Ayaklarımı sürüyerek yürüyordum. Etraftakiler bağıra çağıra sorular ve cevapları ile ilgili konusuyordu. L şeklinde ve duvarlari soğuk gri taşlarla döseli olan koridoru geride bırakarak köseyi döndüm. Sinirden midir bogazımın agrisindan midir bilmiyordum ama sesli bir sekilde kufur etmek istiyordum.
"Neyse, en azından geçti."
Sen sus diye tisladim dislerimin arasindan. Bari bir halta yarasaydin diye gecirdim icimden. Birden birisi bordo mavi kareli-cizgili arkadaslarimin deyimiyle oduncu gomlegi olan gomlegimin yakasini cekistirdi. Kim oldugunu tahmin etmek zor degildi.
Gülümsemek için hiçbir çaba göstermeden arkamı döndüm ve Tarık ın suratına en boş bakışlarımdan birini attım. O ise buna aldırmıyordu,son derece heyecanlı ve mutlu görünüyordu. Aşkım,dedi mutlulukla. Onun o parlak kahverengi gözlerine kısa süreli bir kıskançlık - sevgi karışımı tuhaf duyguyla baktım ve hastalıktan dolayı Ajdar'ın sesini aratmayan sesimle konuştum.Eğer sen de sınavının ne kadar harika geçtiğini anlatacaksan ses tellerini çıplak ellerimle koparmayı planlıyorum dedim ve daha bir gece önce anime izlerken törpülemis olduğum uzun tırnaklarımı gösterdim. Gözlerini patlatti ve çok canisin dedi. Sesindeki alaya hic aldırmadan şu halime bir baksana dedim aglamakli bir sekilde. Boğazım indirmişti,ateşim çıkmıştı ve sırf annemin katı kuralları yüzünden hiç çalışmadığım bir yazılıya girmek zorunda kalmıştım. Oyy kıyamam sana, dedi ve sarılmak için bir hamle yaptı. İstemsiz olarak geri çekildim ve suratını buruşturmasına neden oldum.
Bunun üzerine beyaz renkli tavanın gri renkli taşlarla buluştuğu kösedeki kamerayı gösterdim ve sakin ol şampiyon,dedim. Çalıştıklarını bile sanmıyorum bahane bulma,dedi. Sesinden kırgın olduğu anlaşılıyordu. İçimde hah bir bu eksikti diyen yanımla bencilleşme ve açıklama yap diyen yanım kavga etmeye başlamadan konuştum: Seni kırmak istemiyorum gerçekten o yüzden söyledim. Hem kameralar çalışmasa bile hastayım ve sınav haftası hasta olmamalısın.
Tabii tabii, dedi ve yapmacık bir edayla başını salladı.
Tam bana yalancı muamelesi yapma çocuk diyerek çemkirmeye hazırlanıyordum ki derse giriş zili çaldı.
Ben sınıfa gidiyorum dedi ters bir bakış atıp ve beni kötü geçmiş bir matematik yazılısının yarattığı hasar ve yanan bir boğazla bıraktı orada.
Ben bunu yapmazdım dedi kafamdaki ses.
Neyi,dedim penceredeki yansımasına bakarak gri gözlerimin.
"Sarılmaya ihtiyacın var ve belli etmek için kendini geri çekiyorsun,seni çözdüm"
Hadi ordan dedim sesimin boş koridorda yankılanmasına izin vererek. Daha sonra umursamadan devam ettim : Kötü geçen bir yazılı ve ağrıyan bir boğaz beni ilgiye muhtaç bırakmaz.
"Unuttun mu, sana kendinden daha yakınım. Meselenin o olmadığını biliyorum"
Kendimden daha yakın mı diye düşündüm. Kendimden daha yakın mı yoksa kendimden bir parça mı...
Beni tanımıyorsun dedim sinirle.
Beni deli eden sakin ses tonu ile cevap verdi.
"Neden böyle düşünüyorsun?"
Tam dilimin ucuna gelen cümleyi itiraf etmem gereken bir günah misali söyleyip rahatlayacaktım ki birisi soyadımla seslendi.
-Yediz!!
Kafamı pencereden çevirip koridorun ucuna baktığımda sınıf öğretmenimizin kapıda durduğunu ve sinirli bir ifadeyle bana baktığını gördüm.
Koşar adımlarla sınıfa ilerlerken mırıldandım.
Çünkü sen yoksun ve ben lanet olası bir deliyim.
Sınıfa deyim yerindeyse uçarak girdim, en yakın arkadaşım olan İklim'in yanına yerleştim. Neredeydin telefonunu da iki kere çaldırdım, dedi. Tarık'laydım diye cevap verdim.
Biraz ders işledikten sonra hoca bizi serbest bırakmaya karar verdi ve sessizce ders çalışmamızı söyleyip elinde laptobuyla sınıftan çıktı.
Bu, her rehberlik dersi olan bir şeydi, bu nedenle yadırgamadık. Ben de defterime gömüldüm bir şeyler yazmak için.
Sınıtakilerin bir kısmı tabu oynuyordu diğer kısımda ise benim gibi yazı yazanlar, ders çalışanlar vardı. Tabii birde sınıf ahalisinden saymadığım gıcıklar vardı ki yine sınıfta yağmur dansı yapan afrikalı misali tepinerek tuhaf sesler çıkarıyorlardı.
Hazal ve iki kişilik çetesi... Yüzümü buruşturdum.
Evet,birilerinden nefret etmek insanı kesinlikle alçaltırdı bu görüşe katılıyordum ancak kendini beğenmiş ve şımarık insanlara tahammül edemiyordum.
İnsan kendine benzeyenden nefret eder derler kim bilir belki ben de öyleydim.
Hazalı şöyle bir süzdüm.Koca dönemde anlaşamadığım tek insandı. Esmer,kısa saçlı hafif kilolu bir kızdı.
Gözlerimi kıstım ve kısa bir an da olsa şöyle deli danalar gibi sıçrarken bir yere çakılsa diye düşse diye geçirdim. Tam geri defterime dönmüştüm ki bir patırtı duymamla Hazal'ı yerde görmem bir oldu.
Nasıl olduğunu anlamadığını sanki birinin onu ittiğini söylerken bir yandan da bedenini ovuşturarak kalktı. Başına toplanan sınıf ahalisi endişeli bakışlarına rağmen gülmemek için kendilerini zor tutuyorlardı.
Sadece bir tesadüf diyecektim ki bu sefer beynimde yankılanmayan bizzat kulağıma fısıldanan cümle tüm bedenimi korkuyla doldurdu.
"Ben burdayım ve sana gittikçe daha fazla yaklaşıyorum güzellik"
Ağzım aralandı ve dondum kaldım. Sanki birisi çok yakınımdaymış ve hareket edersem ona çarpacakmışım gibi hissettim.
Bu gerçek değil diye mırıldandım.
Ses bu sefer kafamın içinde yankılandı keskin bir kahkaha olarak ve koyu renkli ahşap yapıştırmalı sınıf kapımız gürultüyle açılıp arkadaki duvara çarptı. Bu da mı değil dedi muzip bir ses.
Kes şunu dedim dişlerimi sıkarak. Korkmuştum.
"Bana inanmıyorsan seni ikna edebilirim ama inan bunu istemezsin."
Ne cevap vereceğimi bilmiyordum kilitlenip kalmıştım. Tam o sırada İklim'in beni sarsmasıyla kendime geldim.
"Gece, kızım sen iyi misin? Daldın gittin transa geçer gibi oldun, hayır hoca da dik dik bakıyor.Ha birde haftaya gireceğimiz matematik yazılısının konuları açıklanmış"
Afallamış bir şekilde kafamı tahtaya çevirdim.
Rehberlik dersimize gelen hocamız arkadaş çevresinin kişiliğe etkilerinden bahsediyordu.
Delirmiş gibi bir İklim'e bir hocaya baktım.
Rehber hocamızın sınıfta olması,haftaya olduğu halde bugün girdiğim matematik matematik yazılısı...Ve kim bilir farkına varamadığım daha neler vardı.İklim tam bana bir şey söyleyecekti ki ani bir kararla ayağa kalktım ve sınıftan çıktım.
Ağlayarak annemi ararken içimden bir ses her şeyin yeni başladığını söylüyordu.
(Arkadaşlar biliyorum sıkıcı oldu azıcık ama sonraki bölümde telafi edeceğim. Sabrınız için teşekkür ederim.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şizofrenin Not Defteri
ParanormalGece sadece basit bir kızdı. Değil mi? Hikayenin kapağına mı inanacaksın yoksa hikayede anlatılana mı?