KAFES'12

81.8K 3.2K 117
                                    

K A F E S'12

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

K A F E S'12

Aynı acıya mahkum edilen kadınlar birbirlerinin ilacı olur. Birbirlerinin ilacı olan kadınlar için...

Hayat dedikleri yaşam döngüsü nasıl gerçekleşir? Hayatı oluşturan hayaller nasıl kurulur ve yıkılır? Hayalken bile mutlu eden şey nasıl olur da hayal kırıklığı olduğunda parçaları ruhumuzun derinlerinde kabuk bağlaması mümkün olmayan yaralar açar? Hayat dedikleri kısacık ömür bu kadar sancılıyken neden onu kaybetmekten ölümüne korkarız?

Bu iki hafta benim içimde girdiğim kazananı belirsiz olan bu düşünce savaşıyla geçmişti. Ayağımdaki yara ve yanıklar yüzünden bu odaya hapsolmuş ve düşüncelerimin giyinip kuşandığı harp meydanında savunmasızca kendimi bulmuş ve savaşmak zorunda kalmıştım. Yalnız kalmıştım annemle azda olsa konuşuyordum ancak artık yetmiyordu. Şirin'imi de özlemiştim ama sesini duyamaz olmuştum.

Azat ile aramızda görünmez duvarlar kalınlığını gün geçtikçe artırırken iki yabancıdan farksızdık. Aynı yatakta yatan iki yabancıydık. Ufak konuşmalarımızın önüne barikartlar çekmiş tamamen bitirmiştik. İkimizde birbirlerimizin varlığın soluğumuz havada bile hissetsek de görmeyi reddediyorduk. Önceleri olan bir iki konuşmamızı bile şimdilerde arar olmuştum. 

Onun sessizliği çığlıklarla doluydu.

Bizim aramızdaki suskunluk yemininin aksine konak fazlasıyla curcunalıydı. Dilan abla ve çocukları bir hafta önce konağa dönmüş ve yanlarında tüm güzellikleri de getirmiştiler.

Agit ve Zilan konağın neşesiydiler. Zilan, Dilan ablanın beş yaşındaki ilk çocuğuydu. Agit ise bir yaşındaki ikinci ve son çocuğuydu. Dilan abla hamileyken kocası askerde şehit düşmüş. Dilan ablada kocasının ismini yaşatmak için oğluna onun ismini vermişti. Bunu öğrendiğimde epey kötü olmuştum.

Kocasının adını oğlunda yaşatıyordu ancak oğluna her baktığında acısı tazelenmez miydi? Çok zor bir durumdu.

Kapının açılmasıyla saçımı taramayı bırakarak Zilan'a baktım. Geldiğinden beri yanımdan ayrılmak nedir bilmiyordu. Bundan şikayetçi değildim. Onunla tekrar kendi çocukluğuma dönüyordum. Onunla çocuk olmak güzeldi.

"Tamam artık süslenme Azat'cığım beni beğenmeyecek sonra." Harfleri yuvarlayarak konuşması karşısında ufak gülüşüm odada yankılandı. Küçük kaşlarını ne kadar çatmaya çalışsa da bu onu sinirli yapmıyor aksine yanaklarını ısırmak isteyeceğiniz bir şekilde sevimli kılıyordu.

"Tamam bak süslenmiyorum oldu mu Zilan hanım?" Sesime sahte bir sitem ekleyerek konuştuğumda başını sallayarak onayladı. Oturduğum sandalyeden kalkıp yanına gittiğimde elimi uzatıp bekledim.

"Tut elimi bakalım biraz daha geç inersek yade Şefika'nın bastonunun tadına bakacağız." Elimin içinde hissettiğim küçük elle göz kırptığım da elini ağzına götürüp kıkırdadı.

KAFES | Töre SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin