21- Win

5.8K 492 211
                                    




            

Seokjin, Hoseok ve Taehyung turnuvaların yapıldığı Kore Ulusal Spor Salonuna vardılar. Salon oldukça büyüktü ve hem büyük ve modern bir basketbol sahası ve futbol sahasına sahipti. Yoongi onlardan önce gitmişti çünkü yapılacak ilk müsabaka basketboldu.

Salonun yarısı tamamen Doğu lisesinin öğretmenleri ve öğrencileriyle doluyken diğer tarafıysa Batı lisesi öğretmenleri ve öğrencileriyle doluydu.

Yani iki okulun tamamı buradaydı. Bu Taehyung'un içindeki heyecanı daha da körüklüyordü.

Kendileri için ayrılan bölüme geçtiler. İki okulun da basketbol takımı içerdeydi ve hazırlanıyorlardı. Az sonra başlayacaklardı. Acaba Yoongi nasıl hissediyordu? Taehyung'un iyi hissetmediği kesindi.

Salon o kadar insanın hakkını verdiği kadar gürültülüydü. Hatta bir ara Taehyung kulaklarını elleriyle kapamayı bile düşünmüştü.

Kafasını etrafta gezdirdi; karşıda, çaprazında oturan Jungkook'la göz göze geldi. Bakışlarının içerdiği anlamı çözememişti Taehyung. Güzel bakıyordu, Jungkook zaten hep güzel bakardı. Ya birini ezerdi o bakışlarla ya da yüceltirdi. O öyle biriydi.

Nefes vererek başını başka tarafa çevirdi. Hoseok Seokjin'in yanında oturuyordu. Taehyung ise Hoseok'un yanında. Seokjin ortamı incelerken sessizdi. Hoseok da bacak bacak üstüne attığı bacaklarını inceliyordu.

Dudaklarını büzdü Taehyung, Doğu lisesinin gerçekten güçlü olduğunu hissediyordu ama umudu vardı. Belki Jungkook Jimin'in yokluğunda çalışmamıştı? -Taehyung daha Jimin'in hastandeden çıktığını bile bilmiyordu- Ama maçı bir tek Jungkook'a bağlayamazdı. Futbol bir takım oyunuydu sonuçta.

Kazanamamaları halinde olacakları düşündü. Birincisi Jisoo sinirden çıldırırdı. Sinirlerini kontrol edemeyen veledin tekiydi. Ama müdürün sinirinin yanında Jisoo'nun ki hiç kalırdı...

İki okulun birbirinden bu kadar nefret etmesinin sebebini bilen Taehyung, Jungkook ve Jimin'den başka kimse yoktu. Bilmeyen öğrencilerin hepsi birer kukla gibiydiler. Sebebi bile bilmeden birbirlerine karşı savaş sayılacak bir mücadele içindeydiler. Kıyasıya bir mücadele.

Gerginlikten olduğu yerde kalp krizinden gideceğini düşündü.

Birkaç dakika sonra takımların takımların sahaya çıkmasını bildiren duyuru yapıldı. Ardından iki takımda sırayla sahneye çıktı.

Taehyung heyecanla izleyecekken yanında bir hareketlenme hissetti. Birbirlerinden neredeyse hiç ayrılmayan ikili Chanyeol ve Hongbin yanına oturmuşlardı. "Oh, daha başlamamış. Geç kaldık diye ödüm koptu." Hongbin söylediğinde Chanyeol kafasını salladı. "Tam zamanında yetişmişiz."

Taehyung kafasını tekrardan sahaya çevirdi. Karşı takımdan Jimin'i görmesiyle şaşkınca bakakaldı.

Aynı şekilde Seokjin de. Taehyung olanları Seokjin'e anlatmıştı.

Hongbin birden çığırdı. "Ben demedim mi o cüce iki eli kanda da olsa kaçırmaz, turnuvalara gelir diye!" Chanyeol'un de dudakları aralanmıştı. "Vay be ne ara hastaneden çıkmış o?"

Taehyung kaşlarını kaldırarak ikiliye döndü. "Siz nereden biliyorsunuz Jimin'in hastanede yattığını?"

Chanyeol sırıttı. "Hongbin'i tanımaman üzdü Tae. Okulumuzun ayaklı gazetesi o. Boşuna edebiyat klubüne katılmadı. Okulun her ay yayınladığı gazetedeki bilgilerin kimden çıktığını sanıyorsun?"

Taehyung anladığını belirtircesine kafasını salladı ve Yoongi'ye baktı. Yüzünde şaşırmışa benzeyen bir ifade yoktu. Belki de Jimin'i içerde görünce şaşırmıştı.

Still Alive | KookVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin