•16•

20 13 0
                                    

Zil çaldı. Kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm kişi beni epeyce şaşırttı. Sanki Kumsal değilmiş gibi. Kırmızı elbisesi, göğüs dekolteli, mini bir elbiseydi. Üzerimdeki siyah takım elbise ile birbirini tamamlayan bir çift olmuştuk.
İçeri doğru iki adım attı. Kendime gelmem biraz geç olmuştu ama "Hoşgeldin sevgilim." diyebilmiştim. Kırmızı ruju gözlerimi oraya çekmeme sebep oluyordu.
"Hoşbuldum sevgilim." diyebildi utanarak.
Salona geçip kırmızı ağırlıklı hazırladığım masaya doğru hareket etti. Prova yaparken onu hayal ettiğim yere oturdu. Sıkıca bağladığı at kuyruğu saçına fön çekmişti. Tokanın olduğu kısmın üzerinden saçıyla geçmişti. Tek kelimeyle mükemmeldi.
Karşısındaki sandalyeye de ben oturdum. Ne söyleyeceğimi bilemiyordum. Sevgililer ne konuşurdu ki?
"Öhöm öhöm." dedi yalandan öksürürcesine. Sonra devam etti: "Masa güzel olmuş."
"Biraz araştırma yaptım." deyip güldüm. Oda benim gibi güldü. Gülüşü ömrüme ömür katan cinsten.
Elimi kaldırdığımda Miray hemen yemekleri servis etmeye başladı. Bende bardaklara şarap doldurmaya başladım. Miray yemekleri servis ettikten sonra bana başıyla işaret etti. "Gidebilir miyim?" der gibi. Onay anlamında başımı salladıktan sonra Miray evden ayrıldı. Şimdi sadece ikimiz varız.
Tabağındaki balığı ve yanındaki sosu bitirince lavaboya gitmek için kalktı. Bende o sırada tabağımı bitirdim. Onu beklerken yapacak bir şey bulamadım.

***

Kumsal'dan...

Yemekler lezzetliydi. Servis eden kız kibar ve usturupluydu. Gözüme batan hiçbir şey yoktu. Her şey kusursuzdu. Özellikle de Ceyhun. Onu böyle romantik beklemiyordum. Şarap seçimine kadar düşünmüştü.
Çantamdan kırmızı rujumu çıkartıp dudaklarımdan silinmeye yakınlamış rujumu tazeledim. Sonra biraz daha açıp aynaya yazdım. 'Yemekler en az senin kadar mükemmeldi.' Umarım ben gittikten sonra fark eder.
Rujumu çantama attıktan sonra aynada tekrar kendime baktım. Olmuşum. Lavabodan çıkıp salona girdim. Ceyhun koltuğa oturmuş ellerini birbirine kenetlemişti. Dizini aşağı yukarı hızlıca sallıyordu. Yapacak bir şey bulamıyor gibiydi. Yanına oturup elini tuttum. Göz temasını kurduğumuzda bu sefer gözlerimi kaçırmadım. Dudaklarına uzanıp öpmeye başladım.

***

Ceyhun'dan...

Beni öptüğünde oldukça şaşırdım. Kırmızı ruju silinene kadar öpüştük. Rujun tadı güzeldi.
Dudaklarımız birbirinden ayrıldığında gözlerimiz yeniden bir araya geldi. Bana bakışları derinleşmişti. Acaba ben ona nasıl bakıyordum? En kıymetlime nasıl bakıyordum?
"Teşekkür ederim." dediğinde gözlerini kaçırdı yeniden. Elimi beline nazikçe yerleştirip onu kendime çektim. İtiraz etmeden sokuldu yanıma. Boynunu öpmeye başladım. Boynundan öpmek çok anlamlı bence. İnsanı hayata bağlayan şey orda ve sen oraya hükmediyorsun. Çok anlamlı değil mi?
Boynundan ayrılıp dudaklarına doğru çıktım. Bi süre böyle kaldıktan sonra Kumsal kucağıma oturdu. Bacaklarını belime doladığında ayağa kalktım. Öpüşmeye devam ediyorduk. Yerleri ezberlemiş gibi merdivenleri çıktım. Odama geldiğimizde Kumsal dudaklarını ayırıp gülümsedi. Yatağın üstüne nazikçe bıraktım onu. İncinmesini istemediğim bir çiçek gibi.
Kollarını boynuma dolayıp beni kendine çekti. Mini eteğini yukarı doğru kaldırdıktan sonra bacağını okşamaya başladım. Gömleğimin düğmelerini çözmeye başladığında bi an duraksadım. En alttaki düğmeye geldiğinde elini, durdurmak için tuttum. Yataktan kalktım. Ayağa kalktığımda oda yatağın üstünde oturdu.
"Ne oldu?" dedi.
"Kumsal, emin misin? Pişman olacağın bir şeyi yapmanı istemiyorum."
"Hadi ama! İstemediğim bir şeyi yapmıyorum ki!"
"Şuan istiyor olabilirsin. Ama bi anlık zevk için hayatında kötü biri olmak istemiyorum." deyip arkamı döndüm. Kapıya doğru yürümeye başladığımda kolumu tuttu.
"İyi ki benim sevgilimsin." dedi. Ona doğru dönüp sarıldım. "Üstünü düzeltip aşağıya gel." dedim. Gömleğimin düğmelerini iliklerken merdivenleri indim. Salona girip oturdum. Televizyonu açıp müzik kanalını buldum. Yabancı müzik çalan bir kanaldı. "Everyday" çalıyordu. Merdivenlerden Kumsal'ın indiğini görünce müziğin sesini azalttım. İçeri girip, "Dans edelim mi?" dedi. Gülümseyip, "Seve seve." dedim. Ayağa kalkıp elini tuttum. Salonun ortasına geldiğimizde dans etmeye başladık. Bir elim elini havada nazikçe tutarken diğer elim belindeydi. Çok yakın duruyorduk ve kokusu beni büyülüyordu. Sadece bahar ayında açan, rengi kendine özel olan bir çiçek gibiydi o. Benimdi. Ömrümün sonuna kadar onunla böyle yaşayabilirdim.
Müzik bittiğinde dansımız sona erdi. "Ben artık gideyim. Saat geç oldu." dedikten sonra çantasına uzandı.
"Bu saatte taksiye binemezsin. Ben bırakıcam." dedim.
"Peki." deyip kapıya doğru ilerledi. Motorun anahtarını alıp evden çıktım. Motoru çalıştırdıktan sonra binmesini bekledim. Kumsal motora bindikten sonra yola çıktım. Yağmur yağıyordu. Üstünde siyah, tüylü bir şey vardı. Ama ıslanıyordu. Motoru hızlandırıp ıslanmasını engellemeye çalıştım. Işıklara geldiğimizde yeşil ışık yanıyordu. Beklemeden geçtiğimiz için şanslıydık. Yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu. Sokaklarına geldiğimde motoru ağacın altında durdurdum. Yapraklar ıslanmamızı engelliyordu.
"Her şey için çok teşekkürler. İyi ki varsın. İyi ki benim sevgilimsin." dedi. Dudağına küçük bir öpücük kondurup, "Sende." dedim. Motordan inip öpücük attı. Gülümseyip el salladıktan sonra eve girmesini bekledim. Eve girdiğinde bende eve döndüm.

BİR TUTAM AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin