RAURA-LOVE STORY 50-FİNAL

130 10 24
                                    

Ve işte o an geldi... Final!
Bölüm sonunda bir konuşmam var!
Daha fazla zaman harcamadan sizi final bölümünü okumaya gönderiyorum. 💙

"Kurallar mı?" diye alayla sordum. Sanırım ilk önce ondan korktuğumu düşünmüştü. Çünkü yüzüne bir şaşkınlık ifadesi çökerken, kaçmamam için duvara yasladığı kollarını gevşetmişti. Fırsatı kaçırmayarak kollarını sertçe aşağı indirdim ve serbest kaldım.
"Sen o kuralları ancak rüyanda koyarsın." dedim ve onu ittirip müdürün odasına doğru koşmaya başladım.
Önüme çıkan herkesi ittire ittire vardığım müdürün odasının kapısında derince bir soluklandım. Az sonra yapacağım şey yasa dışı gibi geliyordu. Sanki bunu yapmanın cezası idamdı. Ama bunu yapmalıydım. Disipline gitmesine izin veremezdim. Beni psikolojik olarak yıkmış da olsa bunu yapmalıydım. Çünkü... Biliyorsunuz işte. Onu hala seviyordum.
Kapıyı üç defa tıklattım. Girmemi söyleyen sesi duyunca hızlıca kapıyı açtım ve bir avukat edası takındım. Ardından hızlıca kapıyı kapattım.
Kendimden emin adımlarımla birkaç adım atarak müdürün masasına yaklaştım.
Bunları yaparken Ross'a bakmamaya dikkat ettim çünkü ona bakarsam yumuşayacaktım. Kazandığım özgüvenim gidecekti ve bir anda kendimi ona sarılırken bulacaktım. Bunun olmasını istemediğim için göz ucuyla dahi bakmadım.
Bay Maxim kollarını birbirine bağlamıştı. Bu hali bana negatif enerji yolluyordu çünkü bu duruşun anlamı "Hiçbir öneriye açık değilim." gibiydi.
Bay Maxim benim konuşmamı bekler gibi baktı. Ama beni heyecanlandıran müdürün bakışları değil, Ross'un üzerimde hissettiğim bakışlarıydı. Bana bakıyordu ve baskı altına sokuyordu. Daha fazla dayanamayacağımı bildiğimden sertçe boğazımı temizledim. Derin bir nefes aldım.
"Ona disiplin cezası veremezsiniz. Vermemelisiniz." dedim birden.
Bay Maxim alayla karışık öfkeyle baktı. "Disiplin cezası vermeyi değil, okuldan atmayı planlıyordum." dedi katı ve gür bir ses tonuyla.
Bu dediğini duyunca gözlerim,  pörtletmekten bir daireye dönüştü.
"Ama bunu yapamazsınız!" diye itiraz ettim. "Bunu ilk defa yapıyor. Ona ikinci bir şans verin!"
Bay Maxim zor ikna edilebilir gibiydi. "O, ikinci şansı ders notları yüzünden kaybetti." dedi ve Ross'u işaret etti.
"Ama kesinlikle isteyerek yaptığını düşünmüyorum, Bay Maxim! Elliot kesinlikle onu tahrik etmiştir. Kışkırtmıştır onu, eminim! Ross'u tanıyorum. Nedensiz yere, sırf zevk için gidip birisini dövecek biri değil." dediğimde Bay Maxim oturduğu yerde daha da dikleşti. Gardını korumaya çalıştığı çok barizdi.
"Üzgünüm. Eğer böyle bir suçu bir kere affedersem, okulda şiddet içerikli kavgalar artacak. Sonrasında tüm öğrenciler onları affetmemi isteyecek." dedi ve kollarını birbirinden ayırıp sadece ellerini birbirlerine kenetledi.
Müdür masasına doğru bir adım daha yaklaştım. "Lütfen. Size yalvarıyorum. Ross zaten son sınıf. Birkaç hafta sonra gidiyor. Onu son anda okuldan atmak istemezsiniz, değil mi?" dediğimde şirince bakmaya başladım.
Bay Maxim, biraz düşünür gibi oldu. Aklındaki terazide benim dediklerimi ölçüyor gibiydi. Ben ise hala Ross'a bakmamaya çalışıyordum.
Bay Maxim en sonunda karar vermişe benziyordu. Elindeki Ross'un olduğunu düşündüğüm dosyayı kapattı.
"Son sınıf olduğundan ve biraz da Laura'nın dediklerinden dolayı seni affediyorum, Ross. Bir daha hiçbir yerde kavga etmemeye bak. Artık çıkabilirsiniz." dedi Bay Maxim ve eliyle kapıyı gösterdi.
Yüzüme bir gülümseme yayıldı. "Sizi seviyorum, Bay Maxim!" dedim ve sarılmama engel olmak istercesine koşar adım müdür odasından çıktım. Ross da arkamdan çıkıp, kapıyı kapattı.
Asıl zor kısım geliyordu.
...

Ross'un Ağzından

Laura'nın yaptıklarına bir anlam veremiyorken yüzümdeki sırıtışa da engel olamıyordum. Hiçbir neden yokken gelip beni kurtarmıştı. Buna anlam yüklemek isteyen bir kalbim vardı. Ama onu engelleyen de bir beynim.
Bay Maxim, beni affettikten sonra ve Laura'nın, "Sizi seviyorum, Bay Maxim!" demesinden sonra gülmemek için kendimi zor tutarak Laura'nın arkasından odadan çıktım ve kapıyı kapattım.
Laura yavaşça bana doğru döndü. Benim yüzümde bir sırıtış vardı. O ise zorla gülümsemeye çalışıyormuş gibiydi. Bu hali biraz üzülmeme neden olsa da uzun bir zamandan sonra onun gözlerine bakmak kalbime tatlı bir ağrı sokuyordu.
"Neden, Laura?" diye sorduğumda gözlerini yavaşça aşağıya doğru düşürdü. Şu an çok tatlı gözüküyordu ve içimin onun yanaklarını sıkma isteğiyle dolmasına neden oluyordu. Ama mesafemi korumalıydım. Nasıl olsa hala onun için bir pisliğin tekiydim.
"Yani..." diye mırıldandı ve endişeyle sol elini ensesine götürdü. Bir şeyler söylemek için zaman kazanmaya çalışıyormuş gibi gözüküyordu.
Onun üstüne gitmek istedim. "Okuldan atılmama izin verebilirdin. Bir daha senin yakınında olmama izin vermeyebilirdin. Küçücük bir karşılaşma olasılığı bile olmazdı. İşine gelirdi. Ama yapmadın. Niye?" diye meydan okurcasına sorduğumda gözlerimin içine baktı.
"İçimden öyle yapmak gelmedi." dedi.
Kaşlarımı çattım. "Ama niye, Laura?"
"Okuldan atılmanı veya disiplin cezası almanı istemedim." dedi ve tekrar gözlerini kaçırdı. Yalan söylemiyordu ama söylemediği şeyler vardı.
"İyi de bu seni ilgilendirmez, Laura. İlgilendirmez, değil mi?" diye sorduğumda gözlerini tekrar gözlerime yöneltti.
"Hayır. Bu beni ilgilendirir. Çünkü..." diye kendi sözünü kestiğinde çıldıracak gibi oldum.
"Çünkü ne?" diye aceleyle sordum.
Hayalini kurduğum şey miydi?
Geriye doğru birkaç adım atıp benden uzaklaştı. "Ben şu an çok gerildim. O yüzden gitmek istiyorum." dedi ve derin bir nefes aldı. "Gidiyorum." diye devam etti ve arkasını dönüp hızla uzaklaşmaya başladı.
Peşinden gitmedim.
Tek yaptığım şey arkasından gülümsemekti.
Laura'yı görüp onunla konuşmam, benim için Bay Maxim'e karşı beni savunması son haftalarda yaşamaya devam etmek için veren bir güç olmuştu. Sönen tüm umutlarım, tekrar alevlenmeye başlıyordu. Belki de Laura beni hala seviyordu. Benim onu hala sevdiğim gibi.
Umarım seviyordu.
O gün yüzümde hiç dinmeyen bir gülümseme ve gözlerimde bir parıltıyla dolaştım.
Benim için yaşam artık Laura olmuştu.
...

RAURA-LOVE STORY (TÜRKÇE) (MC_smiler)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin