Ailesi tarafından reddedilmiş yapayalnız kalmış, seçtiği yola çıkarken sevdiği adamı gerisinde bırakan yaralı bir kadın.
Başarılarının getirisi bir lakap FIRTINA, kolay kazanmadı o ismi ölümün kıyısında çok kez yürüdü. Tek bir amacı vardı yaşaması...
Bu aralar işlerimin yoğunluğundan az da olsa gecikmeler oldu, hepinizden af diliyorum. Size biraz karmaşık, belki de biraz olağan bir bölümle geldim. Aslında yazdığım bölüm tam da benden beklenecek bölüm oldu. Bakalım gizli mesajları kimler çözebilecek, tahminlerle dolu yorumları bekliyorum. Keyifli okumalar...
Herkes susmuştu, adeta odada ölüm sessizliği hakimdi. Arda amcasının elini sıkı sıkıya kavrayışından kurtarmamış, gözünü dahi kırpmıyordu.
Kerem İlhanlı ise resimlerden ve uzaktanda olsa izlediği yeğenine aynı şekilde bakarken, Hasret hanım sevdiği adama bu kadar benzeyen abisine yılların içinde biriktirdiği özlemiyle izlemekle yetiniyordu.
Öyle çok benziyordu ki Kerim'e, ilk gördüğü an o sanmıştı. Kerim ve Kerem İlhanlı benzerliğinde duyguları karıştı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Her bakışında da aynı karmaşayı yaşayacağından hiç şüphesi yoktu.
"Kerem bey hoşgeldiniz."
Asya aniden odaya girip seslenince bakışlar ona çevrildi, en büyük şaşkınlığı şüphesiz Arda yaşıyordu.
"Amirim, sizi görmek ne büyük şeref.."
Arda o sırada elini kurtarmayı başardı, Asya'nın gülümseyen yüzü ve birbirlerini tanıdıkları belli olan konuşmadan rahatsız olmuştu.
"Siz tanışıyor musunuz?"
Asya seslice güldü, Kainat'la kesişen gözleri bile onu ele veriyordu. Kerem bey ise karışmadı, onun yerine Asya'nın açıklamasını daha uygun gördü.
"İstihbarat şube genel müdürünü herkes tanıyor, benim tanımamam anormal olurdu."
"İstihbarat mı?"
"Evet, Kerem bey yani amcan Mit için çalışıyor. Bu görevde Kainat'ın ve onun yardımları yadsınamaz. Neden söylemedin dersen, herşeyin bir zamanı vardı. Sen iyileş uzun uzun konuşacağız."
Arda sertleşen bakışlarının yumuşadığını hissederken üzerine de bir rahatlama gelmişti, gerilen vücudu anında gevşerken annesinin bakışları içine işliyordu. Ki daha fazla bekleyemesen Hasret hanım en sonunda konuşmayı başarabildiğinde sözlerine dikkat kesildi.
"Ona çok benziyorsun.."
Sesindeki özlem yakarış gibi çıkarken Kerem bey sarsıldı, kapanmamış yaralar tekrar açılırken onun sesinde de aynı özlem vardı.
"İkimizde babamıza benziyoruz, sizin kadar onu bende özlüyorum. Yıllardır tek başarılı olamadığım görev kardeşimin cesedini bulamamış olmak."
O sırada Kerem beyin bakışları kararmıştı, hepsinin ortak olan hikayeleri hiç de kolay bir hikaye değildi. Buram buram öfke, nefret ve hasretle dolup taşıyordu.