*Balo*
~
Üç gün sonra sabah erkenden kalktı Ufuk. Hayat ona zindandı. Yağmur ile konusmayalı tam üç gün olmuştu. Bir pazar sabahıydı.
Erkenden yatının olduğu iskeleye gitti. Yatta büyük bir hazırlık vardı. Bu gece babasının istediği o saçma şey vardı. Balo !
Bu yaşta adam nelerle uğraşıyordu. Ama Ufuk onu kırmak istemiyordu. Gençliğinde böyle şeyler yapamamıştı babası.
Hazırlıkları kontrol etti Ufuk. Gayet iyi bir hazırlık vardı etrafta.
"Akşama hazır olsun" dedi tekrar uyararak. Ve sonra eve, hazırlanmaya gitti.Babası hem ona hemde kendine bir maske almıştı. Maskelere gözlerini devirerek baktı. Bu saçmalık ile işi olmazdı ama sırf babası için yapıyordu.
"Baba hazır mısın ?" dedi odasını tıklayarak. Babasından biraz sonra ses geldi.
"Evet oğlum ama bir gelsen iyi olacak" dedi. Ufuk kapıyı açarak babasının odasına girdi. Kıravatını takmaya uğraşıyordu.
"Şu saçmalığı takmaktan nefret ediyorum ama bugün için özel giyinmem lazım " dedi babası.
Aslında normal hayatına şirket sahibi olsa bile o kravatı takmıyordu.
"Dur baba, ben yaparım " dedi ve babasının elindeki kravatı aldı Ufuk.
"Cansu Hanım ile evlendiğin zaman o sana kravat takmayı öğretir " dedi gülerek Ufuk.
"Öğretmesine gerek yok. Her sabah o takar zaten " dedi babası. Gülmeye başladılar.
"Yağmuru da davet ettim oğlum " dedi Kahraman Bey. Ufuk gülmesini kesti. Bir şey diyemiyordu onun hakkında.
Sadece üzülüyordu.
Bir yarım saat sonra evden çıktılar. Hava kararmak üzereydi.
Cansu Hanım ise hala makyaj yapmakla uğraşıyordu. Beyaz bir elbise giyinmişti. Damla her zamanki cıvıl cıvıl halini sürdürüyordu. Sarı bir elbise tam ona göreydi.
Yağmur ise siyah dizlerinin üzerinde biten bir elbise giyinmişti. Saçlarını ense hizasında topuz yaptırmıştı. Beyaz ve inci detaylı bir maskesi vardı. Aslında gitmiyordu. Ama Cansu ablası ağlamaya başlayınca onu kıramamıştı. Zaten depresyondaydı Cansu. Her şeye ağlıyordu bu aralar.
Kızlar evden çıktığında arabaya sırayla bindiler. Tabi Damla yoktu. Çünkü Kaanı da zorla davet ettirmişti yeni eniştesine. O da motoru ile tam karşısındaydı. Damla elbisesi ile zorlansa da bindi.
Hep birlikte yata doğru gidiyorlardı.
Yata yaklaştıkça oluşan heyecana bir tek dahil olmayan kişi Yağmur'du. Çünkü o vicdan azabı çekiyordu. Üç gündür sevdiği adamı kuru çöl gibi bırakmıştı. Elleriyle oynuyor ve başını bile kaldırmıyordu.
Yata vardıklarında saat akşam sekiz buçuk civarıydı.
Damla motorla gittiği için çoktan partide yerini almıştı. Siyah maskesi ile oldukça şık görünüyordu. İçeri girdikleri gibi ses ve müziği duymaya başladılar. Çünkü insanlar çoktan gelmiş, dans etmeye başlamışlardı.
Yağmur ve Cansu yata girdiler, maskeleriyle beraber.
Cansu direk olarak Kahraman'ın yanına gitti. Zaten maskesi olsa bile onun o olduğu anlaşılıyordu.
"Bu harika bir organizasyon. Sana nasıl teşekkür etsem az" dedi bağırarak. Müzikten kimse kimseyi duyamıyordu.
"Senin için herşeyi yapabilirim " diyerek karşılık verdi ve ikisi de gülmeye başladılar. Oldukça eğleniyorlardı. Çifte kumrular kendi kendine sohbet ede dursun Ufuk bir köşede duvara yaslanmış insanları izliyordu. Sıkılıyordu ama sadece babası için katlanıyordu. Yağmuru davet etmişti babası ama ya gelmediyse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ROMAN KIZI
Genç Kız Edebiyatıİki güzeller güzeli İzmirli kızlar Damla ile Yağmur'un İstanbul hikayesi... İzmir'in kenar mahallelerinden birinde yaşayan gençler enerjik ve deli dolu hayatlarını bırakıp İstanbul'un ciddiyet dolu sokaklarına adım atarlar. Bakalım bu eğlenceli kızl...