Ben Ne Yaptım?

1.8K 112 16
                                    

Yerimden sıçrayarak uyandım.

Ağzım kurumuştu ve başım dönüyordu. Uyku sersemi bir halde yataktan çıktım. Mutfağa gittim ve karanlık olmasına aldırmadan el yordamıyla kendi bardağımın desenlerini tanıdım. Bardağı elime alınca su sebilimize doğru ilerledim. Tam soğuk su düğmesine dokunmuştum ki ensemde bir nefes hissettim.

Akad, diye fısıldadım gergin bir şekilde. Cevap gelmedi.

Aniden ışıklar yandı ve ben arkamı dönünce mutfak birdenbire kale gibi bir yere dönüştü.

Ne oluyor, diye mırıldandım. Bu bir rüya mı acaba, diye düşündüm.

Yosun ve nem kokan kaleyi dolaşmaya başladım. Esen rüzgar tenimin üşümesine sebep oluyordu.

Ürperdim ve ellerimi ovuşturdum. Bu gerçek değil, diye fısıldadım.

O sırada ellerime dikkat etmemle ilk şok dalgası bedenime çarptı.

Ellerim bir kağıttan daha beyazdı ancak damarlarım mosmor olmuştu. Ellerim beyaz bir kağıttı ve üzerine mor bir kalemle desenler çizilmiş gibiydi sanki.

Rengi su yeşiline kaçan uzun tırnaklarımı görünce kafayı yiyecek gibi oldum.

Kendime sakin ol, bu bir rüya diyordum sürekli ancak ruhum bana ait olmadığını düşündüğü bu kılıftan kurtulmaya çalışıyor, bedenimi bilinçsizce sağa sola savurmama neden oluyordu.

Pijamalarımın boyu kısa geliyordu ancak bedenimin diğer kısımlarını incelemek yemediği için sağa sola koşuyor, bir tarafımla bana açıklama yapacak birini ararken öteki tarafımla uyanmayı diliyordum.

Tam büyük bir salonun önünden geçiyordum ki sarmaşıkların arasında birini gördüğümü sandım ve bir zamanlar hayat olduğu çok belli olan büyük salona girdim.

Ancak gördüğüm tek şey aynadaki yansımamdı.

Uzun belime kadar inen açık kahverengi saçlarım, beyaz tenime çizilmişe benzeyen mor ve belirgin ince kılcal damarlarım ve normaldeki boyumdan yaklaşık on santimetre daha uzun olan boyum dışında kendimi andırıyordum.

Tabii rengi sürekli gri-mavi-yeşil renkleri arasında gidip gelen gözlerimi ve su yeşili tırnaklarımla rengi pastel bir lilaya kaçan dudaklarımı saymazsak.

Önce kendimi inceledim, sonrasında ise bir adım gerileyip bu gerçek değil, dedim aynadaki görüntüme.

Bu gerçek değil, sen gerçek değilsin.

Gerçek olduğumu biliyorsun, diye cevap verdi yansımam. Ben içinde bir yerdeyim. Beni saklamış olsalar da ordayım.

Uyanmak istiyorum, diye inledim. Başım ağrıyordu.

Kan ter içinde gözlerimi açtım. Nefes alışverişimin düzensizliğinden dolayı çarpıntım vardı.

Akad, diye fısıldadım.

Gece, diyen sesini duyunca bir sorun olduğunu anladım.

Gece, diye seslendi tekrar. Hızla yatan fırladım. Oturm odasına yönelince o şeylerin Akad'ı yakalamış olduğunu gördüm. Başlarında ise rüyama giren ölüm kokulu adam vardı.

Galiba bu da rüya, diye fısıldadım.

Bu da mı rüya, deyip güldü adam.

Ardından burnuma bir koku çalındı.

Metalik... Sanki madeni bir parayı suyun içinde beklettikten sonra üstüne limon sıkmışsın, azıcık şeker atmışsın ve sonra onu koklamışsın gibi... Ya da daha da korkuncu, kan gibi...

Şizofrenin Not DefteriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin