Rüzgârdan saçları uçuşurken, gözleri en sakin limana benziyordu. Dediği gibi fırtına başlamış ve bitmişti. Etkileri devam etse de fırtına dinmişti. Çok fazla kan, çok fazla kişi ölmüştü. Bunların arasında sadece birinin ölümü can yakmıştı.
O tetiği çekememişti, ilk kez birini vurmak istememişti. Gerçekte babası olmasa da babalık etmişti, baba demişti. Baba dediği adama karşı silah tutan eli titremişti. Kendi o tetiği çekemezken o hiç düşünmeden tetiği çekmişti. Kendi yerine ikinci tetiği Arda çekmese kaçacaktı. Hayalet gibi yaşamayı en iyi bilen adam kaçarsa tek bir iz bulamazlardı.
Aslında karşısına geçip hesap sormayı çok istemişti, herkesin yerine tek hesap soran o olsun niyetindeydi. Silahlar çekilmiş işler değişmişti. Ceset torbasına koyulan bedenini görmezken, son hatırladığı alnının ortasından akan kanıydı. İkisi de yerde yatarken birbirine karışan kanları ve kendisine bakan yine kanla kaplı donuk bakışlardı.
Bakışlarını önünde uzanan iskeleye çevirirken ağır ağır uca kadar yürüdü, her adımında rüzgâr saçlarını daha çok savuruyordu. Düzeltmeye uğraşmadı, içindeki kasırga büyürken rüzgârın etkisine bıraktı her şeyi, birazdan başka bir yürekte daha kasırga başlayacaktı.
💣💣💣💣💣💣
Arda mesajı okuduğunda direk çıkmıştı, arabayı kullanırken öğrenmeye can attığı gerçekleri öğreneceğini biliyordu. Yine de bununla sınırlı kalmayacağına dair içinde oluşan garip hissin önüne de geçemiyordu.
Sadece Maksimillian'ı anlatmak için Asya çağırmazdı onu, belki de babasını vurduğu için çağırmıştı. Teşekkür etmezdi, ederse büyük olay olurdu. Neden vuramadığını anlayabiliyordu, insan babasını suçu ne olursa olsun vuramazdı. En azından Asya vuramazdı.
Kerem amirinin vurduğu aklına gelirken onun durumunun farklı olduğunu da aklından çıkartmadı. Ona göre Kerem babasını vurmamıştı, zaten babası uzun yıllar önce ölmüştü. Ölü adamı ikinci kez vurmuş sayılmazdı, ona göre Kerem amiri bir pisliği ortadan kaldırmıştı. Kendi onların yerinde olsa ne yapardı, bunu sorgulamadan edemedi. Yine de vuracağını düşünüyordu, belki biraz tereddüt ederdi, sonra o tetiği çekerdi. En azından böyle düşünüyordu, böylesi bir durum olmayacağına göre düşünmeyi bıraktı. Arabadan inerken Asya hareketsizce iskelenin en ucunda onu bekliyordu. Neden burayı seçtiğini sorgulamadı, elbet bir bildiği vardır deyip yavaş adımlarla yanına yürüdü.
💣💣💣💣💣
Bir süre ikisi de yalnızca denizi izlerken, ayaklarının dibi dalgaların savurduğu denizin suyu ile ıslanmıştı.
Asya sormayacağını biliyordu, ona bakmadan durmaya devam ederken bakışları önünde dalga dalga kabaran denizden daha fenaydı.
"Sana bir masal anlatmak istiyorum, masal sever misin?"
Arda buna hafif gülerken onun gibi bakışlarını denizden çekmedi, ikisi de özellikle birbirine bakmaktan korkar gibi bakışlarını daha da uzağa diktiler.
"Kimse anlatmadı, sadece hep merak ettim."
Asya gözlerini sımsıkı kapatırken kadere lanet etmek boşaydı, onların ki kader değildi. Onların ki seçimlerdi.
"Kalbi kötülük dolu adam kötü işler yaparken daha kötü olanları o adamın ölmesini istemişler. Başka bir adama bunu sen öldüreceksin demişler, istemese de dediklerini yapmış. Sonra o öldüren adamın kızı kaybolmuş, öteki adamı öldürmüş ama kızı da gitmiş. Adam perişan olmuş kızını kaybedince, aramış ama bulamamış. Öldürdüğü adam başka tende hayat bulurken ondan kızını da çaldığından habersiz yıllar geçmiş. Başka tende hayat bulan adam bunu yaparken herkesi gerisinde bırakmış, ölü adam olmayı sevmiş. Çaldığı kıza babalık yaparken, herkesin felaketi olmuş. Hırsları onu yaşatırken geride bıraktığı hayatı, kurduğu yeni hayatı da önemli görmemiş. Kader bu ya, geçmişle gelecek bir olmuş. İki masum birbirini bulmuş, iki kayıp çocuk yoldaş olmuşlar."
Asya susarken Arda konuşsun istedi, Arda o sıra ağlıyordu. İlk dinlediği masalı pek sevmemişti. Asya dönüp yüzüne bakamazken devamını anlatmak için nefeslendi. Nefesleri boğazında takılırken, bugün anlatsın istiyordu.
"O masum çocuklardan birine geleceğini arayan diğer masum çocuk kendi geçmişini de bulmuş. Adı, hayatı koca bir yalanken gerçekle yüzleşmiş. Yıllarca hasret kalmış o çaresiz adamı bulmuş. Ben senin geçmişinim diyememiş ama onun gözlerinde kendini aramış. Sonra hesap günü gelmiş, hesaplar ortaya dökülmüş. Diğer çocuğa engel olmak istese de, o çocuk onun kadar inatçıymış. O da hesaba ortak olmuş, hesabı o inatçı, söz dinlemez çocuk kapatmış."
Şimdi ikisi de ağlarken göz göze geldiler, Arda neden gelme dediğini anlarken içi koca bir boşluktu. Masalın sonunu tahmin ederken başkahramanı olduğunu anlamamıştı. Şimdi anlamıştı ve bu masal en kötü masaldı.
"İnatçı çocuk, diğer inatçı çocuğu kurtarmış. Neyden kurtarmış bilmese de kurtarmış, bilse de kurtarırmış."
Arda'nın sözleriyle Asya ağlayan gözlerle bakmaya devam etti. Bakışlarını ilk çeken Arda olurken neden demeden de edemiyordu, yine de bu cevaplar Asya'da değildi. Bunu çok iyi biliyordu.
"Nasıl öğrendin?"
"Anneni ararken bulduğumuz dosyanın yanında birkaç evrak vardı, o zamanlar pek önemsememiştim. Sonra ara ara aklıma düşerdi ama kim olduğunu bilmiyordum. Emniyette fenalaştığımda bir rüya gördüm, o aralar daha çok aklıma takılır olmuştu. Doğumdan sonra araştırdım, bulduklarım hiç hoşuma gitmese de peşinden gittim. Sonra Maksimillian'ı buldum, bir de ondan dinledim. Gerisini biliyorsun zaten."
"Vurmayacaktın, bunun için nedenlerin vardı. Bana babanı vurduğum için kızgınsın sanıyordum, aslında senin değil..."
Devamını söylemeye dili varmadı, kelimeler artık tükenmişti.
"Bu yüzden istemedim seni yanımda, inatçı olduğunu unutmuşum."
"Bilseydim yine o tetiği çeker yine seni korurdum. Benim babam yıllar önce önümüzde uzanan bu denizde öldü. Ben Kerem amirim gibi kötü bir adamı öldürdüm. Aynı adamı ikinci kez öldüremeyiz Asya."
"Üzgünüm."
"Üzülme, ben bu hayata ailem olmadan başlasam da önce seni, sonra annemi buldum. Sen yardım ettin onu bulmamda, şimdi yine yıkılacak. Sevdiği adamın yalanları onu daha çok yıkacak."
"Yıkılacak, bu kez sen varsın yanında. Yaralarımız ortak, hep birlikte sararız."
Arda derin derin Asya'ya bakarken içindeki boşlukla gülümseyip ona sarılırken yaralar şimdiden sarılmaya başlamıştı. Onlar aynı adamın seçimlerinin kurbanıydı, onlar kaderin bir araya getirdiği en büyük ortaklardı.
Arda'ya birden fazla kez canını borçlanmıştı, can borcu vefa ile ödenirdi. Asya bu vefayı ödemek için ilk adımı atmıştı. Yakın zamanda herkesle bir öğrenecekti. Bundan sonraki hayatları geçmişte bıraktıkları yaraların gölgesinde kalacak olsa da gelecek için umutları vardı. Gelecek umut doluydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtınanın Umudu
Ficción GeneralAilesi tarafından reddedilmiş yapayalnız kalmış, seçtiği yola çıkarken sevdiği adamı gerisinde bırakan yaralı bir kadın. Başarılarının getirisi bir lakap FIRTINA, kolay kazanmadı o ismi ölümün kıyısında çok kez yürüdü. Tek bir amacı vardı yaşaması...