|TAMAMLANDI|
Burası Mardin'di taşıyla, toprağıyla kan kokan şehir.
Ve bizim hikayemizi Azat Alemdar yazmıştı.
*
''Sen iyi bir adamsın Azat.'' Gözlerindeki sakinlik dediğimle birlikte yerini hırçın bir öf...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
K A F E S'16
Kızıp, kırılsada ilaç olan kadınlar için...
Gözlerim az önce yaşanan olayın gerçekliğine inanmak isterdi gibi sık nefeslerimin hakim olduğu odayı talan ediyordu. Sık nefeslerimin aksine ritmi durma noktasında olan kalbim bedenimdeki tüm kan akışını tepe taklak olmasına neden oluyordu. Beynim işlevini yerine getirmemekte ısrarcıydı. Az önce yaşananları tekrar tekrar sahneleyerek utanmama neden oluyordu. Alnıma yaslı olan alnın varlığını her an daha fazla hissederken yutkundum.
Azat'ın yüzüne odaklanmış gözlerim öylece gerçekliğini sorgularken yüzüme vuran ılık nefesi en büyük kanıtıydı. Sessizliği nabzımı artırırken ne yapacağımı bilemeyerek kapalı göz kapaklarına baktım. O beni öpmüştü değil mi?
Ansızın gelen bu yakınlık beni koca bir bilinmezliğin içine itmişken tek yaptığımın onu izlemek olduğunu fark ederek bir adım geri çekildim. Ondan ayrılmayan bakışlarım her hareketine pürdikkat kesilmiş haldeydi. Önce derin bir nefes alışını ve sonra usulca gözlerini aralayışını izledim. Bana bakan gözleri yüzümde büyük bir sakinlikle gezinirken nefesimi tuttum. Yüzümde nasıl bir ifade gördü bilmiyorum ancak dudakları ufak bir kıvrım alır gibi oldu.
Gülmemişti ancak bu zamana kadar pek görmediğim bu tebessümü şimdi görmüş olmak beni afalatmaya yetmişti.
''Sen gerçekten delisin.'' Benim sessizlik dolu fısıltımı duyduğunu belli ederek gözlerime bakmaya başladı.
''Az önce deliliğin acıya yakın olduğunu söylemiştim.'' Az önceki gibi tekrarladığı sözleriyle kaşlarımı çatmaktan geri durmadım. Her deliren gelip karısını öpüyorsa işimiz vardı bu adamla.
''Acıdan delirecek ne yaşadın az önce burada gelirmesi gereken bendim.'' Söylenmemi işiterek üstüme doğru eğildiğinde nefesimi tuttum.
''Karımın benden başka bir adama dikkatle bakması delirmek için yeterli bir sebep.'' Dudakları arasından sessizce dökülen kelimeleri görebilirmişim gibi hareket eden dudaklarına baktım.
''Ben kimseye bakmadım sen delirecek yer arıyorsun belli ki.'' Dik dik gözlerine bakmaya başladım. Aklıma gelenlerle neredeyse huysuzca homurdanacak gibi oldum. ''Bu odada delirecek biri varsa o benim Azat. Kocamın müstakbel eş adayıyla uzunca bir süre yaşadım.''
Bana bakan adam duyduklarıyla kaşlarını çattığında aklından geçenleri bilmek isterdim. Sözlerimin ardından herhangi bir savunma beklesem de Azat dümdüz yüzüme bakmış ve hiç tahmin etmediğim bir hareket sergilemişti. Güldü hemde deminki tebessümünün aksine genişçe gülüyordu.
Aramızdaki az bir mesafeyi daha kapatarak iyice bana yaklaştığında geri çekilmeyi bile o an düşünemez olmuştum.
''Bunları duymuşsan herkese gerekli cevabı vermiş olduğumu da duymuş olmalısın.'' Alnıma belli belirsiz değen dudakların varlığıyla ne dediğini bile güçlükle anlıyordum. Avuçlarımın arasında sıkıca tuttuğum kumaşı iyice sıktım. Daha fazla bu yakınlığa dayanamayarak geri çekildiğimde o da duruşunu dikleştirdi.