•21•

29 14 4
                                    

Eve gelmek istemedim bugün. Sadece dolaştım sokaklarda. Canım sıkılınca otobüse binip arabadakilere dil çıkarttım. Orta parmak çeken oldu. Umurumda bile değil. Hayatın anlamsızlığına kapılıp yaşıyorum sadece.
Yorucu bir günün ardından eve geldiğimde kendimde değildim. Anahtarı kapı deliğine zorlukla soktum. Kapıyı tekmeyle kapatıp içeri girebildim. Merdivenleri tutunarak çıktım. Başım dönüyordu. Yarımyamalak hayatım şimdi cidden yarım kalmıştı. Telefonumu açıp ekrana bakarken yatağıma uzandım. Ekranda hiçbir bildirim yoktu. Telefonumu tamamen kapatıp fırlattım. Üzerime kadar çektiğim yorgandan ayaklarım açılınca yorganı tekmeleyip yataktan attım. T-shirt'ümü de çıkartıp attım.

***

Vücudumu üşüme hissi kapladığında uyandım. O yorgan niye yerdeydi? Dün gece neler olmuştu böyle? Gözümü sağ elimle ovalayıp etrafa tekrar bakındım. Dün gece yaşanan şeyleri hatırladığıma pişman olmuştum. Yataktan inip lavaboya girdim. Ilık suyu soğuk suya çevirip yüzüme suyu vurdum. "Ov." deyip yüzümü kuruladım. Lavabodan çıktıktan sonra yerdeki telefonumu alıp açtım. Açılmasını beklerken dün geceki t-shirt'ü kirliler arasına attım. Elimden gelse hayatımı da kirliler bölümüne atardım.
Telefonum açılınca ekrana baktım. Hâlâ bildirim yoktu. En ufak bir pişmanlığı bile yoktu.
Camıma atılan taşla irkildim. Cama yaklaşıp perdenin arkasından baktım. Kumsal'ı görmeyi beklemiyordum. Beni farkedince elindeki posteri açtı. 'Çok özür dilerim, seni seviyorum.' Kumsal yaptığından pişman olmuş gibiydi. Ama ben emin değildim. Aldığı ani kararlar bir gün gerçekten ilişkimizi bitirebilirdi.
Alt kata inip mutfak kapısını açtım. Bahçeye buradan çıkıp Kumsal'a doğru ilerlemeye başladım. Boynuma sarılınca kollarımı aşağı sarkıttım ve tepki vermedim. Sarılma faslını geçtiğimizde konuşmaya başladım.
"Neden geldin? En son siktir git dediğini hatırlıyorum. Neden siktir ettiğin birine geldin?" dediğimde yüzü düştü. "Ben iğne yüzünden ne dediğimi bilmiyordum. Çok özür dilerim."deyip yerdeki gözlerini bana doğru kaldırdı. İşaret parmağıyla oynamaya başladı.
"Bırakacaksın." dedim boynuna eğilip. Kokusunu gözlerimi kapatarak içime çektim.
"Bırakacağım." dediğinde boynundan uzaklaşıp dudaklarına uzandım.

***

Mutfaktan içeri girdik. Kumsal kokuyu içine çekip, "Dut mı var burada?" dedi.
"Buzdolabında. Senin özel güçlerin olduğunu düşünüyorum." dediğimde kıkırdadı. Buzdolabını açıp dutları aldı. Eline aldığı dutu yedikten sonra, "Im. Harikaymış. Sende yesene." derken diliyle, dudağında kalan dut tadını yaladı. Elindeki tabağı bana uzatıp, "Şimdi al yoksa bir daha bulamayacaksın." dedi. Korkup içinden bir tane aldım. Hakikaten en güzeli bana gelmişti sanırım.
"Muazzam." dedim. "Demiştim. Ben on metreden bile hissederim. Çünkü..." dediğinde gülüp, "Senin özel güçlerin var." diyerek onun yarım kalan cümlesini tamamladım. Yeniden gülerken ben gülmeyi bırakıp onu izlemeye başladım. Gülüşü ödül almalı, çok güzel izleniyor be.
Salona girip koltuğa oturdum. Yanıma gelince kolumu havaya kaldırıp oturmasını istedim. Başını omzuma yasladığında kolumu kapatıp ona sarıldım. Saçından öpüp, "Dün çok zor bir gündü." dedim. Cevap gelmeyince uyuduğunu anladım. Kucağıma alıp zorlukla ayağa kalktım. Merdivenlerden çıkartırken epey zorlandım. Yatak odama geldiğimde onu yavaşça yatağa bıraktım. T-shirt'ümü çıkartıp yanına uzandım. Saçlarını okşamaya başladığımda, homurtu çıkartıp kolunu belime sardı. Uykuda olduğu için ne yaptığının farkında bile değildi. Bende gözlerimi kapatıp onunla uyumanın keyfini çıkartmaya başladım.

***

Uyandığımda Kumsal yanımda uyuyordu. Başını göğsüme yaslamıştı. Elbisesi yukarı doğru çıkmıştı. Üzerim çıplak olduğu için durum çok yanlış anlaşılıyordu. Kolumu hareket ettirmeye çalıştığımda uyuştuğunu farkettim. Kafamı yastığa dayadığımda onun ne kadar mükemmel olduğunun yeniden farkına vardım. Kafasını daha da yukarı kaldırdığında dudaklarımızın arasındaki mesafe neredeyse kapanmıştı. Çok geçmeden uyandı. İlk önce etrafa şaşkın şaşkın bakındı. Sonra gülümseyip, "Günaydın sevgilim." dedi.
"Günaydın dut canavarı." dediğimde yeniden güldü. Sonra panikle oturdu. "Senin üstün neden çıplak?" dedi.
"Dün geceyi hatırlamıyor musun yoksa?" diyerek onu korkuttum.
"Hayır. Allah aşkına anlat. Ne oldu?" dediğinde pis pis sırıttım.
"Tamam, dur, vazgeçtim. Anlatma." dedi.
"Korkma, bir şey olmadı. Sarhoşken, gönüllüyken bile yararlanmadıysam, uykudayken zaten yararlanmam." dediğimde daha da utandı. Bana dönüp, "Öyle demek istemedim." dedi. Cevap vermedim. Çünkü öyle demek istemişti. Bana biraz daha yaklaşıp, elini saçlarımın arasında gezdirmeye başladı. Gözlerini dudaklarıma kenetlediğinde yaklaşıp öpmeye başladım. Sürdüğü limonlu dudak kremi hoşuma gitmişti. Bacağını üzerimden geçirdiğinde yatakta doğrulup başlığa yaslandım. Şuan tam olarak kucağımda oturuyordu. Elbisesi zaten kısaydı ve bu pozisyonda bir iki santim sonra tamamen açılacaktı. Elbisesini biraz daha kaldırıp bacağını okşamaya başladım. Bundan rahatsız oldu. Geri çekilip yataktan indi.
"Ben artık gideyim." dedi kapıya doğru yürürken. Bende yataktan inip kapıya doğru ilerledim. Kenara yaslanıp kollarımı birbirine bağladım. Merdivenleri inerken, "Elbisen çok güzel." deyip sırıttım. Bana dönüp, "Pislik." dedi. Bunu hiç ciddi söylememişti. "Hıhı. Bende bende." dediğimde kapıyı açıp çıktı. Arkamı dönüp dağılmış yatağıma bir göz attım. Yerdeki t-shirt'ümü alıp tekrar üzerime giydim. Yatağı düzeltmeden merdivenlerden inmeye başladım. Yarıya kadar geldiğimde çalan telefonuma küfredip tekrar odama çıktım. Masamın üzerindeki telefonu alıp ekrana baktım.
"Efendim Kumsal'cığım?"
"Çantam sende kalmış sevgilim. Anahtarlarda içinde. Eve giremem. Şuan taksideyim. Geliyorum hemen. Çantamı da alıp dışarı çıksana." dedi.
"Tamam." deyip kapattım.
Mutfağa inip masadaki çantayı aldım. Evin önüne çıkıp gelmesini bekledim. Taksi gelince Kumsal inip koşarak geldi.  Yanağımdan öpüp, çantasını elimden aldı. Taksiye geri dönüp el salladı. Taksi evin önünden gidince bende eve girip televizyonu açtım. Kanalları gezip güzel bir şey bulmaya çalıştım. İzleyeceğim herhangi bir şey bulamayınca televizyonu kapatıp mutfağa girdim. Masada kalan dut tabağını elime alıp ayakta yemeye başladım. Zaten sonunda sadece yedi sekiz tane dut kalmıştı. Bitirip tabağı makineye koydum. Nadiren kendi yemeklerimi yediğim için bulaşık makinesi bir türlü dolmuyordu. Mutfaktan çıkıp salona girdim. Uzun zamandır bakmadığım e-mail kutumda üç yeni bildirim vardı. Koltuğa uzanıp e-mail kutuma girdim. İki tanesi boş bildirim. Diğeri ise 'isimsiz karakter' adlı kullanıcıdan resim. Kumsal'ın açtığı poster. Bir süre Kumsal'ın ne kadar güzel çıktığına baktıktan sonra kendime geldim. Kimdi bu cidden? Bulacağım. Kafaya koydum.

BİR TUTAM AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin