Yukarıda geçen nazımlardan anlarız ki , insan , on sekiz bin alemin ayin esi ve zübdesidir . Fakat kendimizde gizlenmiş olan bu sırrı çözemezsek neye yarar?
Mısrı-i Niyazi'nin:
Ademliğini her kim bulduysa odur adem
Yoksa görünen suret bir gölge imiş ancak
dediği gibi eğer Ademliğimizi fark ve idrak edemezsek cidden bir gölgeden ibaret kalmış oluruz.
(Gafil olma gözün aç alemi Kübra'sın sen)
(Sidre vü levhü kalem arşı Mualla'sın sen)
Meydanına gelmişim Allah eyvallah pirim
Ben yolum yanılmışım Allah eyvallah pirim
Mailim yapısına erenler tapusuna
Geldim hak kapısına Allah eyvallah pirim
Günahım çok dil deyim teslim oldum eldeyim
Ben yolumda yoldayım Allah eyvallah pirim
Çünkü hakka varacam hak cemalin görecem
Sorgu sual vericem Allah eyvallah pirim
Gelsin küsmüş var ise kem söz geçmiş var ise
Bir incinmiş var ise Allah eyvallah pirim
Ey efendim penahım sen mürvet eyle şahım
Taşra koydum günahım Allah eyvallah pirim
(Genci abdal) biçare baş eğmiştir bu dara
Meded kıl günahkar Allah eyvallah pirim
İZAH:
genç abdal bu nazmile ayini Cem rükünlerinden bir safhayı anlatıyor;biz de bunu tavzih edeceğiz . fakat daha evvel şurasını arz edelim ki: Bektaşi ve Alevilerde başlıca dört nevi erkan vardır:
1-(ikrar ve müsahib tutma ) erkanı,
2-(sorulma , baş okutma ) erkanı,
3-(koldan kopan ) erkanı,
4- ölen bir zatın ruhuna yapılan (dardan indirme ) erkanı.
genç abdalın yukarıdaki nazmında tasvir ettiği erkan bu dört nevi erkandan 2 numaralısına aittir.Diğer erkanları anlatmayı biraz ileriye bırakarak şimdi biz Bektaşilerin her sene veya en çok dört senede bir kere hizmetlerini gördürmek için açılan (sorulma baş okutma ) erkanının cereyan tarzını anlatalım:
votelerinizi bekliyorum