Medyadaki şarkı benim için değerli olan biri için bir zamanlar değerli bir şarkıydı. Dinlemeniz beni mutlu eder.
*
Uzun masada dönen, kısa süreli olmasına rağmen konu çeşitliliği yönünden en az annemin hazırlattığı yemekler kadar zengin sohbetler son bulduğunda bizi kıvrandıran konuyu anneme açan Tekin oldu, çünkü annem Tekin'i asla kıramaz ve Bahadır'a kıyasla ona daha şefkatlidir. Birkaç sorgu tadında sorunun ardından kopardığımız izin ile tam ayaklanıp gidiyoruz derken annem Elem'in neden bizimle geldiğini sorgulamaya başlamıştı. Elem bunu kendisinin istediğini söylese de annem pek inanmadı ama yine de müstakbel gelinini fazla sıkmamak için gönülsüzce izin verdi.
Sorunsuz yola çıktığımızı düşünürken aslında kararımı verdiğim fakat olasılık anlamı katarak söylersem annemin daha kolay ikna olacağını düşündüğüm cümlemi bu akşam izin konusunda fazlasıyla bonkör olan anneme sundum. "Annem, muhtemelen Tekin'de kalırız,"
"Neden?" Kaşları çatılıp eli beline gidince babam gülümseyerek elini annemin beline koydu.
"Anne koskoca adamım, kendi evimde kalmam gerekirken burada kalıyorum, farkında mısın?" Kendimi ergenliğinde arkadaşında kalmak için izin alan bir delikanlı gibi hissettiğim bir anda artık yavaş yavaş yaşlılık adı verilen evlere yaklaştığımı bildiğim için böyle hissetmemeye çalıştım.
"Tekin'in evi, senin evin değil ama?" Kaşları meydan okuyarak yukarıya kalktığında kendimi somurtmamak için zor tuttum. Gerçekten hala anneme hesap veriyor olmak bile hoş değilken üstüne bir de fırça yemek daha kötü.
"Ecrin sıkma çocukları," Annemi kendisine çekip kolları arasında hapsederken annemin daha fazla sorun çıkarmasına da engel olan kollarını iyice sıktı. "Hem ben onun yaşındayken anneme nereye gittiğimi dahi söylemezdim, Boran söylüyor."
"Unuttun sanırım, sen onun yaşındayken bir karın vardı," Annem sahte bir sinirle babamın kollarını sıkıp kendinden uzaklaştırmaya çalışırken babam annemin inadına daha çok sokuldu.
"Artık onun da bir karısı var." Bizi unutmuş birbirleriyle ilgilenirken Elem'in yanaklarının pembeleştiğini dahi fark etmediler. Annem naz yapan bir genç kız edasıyla kirpiklerini kırpıştırdı fakat öylesine bir hareket olmadığını ben bile görebiliyordum.
Boğazımdan uyarı öksürüğü çıkmak üzereydi ki annem onu şapşallaştıran bir büyünün etkisi altında gibi sarhoş bir gülümsemeyle bize döndü. "İyi geceler, yatmadan ararım."
"İyi geceler," Annemin küçük şartını da böylelikle kabul etmiş olduğumu bilerek kapının önünde çalışır vaziyette bizi bekleyen arabama yöneldim. Elem özellikle mi yaptığını anlamadığım bir şekilde bugüne kadar tanıştığım çoğu kadının yaptığının aksine ona kapıyı açmamı beklemiyor, kendisi açıyor ve biniyor. Doğrusu bu hoşuma gitmedi değil. Elem toplumun şekillendirdiği, adab dedikleri yargıyı pek önemsemiyor ve buna uymak için kendini kasmıyor. Doğal ve bu, onun üzerinde çok değerli bir mücevher gibi parlıyor.
Annemin son anda başka bir plana onları da ortak etmesinden korkarak bizden önce yola çıkan Tekin ve Bahadır'a yetişmek için olması gerekenden daha hızlı kullandım bebeğimi. Tekin'in evine giden yol oldukça sakin ve pek kullanılmayan bir yol, zaten sitenin en uzak köşesi Tekin'e ait ve orada sadece bir tane ev var. Kubbeli bir yapı olsa şatoya benzetebileceğiniz bir yüksekliğe inşa edilmiş.
Yolda aşina olduğum iki arabayı gördüğümde göz ucuyla Elem'e baktım. Gerekmediği sürece elini sürmediği telefonun kenarıyla oynuyor gibi görünse de gözü etraftaydı. Sokak lambalarının loşluğunda gördüğü her şeyi zihnine kazımaya çalışır gibi etrafı süzdü. Üzerindeki bakışlarını hissetmiş gibi gözlerini bana çevirdiğinde dudaklarında buruk bir gülümseme peyda oldu. "Babamın bu kadar süre sessiz kalması içimi ürpertiyor,"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Vurgun | TAMAMLANDI
Ficção Geral*Kapak Design Knights'a ait* Bu fikir pek aklıma yatmasa da içimden gelmeyerek onu kafamla onayladım. "Elbette, bu mümkün." Onu öldürmem için bana yalvaran kızın izlerini leke dahi bırakmadan silen, umut dolu gözlerle dünyaya tekrar bakabilen ve g...