K A F E S'2Gülmekten vazgeçmeyen kadınlar için...
Aynadaki yansıma bana yabancılaşmıştı. Bu ben değildim. Aynadaki bedenin aksine ben yıkık dökük bir harabeydim. Bakmaktan çok uzak gözlerimin feri uzun zaman önce sönmüştü. Bir ölüden farksız olan bedenim çoktan ölüme kucak açmıştı. Oysa ben her zaman her şeye rağmen mutlu olacak sebepler arayan bir insan olmuştum. Ancak bu çok uzun zaman öncede kalmış gibi hissediyordum. Reva mıydı bu bana? İsyan etmiyordum ancak yüreğim un ufak olurken de tek laf etmeden susamıyordum da.
Kapının yavaşça aralanmasıyla artık susturmakta zorlandığım zihnim duraksayınca kapıya doğru döndüm. Şirin gözlerindeki şefkatle bana baktığında buruk gülümsemelerin ev sahipliği yaptığı dudaklarından firar eden hıçkırıklar dünyaya olan mücadelelerimizin yenilgileriydi.
"Ağlatma beni Şirin şimdi misafirler gelecek." Şen şakrak dile getirdiğim cümlem normaldi. Fakat benim durumum için fazlasıyla tezattı. Ancak ölmüş bir ruhu bedeninde taşıdığım halde hala nasıl yaşayacak gücü kendimde buluyorsam bundan sonra bütün yanlış, tezat olan her şeyi kabullenebilirdim.
Eteğimin uç kısımlarında kırışıklık olmamasına rağmen düzeltme çabam ağlamamak içindi. Çünkü arkadaşımın gözlerinde ölmüş bir ruhu bile acılar içine boğacak kadar keder vardı. Benim kendim için döktüğüm yaşlar azmış gibi o da benim için ağlıyordu. Ağlamasın istedim ancak bu isteğimi bir türlü dile getiremedim. Arkamda bırakacağım bu dostumun beni her şeye rağmen sevdiğini görmek ruhuma ilaç gibi geliyordu. Bu dünyadan gittiğimde arkamdan edilecek hiçbir lafa inanmayacak bir vardı. Masumiyetimi bilen biri vardı ve ben ölsem de bu gerçeklik yüreğimi her daim yaşatmaya yeterdi.
"Hadi Şirin aşağıya inelim, şimdi gelirler." Hızla odadan dışarı çıktığımda derin bir nefes çektim içime. O konu hakkında konuşmasını istemiyorum. O acıyı hatırlamak istemiyorum. Zaten bir ömür tutsak kalacağım acıları bir başkasından duymaya mecalim yoktu. Biliyorum beni üzmek için konuşmazdı ancak yine de bir kere daha o anları yaşamak istemiyordum. Zaten bir et parçasından başka bir şey olmayan bedenimde o iğrenç varlığı tekrar hissedemezdim. Artık buna mecalim kalmamıştı.
Salona ilerleyecek iken kapının çalmasıyla annem telaşlı adımlarla salondan çıkıp kapıyı açtığında hoş geldin merasimi başlamıştı. Önceleri evliliğini bahsini bile etmeyen annem şimdi buruk bir mutlulukla evlenmemi istiyordu. Bilse bu evliliğin sonuçlarını kattiyen bu işe razı gelmezdi ancak ben susuyordum. Başlarda bu evliliğin getireceği ölümü isteyerek razı gelmiştim. Şimdiyse bu kararımdan dolayı pişmandım. Halbuki annem bu evlilik olayını bana söylemeden önce bu şehirden çok uzaklara gitmeyi kafama koymuştum. Ama annemin lafları elimi kolumu bağlamıştı. O gitmezdi, babamın mezarının olduğu bu şehri terk etmezdi. Sadece üstten bahsettiğim aşka şehir fikri bile annemin yorgun yüreğine fazla ağır gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFES | Töre Serisi
Ficción General|TAMAMLANDI| Burası Mardin'di taşıyla, toprağıyla kan kokan şehir. Ve bizim hikayemizi Azat Alemdar yazmıştı. * ''Sen iyi bir adamsın Azat.'' Gözlerindeki sakinlik dediğimle birlikte yerini hırçın bir öf...