42.Bölüm Cevapsız Kalan Sorular

3.9K 317 151
                                    

Yine bombalar bıraktım size, ah ben yok muyum ben?
Neyse oylar ve yorumlar coşsun bakalım..
Keyifli okumalar.

Hava alanındaki konuşmanın ardından Kerem tüm yetkilerini, başarılarının karşılığı istemedikleri ödülü hatta lanetli dediği soyadını bile kullanmış zor olsa da başarmıştı.

Asya'nın odasına geldiğinde yüzü ifadesiydi, Asya umutla çevirdiği bakışlarıyla onun halini görünce omuzları düştü.

"Olmadı değil mi? Geriye tek bir çare kalıyor."

"Neymiş o tek çare?"

Kerem'in oturuşunu izlerken bakışları  aslında çok uzaklardaydı, Kerem'e bakıyor gibi görünsede gördüğü başkaydı.

Konuşmadı bunun yerine çekmemeden hazırladığı mektubu çıkartıp Kerem'e uzattı. Kerem bakmaya gerek görmedi zira ne olduğunu biliyordu.

Kağıdı yırtarken Asya tepkisiz kaldı. Bunun üzerine Kerem masaya doğru eğildi, şimdi tam gözlerinin içine bakıyordu.

"Ben sözümü tuttum, sana borcum vardı ve onu ödedim. Ne zaman istersen gidebilirsin."

"Borç mu?"

"Özgürlüğüm, Lisa ve sen olmasan hala uğraşıyor olacaktım. Bana özgürlüğü, en önemlisi hayatımın anlamını armağan ettin. Ölüme yürüdün yinele etmedin, şimdi hesap kapandı."

"Aramızda bir hesap yoktu, ayrıca görevimdi. Unuttun mu bende senin gibi bir polisim."

"Benden de gözü kara bir polis, adına yakışır asi bir kadınsın. Umarım herşey eskisi gibi yolunda gider."

"Gitmeli Kerem, çok şey yaşadık bu uğurda. Artık rahat bir nefes almak istiyorum, kaçırdığımız ne varsa yaşamak istiyorum. Huzur istiyorum."

"Ara hadi Yiğit'i müjdeli haberi ver. Önünüzde güzel zamanlar var. Hakan bu işe çok sevinecek."

"Doğru o da vardı, o çok sevdiği koltuğuna daha da yerleşir artık. Yiğit'i aramayı düşünmüyorum, karşısında beni gördüğünde anlar zaten neler olduğunu, beni en iyi tanıyan o."

"Ne zaman gideceksin?"

"Yarın sabah yanlarında olurum. Bir kaç haftaya gelirim İstanbul'a o zaman herkesle vedalaşırım hem halletmem gereken birşey var."

"Sormuyorum, biliyorum ki söylemezsin."

"Doğru tahmin, Lisa sana emanet. Gelmesini isterdim ama onun yeri senin yanın, hep öyleydi öyle de kalmalı."

"Lisa hayatta kalsın diye onu görmezden gelmeye çabalamış bir adamın ben, şimdi özgür ve sevilen bir adam olarak ayrı kalmak mantıksız. İstesen de onu götürmene izin vermezdim."

"Birbirinize iyi bakın, hayat ertelemeyecek kadar kısa..."

Kerem sustuğunda konuşma bitmişti, hayat hem acımasız hemde söylediği gibi çok kısaydı. Merkezdekilere durumdan bahsetmeden son kez sohbet edip çıktığında hepsini özleyecekti ama oğlunun değil onun seçim yapması gerekiyordu.

Eve birlikte girdiklerinde Asya durgundu, Lisa ikisinin üzerinde gezdirdiği bakışlarıyla anlamaya çalışıyordu.

Asya camın önünde ayakta dururken, bu evin nelere şahit olduğunu bir kez daha düşündü. Tüm acıları ve oğluyla geçirdiği güzel zamanları burda kalacak olsa da yenilerini biriktirebileceklerdi.

"Lisa ben İzmir'e gidiyorum."

Lisa koltuktan kalkıp yanına gelirken yüzüne bakmadı, bir süre sessizliği paylaştılar. Konuşmaya başladığında bile camdan dışarıyı izliyordu.

Fırtınanın UmuduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin