Serum 'tık tık' sesleriyle odayı doldururken Yoongi sesle eş zamanlı bacağını sallıyordu.
Taehyung'un solgun yüzü ve kendi gerginliği dudaklarını dişleyerek sabırsızlıkla beklemesine neden olurken boğazında yutkunarak gitmesine uğraştığı yumru hâlâ yerindeydi. Oturduğu deri ve rahat sandalyede arkasına yaslandı ve Taehyung'a bakmaya devam etti.
Doktorlar aldığı darbelerin birkaç hafta boyunca hareketlerini kısıtlayacağını söylemişlerdi. Onun dışında minik uzaylısı iyiydi.Onun gözleri önünde dövüldüğü an nefesi kesilmiş, eli ayağına dolaşmıştı. Kendine arkadaşının iyi olduğunu söylese bile aklından ve bedeninden ayrılmayan endişe tohumları bunu mümkün kılmıyordu.
Bir an önce uyanmasını, iyi olup olmadığını öğrenmek istiyordu. Bunların dışında kendini suçluyordu. Taehyung'un dövüşemeyecek kadar, üstelik kas yığını Jungkook'la dövüşemeyecek kadar güçsüz olduğunu bildiği için ya kavgayı başlatmamalıydı ya da Taehyung'u engellemeliydi. O kapının diğer tarafında kalmalıydı. Aslında en basitinden onu o partiye götürmemeliydi. Nasıl da aptallık yapıp partinin kime, neye ait olduğunu sorgulamadan onu peşinden sürükleyebilmişti? Dün gece olanlar yüzünden kendini asla affetmeyeceğini biliyordu. Yine ve yine öfkesine yenilmişti. Az kaldı Taehyung'u kaybedebilirdi. Bunun için Tanrı'ya dualar ediyordu.Cebindeki telefonun titreştiğini hissederken eli cebine gitti.
Telefon Taehyung'undu. Arayan ise Hoseok'tu.Gözleri kolundaki saate kayınca ilk ders saatinin gelmiş olduğunu gördü. "Zaman çabuk geçmiş."
Aramayı cevaplayarak kulağına götürmeden önce Taehyung'un uyanmaması için odadan çıktı.
"Alo, Taehyung? Neden sabah uyandığımda seni yatağında bulamıyorum söyler misin? Hiçbir yerde yoksun ve derse girmek üzereyiz." Yoongi gözlerini devirdi.
Bu çocuğu cidden sevmiyordu. Neden bilmiyordu ama sevmiyordu işte."Ben Yoongi. Dün gece... Ah her neyse şimdi hastanedeyiz." Sözleri özenle seçmeye çalışsa da sonradan boş verip endişlendirici olduğunu anlamıştı.
"Dün gece ne? Hastane derken? Taehyung'a bir şey mi oldu? Doğru dürüst anlatsana şunu!" Kumaş seslerinden Hoseok'un oturduğu yerden hızla kalktığını anlamıştı.
Burnundan nefes verirken burun kemerini tuttu ve Taehyung'un odasının önünde, koridorda volta atarken konuştu. "Biraz dayak yedi." Dudaklarını büzdü.
"Ne? Ne diyorsun sen? Ne dayağı? Tanrı'm, hangi hastane?!" Hoseok Yoongi'nin düzgün bir açıklama yapmayacağını anlayınca hızla ceketini aldı ve Yoongi'nin verdiği adresi öğrendikten sonra telefonu kapadı.
"Lan.. Yüzüme kapattı şerefsiz." Yoongi gözlerini devirirken koridordaki sandalyelerden birine oturdu.
Saçlarını sertçe karıştırdı.
-
Hoseok koşturarak hastaneye ilerlerken düzensiz nefes alış-verişlerini düzenleyemiyordu.
Bunun Yoongi denen itin başının altından çıktığına adı kadar emindi. Kim bilir nasıl bir saçmalıkla dayak yemişti Taehyung. Durumu nasıldı? Çok derin yaraları var mıydı?
Nihayet hastanenin önüne geldiğinde deli danalar gibi koşmayı bıraktı ve danışmaya ilerledi. "Kim Taehyung, dün gece dövüldüğü için getirilmiş."
Kadın nefes nefese kalmış Hoseok'a garip bir bakış attıktan sonra "Şimdi bakıyorum efendim."dedi ve bilgisiyarla uğraştı. Hoseok bu süre zarfında nefesini düzenlemeye çalışıyordu. İlk dersi kaçırmış olması bile umurunda değildi. Halbuki Hoseok okulda başarısıyla dereceye girmiş öğrencilerdendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Still Alive | KookV
FanficNefes alışverişleri birbirine karışırken Taehyung yutkundu. Bu hareketiyle Jungkook'un gözleri adem elmasına kaymıştı. "Beni zorluyorsun..." × Jeon Jungkook & Kim Taehyung