Doğum günüm geçti geçeli hiçbir şey düşünemez olmuştum. Ne ara ona bu kadar tutulmuştum, aşık olmuştum anlam veremiyordum.
Telefonumun ağzına eden bildirim sesleriyle WhatsApp grubumuza girdim.
Ceminnoşu 4 DELİ adlı grubu 6 DELİ olarak değiştirdi.
Ceminnoşu Tuğçesütü adlı kişiyi ekledi
Ceminnoşu Berkgamzeli adlı kişiyi ekledi.
Ceminnoşu: Berk ve Eren arasında da sorun olmadığına göre grubumuza iki deli daha eklendi!
Tuğçesütü: Ben zaten deliydim kanka, ekstra bir şeye gerek yoktu yani.
Ceminnoşu: Ah seni bilmez miyim çılgın şey?
Bay Taş: Dolunay telefonlarımı açmıyor, mesajlarıma da cevap vermiyor ulaşabilen var mı?
Alpetito: Allah Allah, neden?
Bay Taş: Ben ne bileyim lan geleneksel dondurma yeme günü sanırım gene.
Dolunay: Belki bir gün birlikte yeriz?
Bay Taş: Ben dondurma sevmem Bayan Dondurma, başka sefere.
Dolunay: Aman, ne seversin zaten sen!
Bay Taş: Sen onu bunu bırak Dolunay, telefonlarım açılacak artık! Evde değilim zaten bakmaya da gelemiyorum beni deli etme!
Dolunay: Neredesin?
Bay Taş: Merak mı ettin?
Son mesajdan sonra gruptan çıkıp telefonumu koltuğun üzerine fırlattım. Merak ederim tabii, sevgilim değil misin!
Dur Dolunay, sakin ol. Çikolatalı dondurmadan saymaya başla, sakinleşirsin.
"Çikolatalı dondurma, limonlu dondurma, vanilyalı dondurma, çilekli dondurma-" Devam ederken bir ses sakinleşme çabamı bozdu.
"Abi dondurma, kardeş dondurma, Oğuz geldi dondurma."
"Ne, çüş, oha!" Hızla oturduğum koltuktan ayağa kalkıp arkamı döndüm. Karşımda güzel gözlerinden yenmeyen yakışıklı mı yakışıklı abim duruyordu! Ya bu benim canım be!
Seri adımlarla abime yaklaşıp sıkıca sarıldım.
"Dur deli kız boğacaksın beni!" Abimin gülüşleri eşliğinde ondan ayrılıp gözlerine bakmaya başladım.
"Benim güzel gözlü abim, çok özlemişim seni!"
"Bende seni deli kız, bende seni."
Tekrardan abime sarılacakken telefonuma gelen bildirim sesi tüm olayı bozdu. Koltuktan telefonu hızla alıp gelen mesaja baktım.
Bay Taş: Dolunay beni deli etme lütfen!
Kaşlarımı çatıp derin bir iç çektim.
Dolunay: Dolonoy bono dolo otmo lotfon! Mesaj atma iki dakika Eren, işim var.
Telefonu sessize alıp koltuğa fırlattım. Abimin yüzündeki gülümsemesi solmuş, sert yüz hatları ortaya çıkmıştı.
"Kötü bir şey mi oldu?" dedi hala sert bir ifadeyle bana bakarken. Sıçtın Dolunay, sıçtın!
"Iıı, yok abim be ne olacak?" Yanağımı kaşıyıp yüzüme sahte bir gülümseme takındım.
"E hadi gel otur."
"Telefonunu verir misin Dolunay? Sen bana ne zaman yalan söylesen yanağını kaşırsın." Hay ben benim mallığıma!
"Aaa, bıraksana sen telefonu daha yeni gelmişsin İzmir'den şuraya!"
Abim beni kenara itip koltuğun üzerinde duran telefonumu aldı. Şu dakikadan itibaren ben ölüyüm, cenazemde dondurma dağıtılsın lütfen.
"Bu lavuk kim Dolunay?"
"Hangi lavuk abi?"
"Bay Taş diye kaydettiğin lavuk!" Abim dişlerini sıkarken bana döndü.
"Deli kız, geldiğim dakikadan itibaren sen beni katil mı edeceksin?"
"Yok ya ne katili? Hadi sen o telefonu koy yerine bende sana dondurma getireyim hemde kimseye vermediklerimden."
"Sevgilin mi kızım, cevap versene bana!"
"Ya bak kızmak yok."
"Dolunay dedim!"
"Evet." dedim gözlerimi kaçırarak. Abim derin bir nefes alıp gözlerini kapattı.
"Benim neden haberim yok?"
"E abi nasıl haber vereyim? Daha yeni gelişti zaten her şey."
"Şunun numarasını alıyorum ben anlaştık mı?"
"Anlaşmamıza gerek yok çünkü zaten karşı dairemizde oturuyor."
"Ne?" Olumlu anlamda başımı salladım.
"Ama evde değil şu an."
"Bana bak annem evde yokken bu gelmiyor değil mi?"
"Yok abi ben hiç sokar mıyım?" Çarpıldı. "Ya lütfen şu konuyu kapatıp hasret gidersek? Ben seni çok özledim." Ciddi yüz ifadesinden vazgeçip hafifçe gülümsedi.
"Tamam deli kız tamam."
Abim koltuğa oturduğu an mutfağa gidip iki kaseye de dondurma koydum. Seri adımlarla salona gidip dondurma kasesini abime verdim ve karşısındaki koltuğa oturdum.
"Sen neden döndün?" dedim merakla.
"İstanbul'un en ünlü bürolarından birinden iş teklifi aldım. Kabul ettim ve detayları konuşmaya geldim."
"Hey yavrum hey benim abime be! Hem yakışıklı, hem zeki, hem avukat, hem kız kardeşinin sevgilisiyle kavga etmeyen biri alacakları için çok şanslılar!" Abim bana kısa bir bakış attı.
"Son maddeyi çıkar." dedi dondurmasından bir kaşık alarak.
"Ee." dedim ortamı yumuşatmak için. "Ne getirdin bakalım bana?"
"Hiçbir şey getirmedim, çıkıp seninle birlikte alırız diye düşündüm." Abime tam cevap verecekken çalan kapının sesiyle ayağa kalktım.
"Sen bekle beni abi hemen geliyorum." Seri adımlarla kapıya gidip delikten baktım.
Eren!
İçimden bildiğim bütün duaları okuyup kapıyı açtım.
"Nasılsın güzelim?" dedi gülümseyerek.
"Eren benim işim var şimdi sen git sonra gel olur mu?"
"Ne işi?" dedi içeri göz atarken. "Dolunay, bu herif kim lan?" Gözlerimi kocaman açıp Eren'e baktım. O ise hızla içeri girip abimin yanına ilerledi.
"Sen kimsin lan?" dedi yakasından tutup ayağa kaldırırken. Eren, oğlum bittin lan sen!
"Ya Eren iki dakika sus bırak hadi!"
"Dolunay dur sen." dedi abim dişlerinin arasından tıslarken. "Bırak lan yakamı!"
"Bırakmazsam ne yaparsın?" Eren'in alayla karışık söylediği cümle karşısında abim onu kollarından kavrayıp iteledi. Ardından sertçe bir yumruk geçirdi.
"Abi dur sende ya!"
"Abi mi?" dedi Eren gerilerken.
"Evet beyefendi, yakasına yapıştığın abisiyim!"
Oğuz
Eren'e dayak yedirdim, pişman değilim jsksmd Lütfen düşüncelerinizi belli ediniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Manyak |Tamamlandı.| (DÜZENLEME)
HumorNot: İlk kurgum olması nedeniyle birtakım hatalar mevcuttur. "Ben de özledim," diyerek sağ elini saçlarıma yerleştirip okşamaya başladı. Bu davranışı karşısında gülümseyip gözlerimi kapattım. Olmak istediğim yer onun yanıydı, tam burasıydı. Sol göğs...