•30•

11 3 5
                                    

Başımı, Kumsal'ın işaret ettiği tarafa çevirdiğimde arkası bize dönük olan, başını siyah bir şalla örtmüş olan kadını gördüm. Saçları şalın arkasından biraz gözüküyordu. Şal başına rastgele atılmış gibiydi. Arkası bize dönük olduğu için yüzünü göremiyordum ama fiziği, saçları...

Tıpkı o gibiydi.

Kumsal'ın elini daha sıkı tutup kadına doğru yürümeye başladım. Aramızda 40-50 metre kadar mesafe vardı. Adımlarım gitgide hızlanıyordu. Kadına yaklaştıkça kalbim yerinden çıkacak gibi oluyordu. Aramızdaki mesafe gitgide azalıyordu. Aramızda 10 metre kadar bi' mesafe kaldığında Kumsal'ın elini bıraktım. Ayaklarım çok yavaş hareket ediyordu. Sanki milimetre cinsinden. Ayaklarımı yerde sürüye sürüye yaklaştım kadına. 5 metre kalmıştı aramızda. Çok yakındım. Uzun zamandır hiç olmadığım kadar yakın.

Kumsal, elini bıraktığım yerde duruyordu. Boğazım düğümlenmiş gibi hissediyordum, dudaklarımı aralayamayacak kadar da bitkin.

"Hala?" Diyebildim zorlukla. Sesim kısık çıkmıştı. Kadın hiçbir tepki vermeden öylece duruyordu.

Kadına biraz daha yaklaştım. Elimi zorlukla havaya kaldırdım. Omzuna elimi koymaya cesaret edebilecek miydim bilmiyorum ama, yapmam gereken en doğru şey belki de şuan oydu.

Kalbim yerinden çıkacak kadar hızlı atıyordu. Elim zorlukla havaya kalktı ve kadının omzuna deydi. Elimin omzuna deymesiyle irkildi kadın. Panikle arkasını döndü ve bana baktı.

Ama...
O değildi.

Ona bu kadar yaklaşmış olmanın ihtimali beni delicesine heyecanlandırmıştı.

"Buyrun?" Dedi kadın.

"Be- Ben..."

"Hay Allah! Hiç iyi görünmüyorsunuz. İsterseniz şöyle oturun biraz." Dedi kadın hemen yanımızdaki bankı gösterip. Ben güçlükle banka oturdum. Çantasına atıldı eli. Bir şişe su çıkartıp bana uzattı.

"Alın bunu. Betiniz benziniz atmış."

Kadının bana uzattığı suyu alıp kapağını açtım. Birkaç yudum su içtikten sonra biraz olsun kendime gelebilmiştim.

"Ben çok- çok- özür dilerim."

"Mühim değil. Birine benzettiniz herhalde."

"Evet, ben sizi- anneme benzettim."

Anne kelimesini çok nadir kullanırdım. Söyleyebileceğim biri olmadığından belki de. Ama şimdi madem öyle biri var...

"Hım. Hiç sorun değil. İnsanlık hali işte. Eee? Neden burada benzettin annene?"

Kumsal koşar adımlarla yanımıza geldi.

"Çünkü ben annemi yıllar önce burada bıraktım."

"Nasıl yani? Mahsuru yoksa, biraz merak ettim de."

"Ben halamı yani annem saydığım kadını öldü sandım yıllarca. Buradaki boş mezarda gözyaşlarımı akıttım onun için. Ama dün gelen telefonda, onun sesine çok benzeyen bir ses duydum. Buraya gelmemi, bana söyleyecekleri olduğunu söyledi."

"Çok ilginç. Ben sabahtan beri burdayım, ama kimseyi görmedim."

Mezarlık çok büyük değildi ve sadece bir tane giriş kapısı vardı. Eğer gelseydi kadın mutlaka görürdü.

BİR TUTAM AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin