•19•

23 12 3
                                    

Tuvalete gitmek için koltuktan kalktım. "Nereye?"
"Tuvalete." dediğimde salondan çıkmak üzereydim. Önümden geçip tuvalete girdi.
"Benimki biraz acil de." diye bağırdı içerden.

***

"Hadi ama!"
"Tamam. Çıkıyorum şimdi." dedikten yaklaşık 15 dakika sonra tuvaletten çıktı. O çıkar çıkmaz ben içeri girip işimi hallettim. Kapıyı açınca duvara yaslanmış kollarını bağlamış bir adet Kumsal'ı karşımda gördüm. Bana bakıp gülüyordu.
"Ne?"
"Barışsak mı ki? Ben kokunu özledim."
"Düşünmem lazım biraz." deyip salona doğru yürüdüm. Peşimden gelirken, "Peki, sen biraz düşün. Benim karnım kurt gibi aç. Sen düşünürken bende biraz yemek yiyeyim." dedi.
Duymamazlıktan gelip salona girdim. Televizyonu açıp Beşiktaş maçını izlemeye başladım.
"Hay aksi!" diye bağırdı mutfaktan. Koşup yanına gittim. "Bişey mi oldu?" diye sordum panikle. "Parmağımı kestim." dediğinde acıyla inledi. Elini tutup kesiğe baktım. Yara derindi ve kan akıyordu. Çeşmeyi açıp elini suya soktum.
"Ohh." deyip nefes verdi.
"Sen burda bekle iki dakika." deyip mutfaktan çıktım. Tuvaletteki acil kutusundan yara bandı alıp lavabodan çıktım. Mutfağa girince Kumsal'ın elini alıp parmağına yara bandını sardım. Gözlerime baktığını hissettiğimde ona bakmadan, "Neden bakıyorsun?" dedim. "Baktığımı anlaman için senin de bana bakmış olman gerekiyor."
"Hissettim sadece. Sana bakmıyorum." dediğimde inanmadı.
"Hıhı ondan."
"Bu yara bandını çıkartma. Çabucak iyileşsin." deyip salona girdim. Peşimden gelip söylenmeye başladı. "Elimden dolayı yemek hazırlayamıyorum. Seni bile yiyebilirim. Seni yemeden pizza yesek iyi olur." dediğinde koltuğa çoktan yayılmıştı. Ayaklarını uzatmış, en sevdiğim koltuğuma oturmama bile izin vermiyordu. Ayaklarını koltuktan aşağı ittim. "Telefonundan ara o zaman. Hiç elimi sürmem." dediğimde göz devirip koltuktan kalktı. Mutfaktan telefonunu alıp içeri gelirken numarayı tuşlamaya başladı. Numarayı yazıp aramaya bastı.
"Mavi sokak, no:12'ye bir pizza." deyip adamı dinlemeye başladı.
"..."
"Ne demek tadilattayız? Beyefendi başka bir bayinizden yönlendirin o zaman."
"..."
"Geberin." deyip telefonu adamın yüzüne kapattı. İkimizde aynı anda birbirimize bakıp gülmeye başladık.
"Tamam, hadi bakalım, iş başa düştü. Kolları sıvaralım." dediğimde mutfağa doğru yürümeye başladım. Peşimden gelirken, "Aslan sevgilim benim." dedi. "Senin için değil. Bende acıktım." dediğimde yalan söylediğimi ona belli etmemeye çalıştım.
Aklına önemli bir şey gelmiş gibi elini çırptı. "Kek yapalım mı?" deyip sırıttı. Hiç yapmamıştım ama kötü bir fikir değildi. "Olur. Un şu çekmecede, iki tane de yumurta al buzdolabından." deyip unun olduğu çekmeceyi gösterdim. O, gösterdiğim çekmeceden unu alırken bende kek kabını aldım. Kek için gerekli malzemeleri ayarlayıp hazırlamaya başladık. Unu yüzüme doğru atınca bende aynını yaptım. Kahkahalarımız yine havada uçuşurken unu dökmeye devam ediyorduk. Mutfak iyice batana kadar bunu yaptık.
"Tamam yeter." diyebildi Kumsal gülerek. Etrafa bir göz gezdirdikten sonra her yerin un olduğunu anlayabildik.
Kek hazır olduğunda fırına koyduk. Kekin hazır olmasını beklerken Kumsal'a sofrayı hazırlamasında yardım ettim.
"Olmuş mudur?" deyip gözlerimi fırına çevirdim.
"Bir dakika." deyip fırına baktı. Kapağı açıp içine kürdan batırdı.
"Olmuş bu." dediğinde eline aldığı bezle, keki çıkartmaya çalışıyordu. Keki tezgahın üstüne koyup, elini aşağı yukarı sallamaya başladı. Elinin sıcaktan yandığını anladığımda hiçbir şey yapmadım.
"Hadi artık yiyelim." dedim. Cidden acıkmaya başlamıştım. Masaya oturup onun da masaya oturmasını bekledim.
Elini suya tuttuktan sonra keki parçalara ayırıp tabaklara koydu. Tabakları alıp masaya oturdu. Yemeğe başladıktan sonra telefonum çaldı. Pantolonumun cebinden telefonumu çıkartıp aramaya yanıt verdim.
"Efendim Aslı?"
"Abi..." ağlıyordu. Oturduğum yerden kalktım.
"Aslı ne oldu?"
"Abi annem..."
"Tamam, sakin ol. Nerdesiniz?"
"Semtin çıkışındaki hastanede."
"Geliyorum hemen. Sakin ol tamam mı?" dedikten sonra telefonu kapattım. Kumsal, "Ne olmuş Aslı'ya?" dedi.
"Annesine bir şey olmuş sanırım. Kadın zaten kanserdi. İlaç kullanıyordu." konuyu bu şekilde özetledikten sonra, "Ben hastaneye gidiyorum." dedim.
"Bende geliyorum." dedi.
"Tamam hadi çıkalım." dedikten sonra evden çıktık. Motoru alıp Kumsal'ı bindirdim. Semtin çıkışı buraya uzaktı. O tarafta ne işleri vardı ki? Ben o kadını ilk defa görecektim. Görmemeyi yeğlerdim ama karşılaşmaya mecburdum. 15 dakika kadar sonra hastaneye geldik. 'Danışma' yazan köşeye doğru yöneldim. Genç bayan, "Buyrun?" dedi. "Aslı Gündoğdu'nun girişini yaptığı hastayı bulabilir misiniz?" dedim. "Hasta adı neydi?" diye sorunca bu sorunun cevabını hiç merak etmediğimi farkettim.
"Bilmiyorum."
"Bir dakika lütfen." dedi. Bilgisayarı kurcalayıp bana döndü. "2. Kat 12. Oda." dedi. Asansöre koşup düğmeye bastım. Defalarca. Gelmesini bekleyemedim. Merdivenlere koşup hızlı hızlı ikinci kata çıktım. On iki numaralı odayı buldum. Odanın önünde Aslı duvara yaslanmış, ağlıyordu. Kumsal ne yapacağını bilememiş hâlde yanıma geldi. Sırtıma dokunup, "Yanında ol." dedi. Kafa salladım. Gerçekten Aslı'nın yanında olmam gerektiğini düşündüm. Yanına gidip önce sarıldım. Sonra yüzünü ellerimin arasına aldım. Ağlamaktan gözleri şişmişti.
"Abi... Annem... Kalp krizi..." dedikten sonra hıçkırdı.
"Şiştt. Tamam." deyip başını omzuma yasladım. Ağladıktan sonra anlatmaya başladı. "Annem bu sabah kalp krizi geçirdi. Doktor, kemoterapi gördüğü için vücudunun çok güçsüz olduğunu, her şeye hazırlıklı olmam gerektiğini söyledi." deyip tekrar ağlamaya başladı. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Sadece omzuma yatırıp ağlamasını, rahatlamasını bekledim. Bi süre sonra Kumsal'a başımla işaret edip beni takip etmesini söyledim. Aslı cafeye gidince bizde koridorun başına doğru yürümeye başladık.
"Benim küçük bir işim var. Sen Aslı'nın yanında olur musun?"
"Tabi. Ama sen nereye gideceksin ki?"
"Hemen halledip gelirim." deyip merdivenlere yöneldim. Motoru hastanenin otoparkından alıp meydandaki heykelin arka sokağına girdim. Bizimkileri görünce motoru kenara bırakıp içlerine daldım.
İkisinin de göğsüne ellerimi uzattım.
"Hey hey hey! Siz kardeşsiniz. Kendinize gelin." deyip ikisinide geri ittim.
"Ne kardeşliği? Sevgilimin arkasından film izler gibi bakıyor. Sürekli mesaj atıyormuş. Tak etti canıma. Kardeş dediğin yapar mı lan böyle şey?" dedi. Hak verip diğerine döndüm.
"Gruptan atıldın. Siktir ol git." dedim. Arkasını dönüp koşarak uzaklaştı.
"Cenker sende bir sakin ol." deyip onu da geri ittim. Sonra grubun diğer kişilerine dönüp, "Burdan çıkınca sizde adamız diye gezinirsiniz. İki kişinin kavgasını böyle durup izliyorsunuz. Kaybolun lan." deyip başımı sağa doğru kovma işareti yaptım. Birkaç saniye sinirle baktıktan sonra hepsi dağıldı. Cenker'e dönüp, "Hadi abi, sende git artık." dedim.
"Sanane lan." dedi. Bir anlık sinirle söylediğini düşünerek bir şey söylemedim.
"Sende bir yürü git artık." dedi. Bu kadar da ileri gitmemeliydi. Sert bir yumruk attım ona. İlk önce geri doğru sendeledi. Sonra kenardan bana bakıp sırıttı. Onun da bana yumruk atmasına izin verip geri çekilmedim. Attığı sert yumrukla geri doğru adım attım. "Ovv. Buda iyiydi." dedi. "Attığın en sert yumruk bu oldu sanırım." dediğimde sırıttı. Gelip elimi sıktı. "Kardeşim benim be." deyip sarıldım. "Benim gitmem gerek." deyip motora yöneldim. "Kendine iyi bak." dediğinde ben motora binmiştim bile. Motoru çalıştırıp hastaneye doğru yola çıktım.

***

Hastanenin önüne geldiğimde Kumsal'ı ve Aslı'yı bahçede gördüm. Yanlarına doğru gittim. Aslı beni görünce gülmeye başladı. Kumsal üzgün gözüküyordu. Yanlarına gidince, "Abi gel, bak sana ne göstericem." deyip beni hastaneye doğru sürüklemeye başladı. Hâlâ gülüyordu. Asansöre binince Aslı'nın hangi kata bastığını göremedim. Sanırım alt kata iniyorduk. Morga girince görevliden cesedi açmasını istedi.
"Şiştt. Sakin ol. Bakmayalım. Hadi gel dışarı çıkalım." dedim.
"Şiştt. Sessiz ol. Yoksa onu uyandıracaksın." dedi. Hâlâ gülüyordu. Görevli cesedi açınca, beyazlamış, göz altları mor bir kadın gördüm. Kemoterapi gördüğü için zaten ölü gibiydi. Bu benim onu ilk görüşümdü. İlk ve son.
"Ne kadar da masum gözüküyor." dedikten sonra kahkaha attı.
"Aslı gel hadi, çıkalım, yeter." deyip onu kolundan sürüklemeye başladım. Olayın şokunu yaşıyordu. Üst kata asansörle çıktık. Asansör yolculuğu boyunca çığlık attı. Kumsal'ın yanına gidince ağladığını farkettim. Onun ağladığını görünce gözümden akan yaşa engel olamadım. Yanıma gelip sarıldı. "Sen hastaneden çıkınca...." dedi. "Tamam sevgilim,tamam." deyip sakinleşmesini bekledim. O biraz sakinleşince banka oturduk. Omzuma yaslanıp, "Sen beni bırakmazsın değil mi?" dedi.
"Hayır. Asla bırakmam." dediğimde gözümden akan yaşa bende engel olamadım.

BİR TUTAM AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin