KAFES'24

72.3K 3K 133
                                    

K A F E S'24

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


K A F E S'24

Karnımdaki baskıyla gözlerim acıyla aralandı. Burnuma nüfus eden koku tanıdıktı. Burası buram buram Azat kokuyordu. Gözlerimi yorgunlukla tekrar yumdum. Zihnim olanları hatırlamak için kendini zorlayınca beynim patlayacak gibi olsa da çabaladım. Görüntüler buzlu bir camın ardından tekrar sahnelendi. Hatırlamak bedenimdeki sızıların tazelenmesine neden olmuştu. Günlerdir boş olan midemin üstündeki baskı canımı yakmaya başlamasına rağmen Azat'ın kalkması için bir harekette bulunmadım. Gözlerimi tekrar aralayarak ona baktım. Başı yüzümü görecek şekilde karnımda yana yatıktı. Başımı hafifçe sola çevirdim. Avucumu sıkıca sarmalayan damarlı büyük el canımı yakacak kadar olmasa da sıkıydı.

Yanaklarım gülmekte zorluk çekse de yüzüm buruk bir gülümsemeye ev sahipliği yaptı. Tekrar yüzüne baktım. Buğday tenini gizleyen kirli sakalları fazla uzamıştı. Sağ elimi kaldırarak sakallarında gezdirdim. Uzamış sakalları avucumda ufak sızılar bıraksa da bu acı vermiyordu. Yüzünde gezinen bakışlarım yorgunluktan çökmüş gözlerine rastladı. Göz altlarındaki morluk artık kahverengine dönmeye yüz tutmuştu. Kaç gece uykusuz kalmıştı da bu hale gelmişti?

Yanakları içe doğru çökmüş zaten keskin hatlara sahip yüzünün daha sert bir hal almasına neden olmuştu. İşaret parmağımın tersiyle sakallarından göz altlarına doğru okşayarak bir yol izledim. Koyulaşan yerleri sanki düzeltebilirmişim gibi okşadım. Hareketimle gergin olan bedeni başta kasılsa da kısa bir süre sonra gevşedi. Kasılmasıyla hareketini sonlandıran parmaklarım çatık olan kaşlarında gezinmeye başladı. Özlem gidermeye çalışıyordum. Ama pek bir işe yaramıyordu. Aksine özlemim dahada kamçılanıyordu. Ellerim şakaklarından saçlarına doğru yol izledi. Her zaman düzenli olan saçlarından eser yoktu. Dağınık saçında birkaç tutam anlından gözlerine düşmüştü. Yavaş dağınık olmasına rağmen yumuşak saçlarında dolanan parmaklarım alnına düşen tutamlara değdi. Baş parmağımla geriye doğru ittim. Ardından tekrar yanağını okşamaya başladım.

"Saçlarımı sevmeye devam et." Azat'ın gür ama yorgun sesini duymamla irkilerek gözlerine baktım. Ne zamandan beri uyanıktı?

"Azat?" Sesim kısık çıkmıştı. Bir anda dilimden dökülen ismiyle yüzümde dolanan bakışları gözlerimde durdu. Kahve gözlerinin akına kan toplanmıştı.

"Saçlarımı sev." Dediğiyle robot gibi ellerim tekrar saçlarında gezinmeye başladı. Gözleri rahatlama hissiyle kapanırken ilk kez etrafa bakma gereği duydum. Açık mavi tonlardaki duvarlar onunla uyumlu beyaz renkteki refakatçi koltuğuyla klasik bir hastane odasındaydım. Ama bu oda diğerlerine nazaran fazlasıyla genişti. Duvara monte edilmiş büyük televizyon çalışmasına rağmen oda sessizliğe mahkumdu. Pencereden odaya dolan günün ilk ışıkları gökyüzünde hoş bir kızıllık yayıyordu. Tekrar Azat'a baktığımda elimdeki kelebek dikkatimi çekti. Azat'a ne kadar dalmışsam artık elimdeki serumun iğnesini bile fark edememiştim.

KAFES | Töre SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin