"Daha önce de işe yaramaz bir velet olduğunu söylemiş miydim?"
"Evet defalarca. Ve ben de sana defalarca aynı yaşta olduğumuzu."
Jimin kahverengi gözlerini etrafta gezdirerek söyledi.Bu ortamı sevmişti.
"Yine de sana teşekkür ederim. Bozulan psikolojimi az da olsa düzelttiğin için."
Yoongi bakışlarını kısa bir süreliğine Jimin'e çevirdi. "Bunu yapmayı istemiyordum bile." diye homurdandı.
Jimin rengi yeni oturmaya başlamış turuncu saçlarını yana savururken omuz silkti.
"Yine de yardımcı oluyorsun işte."
Yoongi dirseklerini masaya yaslayarak yüzünü Jimin'in yüzüne yaklaştırdı.
"Ama olmak istemiyorum."
"Ama oyunda kaybettin. İstediklerimi yapmak zorundasın." Jimin de Yoongi'ye ayak uydurarak dirseklerini masaya yasladı.
Yoongi saniyesinde pes ederek sandalyesinde arkasına yaslandı. Bu Jimin'le yaklaşmamak için miydi, Jimin anlayamamıştı. O da dirseklerini masadan çekerken morali bozulmuştu.
"Kötü ya da herhangi bir amaçla hep etrafımdasın. En yakın arkadaşımdan daha çok öğrendin, çözdün beni. Bunu istesende istemesen de yaptın."
Büyük alışveriş merkezinin teras katındaki kafeyi kapattırma fikri Jimin'den çıkmıştı ve Yoongi onun bugün kölesi olduğundan icraate geçiren oydu.
Para onun için sorun olmamıştı, anne babasının gelir düzeyi ciddi anlamda iyiydi diğer arkadaşlarının aksine. Bunu arkadaşlarından onlara ayak uydurabilmek için saklardı. Şimdi düşünüyordu da Jimin haklıydı. Birbirleri hakkında en yakın arkadaşlarının bile bilmediği şeyleri biliyorlardı.
"Evet olabilir. Bir şey mi anlatmaya çalışıyorsun?" Jimin gelen cevapla nefes verdi. "Sadece görmeni sağlıyorum."
Yoongi başını iki yana sallamakla yetindi.Oldukça büyük kafede kimsenin olmaması garip hissettiyordu. İkisi de sessizliğin ağına yakalandılar ve uzun süre konuşmadılar. Sanki sessizlik konuşuyordu aralarında. Yoongi sıkılmadan oturduğuna inanamıyordu. Nedeni manzaranın büyüleyici etkisi ve kafenin güzel tarzı olmalıydı.
Buraya gelmeden önce Jimin'in söylediklerini düşündü. En iyi açıklaması kısa olan apaçık saçmalamıştı.
Zaten sonra kendisi de bunu fark edip biraz utanmıştı. Ardından da buraya gelmişlerdi işte. Aralarında ne var ikisi de bilmiyordu. Arkadaş gibi değillerdi, sevgili gibi hiç değillerdi. Garipti aradaki ilişki. İkisi de birbirlerine hissettirmese de aynı şeyi düşünüyordu.
"Kalksak mı artık?" Jimin parmaklarına diktiği gözleri yukarı çıkarıp manzaraya bakan Yoongi ile göz göze geldi. Yoongi kafasını salladı ve ayaklandılar. Aslında gitmeyi hiç istemiyordu ama Yoongi'nin sıkılmış olabileceği düşüncesi beyninde patlak vermişti. Kaç saattir buradalardı çünkü. Yoongi genel olarak böyle aktiviteleri sevmezdi. Yoongi'yi lafta değil, gerçekten tanıyordu.
Jimin dışarı çıkıp Yoongi'yi bekledi. Ödemeyi yaptıktan sonra beraber yürümeye başladılar.
"Taehyung için üzgünüm Yoongi. Jungkook'a uymuştum sadece. Yapacak başka bir şeyim yoktu. Yapmayacağım desem-"
"Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum." Ses tonu sertti. Jimin'in bakışları ayakkabılarına kaydı. Çok pişmanlık duyuyordu o gün yaptığından. Bunu Yoongi'ye anlatmak zor olacağa benziyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Still Alive | KookV
FanfictionNefes alışverişleri birbirine karışırken Taehyung yutkundu. Bu hareketiyle Jungkook'un gözleri adem elmasına kaymıştı. "Beni zorluyorsun..." × Jeon Jungkook & Kim Taehyung