Aşk serseri bir kuş,
Bazen istesen de tutamazsın.
Aç kanatlarını,
Bırak korkuların orada kalsın,
Biz seninle sonsuz olalım.
Tuğçe'den
Göz kapaklarımı umutsuzca aralayıp sol kolumda bulunan kol saatine gözlerimi sabitledim. 14 Şubat'a girmemize az kalmıştı. Berk benim yanıma değil, ben onun yanına gidiyordum. Evet, bunun sebebini bilemesem de onunla olmak bana mutluluk veriyordu. Sol göğsünün üzerine başımı yasladığında duyduğum kalp atışlarını ve burnuma dolan o güzel kokusunu hissettikçe her şey duruyor ve sadece o kalıyordu.
O ve ben.
Sağ elimi vücuduma yayılan heyecan dalgasıyla birlikte kaldırdım ve zile bastım. Şu an muhtemelen Dolunay ve Eren beraber girecekleri ilk 14 Şubat'ı kaçırıyor, Zeynep ve Alp mesajlaşıyor, Oğuz abi sap sap takılıyor ve Sinan abi Kumsal ile yemek yiyordu.
Kapı usulca açıldığında gözlerim Berk'i süzdü. Siyah tişörtü ve siyah kotuyla oldukça hoş görünüyordu. Sarı saçlarının bir tutamı alnına dökülmüştü ve bu benim oldukça hoşuma gidiyordu. Zümrüt gözleri her zamanki gibi çok güzeldi. Bir insan mavi gözlerde okyanusu görürken ben bir çift yeşil göze bakarak okyanusu görüyordum ve bundan gurur duyuyordum.
"Hoş geldin," diyerek dudağının kenarını kıvıran Berk'e gülümsedim. İçeri geçmemi işaret edince ayakkabılarımı çıkarttım ve içeri girdim. Berk, üzerimdeki siyah ceketi alıp antredeki askılığa astıktan sonra salona geçtik. Koltuğun önündeki masanın üzerinde üç tane boş bira şişesi olsa da buna aldırmamaya çalıştım. Zor bir dönemden geçiyordu ve ben bu yüzden oldukça anlayışlı davranmam gerektiğini biliyordum. Berk üçlü koltuğa oturduğunda zümrüt gözlerini bana çevirdi.
"Gel bakalım küçük kız." Onun bu tasvirine gülümseyip çekingen adımlarla yanına gittim ve oturdum. Büyük elleriyle beni omuzlarımdan kavrayıp dibine çektikten sonra başımı sol göğsüne yerleştirdi. Aynı şekilde sol eliyle saçımı okşamaya başladığında muzipçe gülümsedim.
"İşte duymak istediğim ritm sadece bu atışlar," diye mırıldandığım zaman gülümsediğini hissettim. Baş ve işaret parmağını narince yanağımda gezdirmeye başladığı an gözlerimi kapattım. Şuracıkta ölsem bir gram üzüleceğimi düşünmezdim herhalde. O, huzur dolu kokusu, duymak istediğim ritm ve ben... Asla değişmeyeceğim güzellikler bunlardan ibaretti.
"Biliyor musun Tuğçe, ben çok korktum," diye fısıldadığında kaşlarımı çattım. Zümrüt yeşili gözlerini, göz kapaklarıyla örttüğünü anlayabiliyordum. Sağ eliyle elimi kavradığında daha sıkı yumdum gözlerimi. Bu... Uyanmak istemeyeceğim güzellikteki rüya gibiydi. "Sana zarar vermekten korktum. Düşüncesi bile beni ürkütürken senden ayrı kalmayı tercih ettim. Düşündüm ki ben yokken sana zarar gelmez, sevdiğim insanlara zarar vermekten başka bir boka yaradığım yoktu zaten."
"Senin varlığın değil bana zarar veren." Başımı, huzur dolu solundan ayırıp gözlerimi kapatmış olduğu gözlerine sabitledim. Usulca zümrütlerini gösterdiğinde derin bir nefes aldım. "Bana zarar veren senin böyle konuşman koca oğlan. Seni seviyorum, sen beni seviyorsun ve önemli olan bu." Gülümsedi. Bakışları sevgiyle harmanlanırken oturduğu koltuktan ayağa kalktı ve koşarak salondan çıktı. Ben henüz ne yaptığına anlam veremezken elindeki kağıtlarla salona döndü.
"Bunlar bir maddi değeri olmasa da sana hediyem." Ses tonundaki huzur çoktan tüm hücrelerime dolarken kocaman gülümsedim. Koltuğa oturduğunda elindeki kağıtları sevinçle alıp teker teker bakmaya başladım. Hepsi benim resimlerdi. Ders dinlerken, yürürken, gülerken, arkadaşlarımla konuşurken görünümlerim.
"Seni çok sevdiğimi biliyorsun değil mi?" dediğinde başını olumlu anlamda salladı. Bakışlarım kolumdaki saate kaydığında son bir dakikaya girdiğimizi gördüm. Berk, kolumdaki saate göz ucuyla baktığında kağıtları masanın üzerine koyup ellerimi tuttu. Küçük ellerim, onun büyük ellerinde adeta görünmez olurken zamanın durmasını diledim.
"Bırak korkuların orada kalsın, biz seninle sonsuz olalım," dediğim an gülümseyerek bana biraz daha yaklaştı. Heyecan dalgası bedenime yayılırken yüzünün her detayına kadar inceliyordum. O... Çok güzeldi.
"Her sabah yanında uyansam, gözlerinde yakamoz olsam. Ömrümü ömrüne doladım, bırak sende kaybolayım." Aramızda hiçbir mesafe kalmadığı an dudaklarını narince dudaklarıma bastırdı ve fısıldadı.
"Sende benim yarınım var, seni seviyorum."
30K olduk! Bu zamana kadar yanımda olan herkese sonsuz teşekkürler. Bölüm atamadım, sorunlar çıktı bu tadımlık gibi oldu biliyorum ama en kısa zamanda uzun bir bölüm atmaya çalışacağım. <3
Tuğçe
Berk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Manyak |Tamamlandı.| (DÜZENLEME)
MizahNot: İlk kurgum olması nedeniyle birtakım hatalar mevcuttur. "Ben de özledim," diyerek sağ elini saçlarıma yerleştirip okşamaya başladı. Bu davranışı karşısında gülümseyip gözlerimi kapattım. Olmak istediğim yer onun yanıydı, tam burasıydı. Sol göğs...