Tüm düşüncelerden sıyrılıp kafa dağıtmak istiyordum. Ama insanların arasına karışmayı istemediğimden üç gündür evde yalnız başıma oturuyordum. Yalnız kaldıkça hep aynı konuyu düşünüp kafayı yiyecekmişim gibi hissediyordum. Kumsal'ın attığı 18 mesaja görüldü bırakmıştım. 2 defa evime gelip zile basmıştı ama açmayınca eve dönmek zorunda kalmıştı. 6 cevapsız aramasına rağmen hâlâ geri aramamıştım. Bugün kararımı verdim. Kumsal'a gerçekleri söyleyecektim. Ya da söylemeden ayrılma kararını açıklayacaktım. Tüm bu yoğun düşünceleri bir kenara bırakıp elimdeki kahveden bir yudum daha aldım. Bahçede oturmama rağmen kısa kollu t-shirt'üm beni üşütmüyordu. Masaya uzattığım ayaklarımı indirip telefonumu elime aldım. Kumsal'ı arayıp aramamak arasında kararsızdım ama er ya da geç söylemem gereken bir karardı bu. Arama tuşuna basıp açmasını bekledim. Sonuna kadar çaldıktan sonra Kumsal'ın sesi duyuldu karşıdan.
"Nerelerdesin sen? Kaç kere aradım. Evine geldim. Mesaj attım. Ödüm koptu ya! Sana birşey olacak diye..." derken cümlesini ciddi bir tavırla yarıda kestim.
"Konuşmamız lazım."
"Tamam 10 dakikaya sana gelirim."
"Hayır bana gelme. Dışarıda buluşalım. 15 dakika sonra Real Cafe'de?" deyip kapattım. Bahçeden çıkmak için mutfak tarafındaki kapıyı açtım. İçeri girdiğimde mutfakta duyulan müzik sesine kulağımın alışkanlığı dikkatimi çekti. Birkaç defa duymuş olabileceğimi düşünüp hafızamı yokladım. Bunu daha önce hiçbir yerde duymadığıma emindim ama hafızama nereden yerleştiğini bir türlü anlayamadım. Evden çıkarken müziği kapattım. Kırmızı arabayı garajdan alıp Real Cafe'ye doğru yola çıktım. Arabada çalan müziğin az önce evde çalan müzikle aynı olmasının tamamen şans olduğunu düşünüp yola hızlıca devam ettim. Sık sık baktığım kol saatine terlerimi silerken tekrar baktım. Cafe'nin önüne geldiğimde arabayı valeye bırakıp girişe doğru ilerledim. Cebimdeki sigarayı tamamen unutmuştum ama yürürken bana verdiği rahatsızlık yüzünden tekrar aklıma geldi. Cebimdeki sigara kutusunu çıkartıp içinden bir tane aldım. Kutuda kalan iki tane sigarayı umursamadan sigara pakedini çöpe fırlattım. Yanımdan sigara içerek geçen adamdan rica edip çakmağını kullandım. Sigaramı içerken bir taraftan da söyleyeceğim cümleleri kafamda oturtturuyordum. Kumsal'ın gelmesiyle biten sigaramı yere atıp ayağımla ezdim. İçeri geçip boş bir masaya oturdum. Kumsal'da yanıma oturduğunda öpmeye çalıştı. Geri çekilerek hemen lafa girdim.
"Ayrı..." cümlemi Kumsal'ın cümlesi kesmişti.
"Senin için öyle bir sürprizim var ki... Ama önce şu konuşma mevzusunu bitirelim. Eee? Ne diyorduk?"
"Kumsal bak... Biz yapamıyoruz. Olmuyor."
"Ne demek olmuyor? Neyi yapamıyoruz? Saçmalama!"
"Beni zorlama Kumsal. Ayrılalım artık."
"Ne dediğinin farkında mısın sen? Ne ayrılması? Daha üç dört gün önce iyiydik. O arada görüşmedik bile."
"Yeter Kumsal! Anla artık bitti." dediğimde gözünden yaşlar aktı. Bense ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.
"Ben böyle olmasını hiç istemezdim. Ben seninle... Neyse ne! Artık bir önemi yok!" derken sertçe sildi gözyaşlarını. Kalkıp giderken ona bakmamaya özen gösterdim. Mekandan koşarak çıktıktan sonra bende gözyaşlarımı bıraktım. Artık gerçekten herşey bitmişti. Herşey.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR TUTAM AŞK
Genç KurguKimsesizlik değil bu! Kimsesizleşmek. Kaybetmek istemiyorum artık. Bi' kişiye daha gücüm kalmadı.