HÜSNÜ BABANIN NAZİRESİ:
biz o kavmiz,pak-i ırk-i evliya derler bize
bir ulu genc-i emin-i kibriya derler bize
ayet-i burhan-ı katı'sır emanet bizdedir
vesiyy-i mutlak vekil-i Mustafa derler bize
her zaman ol zat-i hakkın nuru bizden görünür
sırr-ı mir'at-i huda,ibret nüma derler bize
gice gündüz cümle eşya zikrederler aslımız
nüsha-i sırr-ı hafi ilm-i vefa derler bize
ey hakı fehm-etmeyen münkir,gözün aç hoşça bak
bende-i evlad-ı Hayder (Hüsniya) derler bize
İZAH:Genç Abdal'ın 58 sayılı şiirinin izahına geçiyoruz.Genci,diyor ki:Bize,(En evvel Allahın sırlarına vakıf olmuş insanlar )derler.Bize,(Allahın sevdiği Habibinin bendesi)derler.Hakikat ilminin sırrı bizdedir.Mana noktasından çok kamil insanlarız.Bize,(Acayip sırlar gösteren Ali'nin kulları)derler.Eğer gözü açıklardan isen,Ali'nin oğluna nazar et.Bize,(Hel eta sırrına vakıf insanlar)derler.Bizim en yüksek namımız,(el'fakr-ü fahri)dir,onun için bize,la-cerem (evliya güruhu)derler.
Bilmeliyiz ki:
Gerek Genç Abdal'ın,gerekse bütün Bektaşi şairlerinin ve müntesiplerinin bu kadar yüksekten söz söylemelerine sebep nedir?Tarikatlarını niçin (Muhammed Ali yolu)diye isimlendirmişler ve ne sebepten kendilerini (güruh-i Naci) saya gelmişlerdir?Şimdi buralarını araştıracağız.Tevella Teberra mes'elelerinin de ne zaman ve ne suretle hadis olduğunu bertafsil anlatacağız.Yalnız ,bu bahse girmeden evvel,sayın okuyucularımıza açık yürekliliğimizi peşin izhar etmek isteriz ve deriz ki:Biz bu yazılarımızla herhangi din ve mezhep sahiprlerinin kanaatlarını körletmek veya şimdiye kadar icra edilegelmiş olan herhangi bir tarikatın leh veya aleyhinde dil uzatmak kasd ve niyetinde değiliz.Yine,şurasınada herkesin emin olması lazım gelir ki,esasen Bektaşilik töresine şimdiye kadar kimseyi kandırmak veya yalvarmak suret ile yola sokmak nazariyesi yoktu.Hatta bu yola girmek niyet ve arzusunu gösterenler olsa bile yüz vermezler,ona derhal fikrinden vezgeçmesini,söylerlerdi.Ayrıca ,bu yolun bütün zorluklarını kendisine bir bir döküp sayarlardı.Bektaşiler,hiç bir zaman kmsenin itikadına ve giderine karışmamışlar,her mezhep ve din sahibine,her tarikat ve yol salikine hürmet eseri ve iyimserlik göstere gelmişlerdir.
Onların,sadece ali Süfyan'a,ali Mervan2a ve onlara tabi olanlara kalben ve lisanen husumetleri vardı ki,bu da ancak kendilerinin bu yüzden (ibadet)ettiklerine kail olmalarından ileri geliyordu.Bu sonradan uydurulmuş bir (nokta-i nazar)değildi,bu husumet hali,ta (Saffeyn)harbindenberi sürüp gelmekte idi.O zaman,millet-i İslamiyenin sağlamı çürüğü belli olmuş,bir saf (Hakkın bayrağı altına)diğer saf da (Haksız tarafın bayrağı altına)geçmişti.Bunların içinde bir takım iki yüzlülerde vardı ki,lokma zamanında Muaviyenin mükellef sofrasında karnını doyuruyorlar,namaz zamanında Ali'nin arkasında namaz kılıyorlar,harp kızııncada,yüksek bir yere kaçıp karşıdan seyirci oluyorlardı.Osmanın şahadetinden sonra fırsatı ganimet bilen Muaviye bir kaç münafıkın yardım ile Hazreti Ali aleyhine iftiralara ve yalan propagandalara koyulmuş cahil ve işyten haberi olmıyan kimselerden topladığı sürülerle Hazreti Ali üzerine yürümeye başlamıştı.İşin içyüzünü bilen Peygamberin sahabeleri ve iman ehli,Hazreti Ali'nin etrafında bulunuyorlardı.Hazreti Ali'nin bayraktarlarından birisi islam Peygamberinin en sevdiği sahabelerinden Ammar-ı Yaser ikinciside yine perygamberin halis sahabelerinden Eba -eyyubil-ensari idi.