu bölüme sadece bir şeyler yazma isteğiyle başladığım için geri dönüp ne yazdığıma genel bir bakmadım bile. Umarım isimleri doğru yazmışımdır. Amaan, yabancı değilsiniz artık, bu da böyle olsun.

Aa, unutmadan; iyi seneler :) Dilek tutun, olur mu?

Öptüm!

*yazan kişinin minik(!) notu*

----


  ""Endişe etme," demiş, "evin yolunu buluruz.""  


Bölüm 27


Yüzümde küçücük öpücükler hissettim. Geceydi, uyuyalı çok olmamıştı. Rüyada mıydım?

"İyi ki doğdun Alin" diye şarkı mırıldanmaya başladı rüyamdaki ses. "İyi ki doğdun, iyi ki doğdun, mutlu yıllar sana"

Gözlerimi açmayı reddettim. Sarp ve Derya'nın nikahından beri, yani iki gündür, Emir'le kalıyordum. Emir telefonumu gerçekten kapattığı için tüm işler Özkan'a kalmıştı ve iki gündür tembellik yapıyorduk. Bugünse saltanatımızın sonuydu. Gün başladığında eve dönmem gerekiyordu ve günü başlatmaya hiç niyetim yoktu.

Rüyamdan çıkan ses benimle aynı fikirde değildi ki, şarkısı bitince saçımdan bir tutamla burnumu gıdıklamaya başladı. "Uyanman gerek."

Hava soğuktu, yatak sıcaktı, yastıklar yumuşacıktı ve Emir'e dolanmış hâlde uyuyordum. Rüyam kalkıp bir cisme bürünse ve beni kolumdan çekiştirse bile uyanmayacaktım.

Homurdanarak burnumu Emir'in göğsüne gömdüm. "Uyanamam."

"Ama uyanman gerek" dedi Emir'in mavi sesi, rüyamdan neden çıkmıştı ki şimdi?

"I-ıh" dedim. "Rüyama dön ve bana sarıl."

Tatlı gülüşü beni daha da mayıştırdı. Sokulduğum göğsüne öpücük kondurup yeniden uykuma devam etmeye çalıştım. Oysa hainlerin efendisi, uykuların katili Emir Adalı; önce kollarını etrafımdan, sonra yorganı üstümüzden çekti.

Tek gözümü sinirle açtım.

"Yorganı ve kollarını yerine koyman için sana üç saniye veriyorum Emir."

Çatallı sesimle yaptığım uyarı onu hiç etkilememişti. Zifiri karanlığı kıran bir kahkaha attı.

"Geç kalacağız, hadi!"

Kaşlarımı çatıp zihnimin sisini dağıtmaya çalıştım. İçim hâlâ uyuyordu. Nereye geç kalıyorduk? Roma'ya mı gidecektik yine?

Emir yatakta oturur pozisyona geldiğinde sıkıntı dolu bir ses çıkardım ve onu yeniden yanıma çekiştirmeye çalıştım. "Sabah gideriz Roma'ya sevgilim, hadi uyuyalım, n'olur"

"Roma yok Alin ve sabahı bekleyemeyiz." Elini sırtıma koyup beni kaldırdığında başımı omuzuna yasladım ve gözlerimi yeniden kapattım. Çenemden tutup yüzümü kaldırdı, burnumun ucunu öptü. "Hadi bir tanem, söz veriyorum uyandığına değecek."

NazendeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin